Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 13 Ekim 2015

Eş-bomba

HERKES Ankara'daki patlamayı konuşuyor. "Kim ya da kimler yaptı?", "Neden yaptı?", "Ne amaç güdüldü?" gibi sorulara cevap arıyor.
Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonu olduğu kesin! Bu emri verenler ve bombayı patlatanlar niçin böylesine büyük bir KATLİAM istedi?
Neden korkuyorlardı? Kimi korkutmak istiyorlardı?
Birlikte yürüyelim. Hem hatırlayalım hem hedefe kilitlenelim...
2007 yılında Ankara'daki Anafartalar Çarşısı önünde bir CANLI BOMBA kendini patlattı. 22 Mayıs günü Türkiye bu haberle çalkalandı. Patlamada 8'i Türk 1'i Pakistanlı olmak üzere 9 kişi can verdi. Bombacı Sivaslı, 1979 doğumlu ve sabıkalıydı. Afiş asmak ve polise mukavemet gibi suçlardan iki yıl ceza alan biriydi. Patlamadan sonraki günlerde özenle seçilen BOMBACININ aslında BOMBA TAŞIDIĞINI bilmediği söylendi. BİR KARGO'yu (bilgisayar) alıp istenen yere götürdüğü iddia edildi. Tıpkı Irak'ta her gün patlayan KAMYONLAR gibi. Araçtan atlamayı düşünen hiç şoför görmüyorduk! Hepsi bilerek ölüme gidiyordu. Gerçekte ise araçları kullananlar başka bir yük taşıdığını sanıyordu. UZAKTAN KUMANDA ile patlama gerçekleşiyordu. Tıpkı Anafartalar'daki gibi... Ankara'daki KATLİAMDA da aynı yöntem kullanıldı mı? Olabilir. Toplananlar ne hikmetse ÖLÜ BİR BÖLGEDE bir araya geliyor ve patlama orada oluyordu. Düşünün bir kez! "Hangimiz bir adım atarken MOBESE var mı?" diye düşünürüz.
Ve bunun cevabını bilebiliriz! Demek ki bombacı ya da bombacıyı oraya gönderenler, MOBESE'ye odaklanmışlar ve kendilerince doğru noktayı seçmişler...
Bir intihar bombacısı için kamera kaydının hiçbir önemi olamaz. Ölecek olan biri "Görüntü verdim mi; vermedim mi?" diye düşünmez patlatır. Ama Ankara'daki olay ÖLÜ BÖLGEDE!
Neden?
Daha geçenlerde Urfa'da çok benzer bir operasyon yapılmak istendi. Urfa Emniyeti'ne gelen asılsız ihbar sonucu bir ekip güvenlikli araçlarla OLAY YERİNE hareket etti. Telefon kumpastı! Polislerin güzergahına BOMBA konulmuştu ve patlatılacaktı. Allah yardım etti, bir saniye ile intikal eden polisler kurtuldu. Telefon üzerindeki araştırmalar sonucu şehirdeki bir parkta operasyona hazırlanan bir EKİP ELE GEÇİRİLDİ. Hepsi PKK'lıydı. Çatışma oldu. Yakalandılar ve tutuklandılar. Yakalananlar bir gün sonra HDP'nin miting yapacağı alana bomba yerleştirmişti... Emniyet'in dikkati ve azmi faciayı önledi... Şimdilerde herkes her şeyi "DEVLET YAPTI, YAPTIRDI!" diyor ya! Paylaşayım istedim... Burada devreye MEDYA giriyor. ALGI bu çağda her şeydir.
Bunu olağanüstü kullanan DEVLETLER var. Gazete ve televizyonlarla DOĞRUYU kendi DOĞRULARI haline getiriyorlar. Aynısı şimdi Türkiye'de yapılmak isteniyor. Karşımızda koca bir medya ağı var. İçerisi, dışarısı el ele... "DEVLET KATİL!" diyorlar... Bir bakıyorsunuz bunu dillendirenler, aslında PKK ile "PKK'ya terörist!" diyemeyenleri AKLIYOR ve GÜÇLENDİRİYOR. Haberlere ve köşelere bir bakın! Askere, polise kurşun sıkanları savunanlar, BÜYÜK ve ÖNEMLİ İNSAN, devletini milletini korumaya çalışanlar ise HEDEF ve SUÇLU! MEDYA elinizde değilse ve iyi kullanamıyorsanız büyük YARA alırsınız!
Tıpkı şimdi olduğu gibi... Devam... Ankara'daki patlamanın, DİYARBAKIR'daki ile benzerliği büyüktü. Orada da PARK, STADYUM ve GAR vardı. Birileri bu denkleme dikkat ediyordu. Bombalar patlamadan önce belli ki bu ÜÇGENE giriliyordu!
Ancak seçilen yerlerin yanı sıra, saldırıların KOD'u başka yerdeydi. Ama kimse buna bakmıyordu. Diyarbakır ve Ankara'daki hain saldırılar ile DAĞLICA'da askerimize düzenlenen BOMBALI KUMPAS'ta da benzerlik vardı. Canımızı çok yakan saldırıların ortak noktası, EŞ-BOMBA kullanılmasıydı. Hem Diyarbakır'da, hem Ankara'da hem de Dağlıca'da İKİ BOMBA yani peş peşe patlayan EŞ BOMBALAR kullanılmıştı...
Bunu kim yapıyordu! Bilmiyoruz!
Ama bu kimse HDP üzerinden mesaj veriyordu. Galiba HDP'de, HDP'liler bilmese de EŞBAŞKANLIĞI getirenler, EŞBOMBA ile İÇERİYİ KARIŞTIRIYORDU! Öyle ya niçin 3-4-5 ya da tek bomba kullanmıyorlardı! İKİ'nin anlamı neydi!
Niçin EŞ'li geliyorlardı!
Ne demek istiyorlardı! Ne dersiniz! Bombalar konuşulmaya devam edecek. Seçime kadar ne görürüz bilmiyoruz. Karşılaştığım bir dostum "İstanbul için aynı şeyi bekliyoruz. Bu nedenle uyumadan ayaktayız!" dedi.
Ancak bombalarla ilgili küçük de olsa başka bir benzerlik daha vardı!
Hatırlayın! Konya'daki Milli maçı...
Türkiye, Hollanda'yı 3-0
gibi bir sonuçla geçiyor, ama zaferin kazanıldığı an DAĞLICA'da bombalar patlıyor ve askerlerimiz şehit düşüyordu. Başbakan Ahmet Davutoğlu da karşılaşmayı yarıda bırakarak Ankara'ya dönüyordu. Tesadüf bu ya Ankara'da son patlayan bomba da MİLLİ MAÇ gününü seçiyordu.
ÇEK Cumhuriyeti'ni yendiğimiz gün 97 canımız toprağa gidiyordu. Yüreğimiz yanıyor, ülke YAS'a bürünüyor kimse milli zafere sevinemiyordu.
Sevinç bize çok görülüyordu. Şimdi de İZLANDA maçı var!" Allah korusun! 7 Haziran'da gördük ki KÜRESEL ANLAMDA "KOALİSYON" isteyenlerin dediği oldu. İçeride ve dışarıda MİSYON sahibi olanlar "Türkiye için BÜYÜK KOALİSYON HAYIRLIDIR" dedi. Bunu söyleyenler bazen aba altından sopa da gösterdi. "Kurmazsanız karışmayız haa!" mesajı da verdi. Koalisyon kurulmadı.
Ortalık karıştı. Erken seçim belli ki birilerini fena halde rahatsız etti. Bu süreçte elbette bir bildiği vardı ama MHP ve Devlet Bey herkese uzak durdu.
Herkese uzak kalmaya özen gösterirken "AK Parti ile CHP kursun işte" dediği de oldu. Dolaylı olarak BÜYÜK KOALİSYONU o da istedi. Bilerek ya da bilmeyerek. Devlet Bey hala aynı noktada. Bombalardan sonra Başbakan Davutoğlu ile CHP lideri Kemal Bey bir araya gelirken Devlet Bey yine yoktu! 7 Haziran için yazılan senaryo yürürlükte... KOALİSYON isteyenler burada ve gitmeye niyeti yok. AK Parti'nin yanına CHP ve bir de HDP'yi katıncaya kadar da gitmeyecekler... Ne olur olanlara buradan bakın... Operasyonun adı TÜRKİYE'ye FORMAT! Hem de herkesin gözü önünde...
Son NOT...
Bir siyasi isim... Açık açık yazmam.
Yazamam... Gerek yok. Son bir aylık görüntü ve fotoğraflarına bakın... VÜCUT DİLİNİ analiz edebilen bir arkadaşım dikkatimi çekti. Bu işleri çok iyi bilirdi... ".... çok garip davranıyor. Son bir aylık görüntülerini tek tek inceledim.
Patlamaya kadar çok gergin ve sıkıntılıydı.
Acı haberden sonra o sıkıntılı halinden eser kalmadı. Üzüntülüydü ama asla gergin değildi..." dedi... "Yahu sen nelerle uğraşıyorsun. Aklını mı kaybettin. Bırak artık bu işleri" cevabını verdim... "Benim işim uçmak!" diyerek noktayı koydu! Gülümsüyordu!
Gerçekten uçmuş yani...
Haa unutmadan bir şey daha...
17-25 Aralık'ta DIŞARIDAN gelen rüzgara siper olan ne kadar DEVLET GÖREVLİSİ varsa Ankara'daki bu saldırıdan sonra hedef haline geldi. O zaman estiremedikleri rüzgarı, şimdi estirerek BEŞTEPE'yi yalnızlaştırmak istiyorlar. 97 CAN üzerinden... İsimlere girmiyorum ama üzerine hesap yapılanlar büyük mücadele veren isimlerdi. Şimdi tartışılıyorlar... Kim ve neden?
Bilemedim!