Söz milletin

İnönü döneminde ezanın Türkçe okunması, İttihatçılar'ın zihniyetini kökleştiriyordu O günlerde, Menderes ve arkadaşları 'Yeter Söz Milletin' sloganıyla yola çıkmıştı...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 08 Mart 2012 Güncelleme 08 Mart 2012, 02:24
Söz milletin

İÇİNDEKİLER

İzmir suikastının, İttihatçı zihniyetin yol ayrımının bitmesine ve tek parti yönetimine yönelen CHP'de ana damar haline gelmesine yol açtığı özellikle vurgulanmalı. Suikast sonrası, Başbakan İsmet İnönü ipleri elinde tutuyordu. Anayasa'da laiklik esası yer almış. Harf devrimi yapılmış, Latin Alfabe getirilmişti. İttihatçı zihniyet, CHP idaresinde etkiliydi.
Halkın sıkıntısı artıyordu. Cumhurbaşkanı Atatürk, bu gelişmeleri yakından takip ediyor, muhalefetin bir şekilde patlamasından korkuyordu. Yeni bir siyasi parti denemesi da yapılmasına karar verdi. İttihatçı zihniyet karşısına yakın arkadaşı Fethi Okyar'ın başkanlığında serbest Fırka (parti) kurulmasını sağladı.

CHP, DERİN DEVLET, VE GİZLİ ÖRGÜT
Belediye seçimlerinde Serbest Fırka'nın oy çoğunluğunu elde ettiği, ancak sandıklarda tahrifat yapılarak Cumhuriyet Halk Fırkası'nın kazandırıldığı söylentisi yayıldı.
İttihatçılar'ın hâkim olduğu CHP'nin, Menemen olayını da bahane ederek, Serbest Fırka'nın kapatılmasını sağlaması manidar.
Atatürk'ün vefatından sonra, İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığında, CHP'nin tek Parti yönetimiyle, devletçi ekonomi, ezanın Türkçe okunması, valilerin CHP'li oluşu, sert devlet imajıyla, İttihat ve Terakki zihniyeti kökleşiyordu.



1946'da "Yeter Söz Milletin" sloganı ile yola çıkan Adnan Menderes ve arkadaşları, ittihatçılığa meydan okumaya karar veriyorlardı.
CHP'den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Medeni Berk tarafından DP kuruldu.
Bir anda kapatılan, Hürriyet ve itilaf, Cumhuriyetçi Terakkiperver ve Serbest Fırka taraftarları burada toplandı.
Demokrat Parti, 1950 seçimleri ile iktidara geldi.
Ama10 yıl sonra, 27 MAYIS 1960 tarihinde "CHP-derin ve gizli örgüt-ordu-tek lider, tek parti=iktidar' diye özetlenebilecek İttihatçı zihniyet tarafından iktidardan indirildi.Türkiye, bir ailenin dramını hala konuşmaktadır.
Doktor Nazım, Atatürk'e yönelik İzmir suikastı nedeniyle idam edilen bir İttihatçı.
Selanikli Dr. Nazım ile Atatürk kabinesinin Dışişleri Bakanı T. Rüştü Aras aynı ailenin (Evliya zadeler) kızlarıyla evleniyorlar.
Tevfik Rüştü Aras'ın kızı da Demokrat Parti'nin Fatin Rüştü Zorlu'yla evlendi.
Yıllar sonra, İttihatçı zihniyet, Fatin Rüştü Zorlu'yu idam etti. İttihatçı zihniyet Osmanlı'nın son döneminde nasıl hâkimiyet kurmuşsa Cumhuriyet'te de aynı hâkimiyeti sürdürdü. Bir Osmanlı partisi olmasına rağmen bu anlayışın ömrü ve tesiri Cumhuriyet döneminde daha da uzun olmuştu.
Tek parti CHP'si döneminden sonra da askeri darbelerle kurumlarını kurmuş ve güçlendirmişti.
Siyasetten ekonomiye, sosyal hayattan diplomasiye kadar güçlü iktidar alanları yarattı. Siyasal iktidarlara rağmen ülkenin idaresini ustalıkla sürdürdü. Türkiye, rejimi ve inkılâpları tehdit ettiği öne sürülen, irtica ve irticaî hareketler/gruplar bahane edilerek, (27 Mayıs 1960, 21-22 Şubat,9 Mart, 12 Mart 1971 muhtırası,12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 post modern darbelerinde ve cunta faaliyetleri) oradan da Ergenekon yapılanmasına uzanan açık-gizli, modern bir dizi darbeye ve darbe girişimlerine sahne oldu.
Bu süreçte, dini, ananevî ve tarihi değerlere ve mirasa bağlı muhafazakâr kesimleri ehlileştirmenin, devlete ve rejime muti kılmanın, en dize getirici unsuru olarak yine aynı kavram ve iddialar kullanıldı.
Bu geleneği yakın siyasi tarihimizde başlatanlar, irticaı kullanışlı bir manivelâ haline getirenler İttihatçılar oldu.
Dün, JİTEM onun uzantısıydı.
Susurluk onun kısa filmiydi. Balyoz, Sarıkız, Ayıışığı, Yakamoz darbe teşebbüsleri, Ergenekon örgütü, İttihat ve Terakki zihniyetinin açıkça yaşadığını göstermiyor mu?
2002'de, milli irade tarihin en büyük darbesini bu zihniyete indirdi.
Devletin ve toplumun her köşesine nüfuz etmeye çalışanlara bir ders verdi.
İttihatçı zihniyet geri çekildi mi? Hayır... 100 yıl önce, Padişaha ve 50 yıl önce Başbakan Adnan Menderes'e "Sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istemektedir" diyen kuvvet halen yaşamaktadır.
İttihat ve Terakki Cemiyeti günümüzde de iş başındadır.
SONUÇ: Etrafınıza dikkatle bakınız...
Yakın zamana kadar toplumun üzerinde korku rüzgârları estiren ve siyaset dizaynına yarayan "irtica, rejim, laiklik vs." gibi propaganda kelimelerini kullananların arasında bu zihniyetin temsilcilerini göreceksiniz. Önümüzdeki tarihsel mücadele, 121 yıllık İttihatçı ve cuntacı siyasal yapının bütünüyle demokratik bir düzenle taçlandırılmasına ilişkin mücadeledir.
Cesur adımlar atılması gereken dönemdeyiz.
Bu dönemi, politik vizyon, entelektüel derinlik ve doğru siyasal ve sosyal okumalarla yürütmeliyiz.
Bizim atacağımız akıllı ve cesur adımlar, genç nesillerimizin gerçek demokrasi içinde, "Büyük Türkiye" hedefine yürüyüşünü sağlayacaktır.