Akşemsettin müjdeyi verdi

Hocası Akşemsettin'e, 'Eyüp Sultan'ın mezarını nasıl buluruz?' diye soran Fatih, "Tepenin eteğinde bir nur görüyorum" yanıtını aldı. O yer kazıldı ve 'Haz-a kabri Halit İbni Zeyd' yazılı mermere yani Eyüp Sultan'ın mezarına ulaşıldı...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 25 Şubat 2012 Güncelleme 25 Şubat 2012, 02:19
Akşemsettin müjdeyi verdi

İÇİNDEKİLER

Eyüp Sultan (Ebu Eyyûb Halid bin Zeyd veya Ebu Eyyûb El-ensarî) olarak anılan Sahabe'dir. Hazreti Peygamber Muhammed Mustafa, Mekke'den Medine'ye göç ettiği zaman evinde ilk misafir eden sahabedir. Bu sebeple kendisine bu olaydan sonra mihmandar-ı nebevî de denmiştir. Bedir, Uhud ve Hendek Savaşı'nın kahramanlarındandı. Hz. Ali'nin hilafeti döneminde onunla birlikte Haricilere karşı savaştı. Medine kaymakamlığı yaptı. 80 yaşlarında 668-669'daki İstanbul kuşatması sırasında şehit olmuştur. Vasiyeti üzerine İstanbul surlarının dibine gömüldüğü rivayet ediliyordu. Fatih, 1453 tarihinde büyük ordusuyla İstanbul önüne geldiği zaman bütün rivayetleri biliyor, Eba Eyyub'un kabrini bulmak istiyordu.

TÜRBESİ SEKİZ KÖŞELİ
Büyük hükümdar otağını Topkapı karşısında, Maltepe Kışlası'nın bulunduğu yere kurmuştu. Bir akşam Mübarek hocasına Akşemsettin ile sohbet ederken, "Eyüp Sultan'ın mezarı nerededir, mezarı nasıl buluruz" diye sorar. İstanbul'un fethine yaklaşılan günlerde bir akşam, Akşemsettin Fatih'e müjdeyi verir: Şu karşı yakadaki tepenin eteğinde bir nur görüyorum. Orayı kazacağız, bir beyaz mermer çıkacak. Eyüp Sultan orada olmalıdır." ..Ve Orası kazılmaya başlanır ve toprak altında yazılı mermer parçaları bulunur. AkŞemsettin'in dediği gibi beyaz mermer meydana çıkar, mermerin üzerinde "Haz-a kabri Halit İbni Zeyd" ibaresi yazılıdır.
Akşemsettin hazretleri ve komutanlar, mezarın biri başına biri de ayakucuna olmak üzere iki fidan dikip ertesi gün tekrar gelmek üzere ayrılırlar. Haberi hocasından alan Fatih Sultan Mehmet Han, o gece heyecanla atan kalbinin tatmin (mutmain) olması için kazılan yere gider. O bölgenin çevrilmesini ve her bölgeye bir çeşme yapılmasını emreder. Akşemsettin'in diktiği iki fidanı söktürür, bugün Eyüp Sultan camiinin girişindeki çeşmelerin bulunduğu yere diktirir.
Fatih, fetihten sonra Hz. Eyyup'un mezarının bulunduğu yere cami, türbe yaptırdı. Eyüp Sultan Camii'ne gidenler, Cami ile türbe arasında biri büyük biri küçük olmak üzere iki çınar, yakında çeşmeler görmektedir. İşte bugün gördüğümüz çeşmeler o çeşmelerdir. Türbe 8 köşeli olup tek kubbelidir. Kesme taştan yapılmıştır. Kubbe cephe yüzlerine oturtulmuştur.
Kasnağı yoktur. Cephe köşelerine kabartma sütunlar yapılmıştır. Pencere söveleri mermerdir. Kapısını bulunduğu cephe hariç, diğerlerinde alt üst iki pencere bulunmaktadır. Alt pencerelerin pirinçten dökme kapakları mevcuttur. Kemerli yapısı alternatifli olup mermerdir. Üzerine Allah ve Muhammed isimleri ve bunun altına da kelime-i tevhid hak edilmiştir. Türbenin içindeki çinilerin üst tarafında türbeyi fırdolayı kuşatan, lacivert zemin üzerine beyaz celi yazılar ile donatılmış bir çini kuşağı yer almıştır. Buraya Besmele-i Şerif ve Tevbe Suresi'nin ayetleri yazılmıştır.

HOCALARIN HOCASI...
Akşemsettin, ileri yaşlarında Göynük'e yerleşti ve vefatına kadar orada kaldı. Akşemsettin'in hala çok anlamlı sözleri dillerde dolaşmaktadır:
* Her işe besmele ile başla. Temiz ol, daim iyiliği adet edin, tembel olma, namaza önem ver.
* Nimete şükür, belaya sabret.
* Dünyanın mutluluğuna mağrur olma.
* Kimsenin nimetine haset etme.
* Senden üstün olan kimsenin önünden yürüme.
* Tırnağını asla dişinle kesme.
* Çok uyumak kazancın azalmasına sebep olur.
* Gece uyanık ol, seher vakti Kur'an-ı kerim oku."

15 SUİKAST GİRİŞİMİ
Büyük hükümdar Fatih'e güçlü Hıristiyanlar neden sahip çıkmaya çalıştıklarını iyice düşünmeliyiz? Prof.
Dr. İlber Ortaylı, "Fatih'in annesi Hıristiyan değildir. Fatih Sultan Mehmet'in Hıristiyan olacağına ait görüşler de doğru değildir. Bu olay Vatikan'daki bir papazın yazdığı ve sadece kendinde kalan bir kâğıttan ibarettir. Fatih, dünyevi bir liderdir.
Ayakları basan, reel politika yapan bir liderdir. Oyundur bunlar oyun'' dedi.
1481 yılına gelindiğinde Fatih'i ilgilendiren ve çözülmesi düşünülen önemli bir mesele, Mısır meselesi vardı. Fatih, 27 Nisan 1481 Cuma günü ordusunun başında Anadolu tarafına, Üsküdar'a geçti. Rahatsızlığı sebebiyle bitkin bir halde Gebze'ye yakın Maltepe'de Hünkâr Çayırı denilen yerde kurulan ordugâhına indi. 3 Mayıs 1481 Perşembe günü 30 yıllık saltanatından sonra 49 yaşında iken hayata gözlerini yumdu. Prof. Dr. Ortaylı, "Hekimi olan, Venedik asıllı Maestro Jacobo, zehirlemekle itham edilir.
Tahnit işleminden sonra yapılan incelemede, Fatih'in kemikleri üzerinde zehir bulunmuştur"
yorumunu yaptı.
Ünlü tarihçi Yılmaz Öztuna'nın yorumu: Fatih, Venedik tarafından zehirletilerek ölmüştür. Bu Venedik'in Padişahın şahsına tevcih edilmiş 15. suikast girişiminde bulunuldu.
Fatih'in doktoru Venedikli bir Yahudi olup güya Müslüman olup ve Yakup Paşa adını alan Maestro Iacopo vasıtasıyla yapmıştı." Fatih, Fatih Camii'nin bahçesindeki türbede gömülüdür.
Camii'nin etrafında medreseler de yaptırmış ve bunları o zamana göre mükemmel denecek bir şekilde açtırmıştır.