Vatikanbank

Roma Katolik Kilisesi'nin bankası, uluslararası hukuku çiğnese de herhangi bir tazminat ödemiyor. Hatta, dünyanın önde gelen araştırmacıları VatikanBank için, 'Olağanüstü karlı bir şirket. Gücü çok fazla ve bunu kullanmaktan çekinmiyor' yorumun yapıyor

Kaynak Gazete
Giriş Tarihi:
Vatikanbank
Vatikan Bankası olarak bilinen IOR (Dini işler Kurumu) dünyanın en esrarengiz kuruluşlarından birisi olarak değerlendirilir. Vatikan, milyarlarca doların ve cinayetlerin yer aldığı uluslarararası skandalların kaynağı haline gelirken, merkez olarak Vatikan Bankası'na dikkat çekiliyor. Bu banka hakkında binlerce dava açıldı, ama her davadan aklandığı gözlendi.
Sanki bu kurumun esrarengiz bir dokunulmazlığı vardı. Bu banka Uluslararası hukuku alenen çiğnese bile yaptığı işlerden dolayı herhangi bir tazminat vermiyordu. İşin ilginç tarafı, bu banka kilise ile hiçbir dinsel bağ ya da ortak nokta taşımıyordu.

Doğrudan Papa'nın denetimi altında idi. Papa, tek ve en büyük hissedardı, Bankanın sahibiydi ve kontrolü onun elindeydi. Ne, iç ne dış ajanslar tarafından denetlenemiyor, kardinaller heyeti bankanın içindeki paranın miktarını tahmin edemiyordu. Banka, 10 yıl da bir bütün kayıtlarını yok ediyordu. Faaliyetlerinden kimse haberdar olamıyordu. Araştırma yapanlar, çıkmaz sokağa giriyor, arşivlerde boş dosyalar duruyordu. Bu gizlilik, haksız kazançların, mafya paralarının ve Nazi gelirlerinden elde edilen servetin aklanmasına elbette yardımcı oluyordu.

EN KÂRLI ŞİRKET!
Vatikan'da hiç bir devletin yapamayacağı bir "sistem" ve yönetim anlayışı yürürlüktedir. Gördükleri işe göre dünyada en az maaş ve ücret alan insanlar buradadır. Buna rağmen toplam 1000 kişiyi geçmeyen Vatikan bürokrasisi, 2500 işçisiyle dünyanın en kalabalık dinsel topluluğunu (yaklaşık 900 milyon) hiç bir aksama olmadan yönetmektedirler. Bu gerçeği yeni öğrenen bir Amerikalı zengin kendini tutamamış ve "Aman Tanrım! Meğer dünyanın en kârlı şirketi Vatikan'mış" deyivermişti. Araştırmacı-Yazar Aytunç Altundal, "600 kişinin yönlendirdiği 900 milyon insan koşulsuz olarak Vatikan'a bağlıdırlar ve onun emirlerine tabidirler'' derken, şöyle değerlendirir: Katolikler, Papa'yı korumak, geliştirmek ve gerçekte daha da zenginleştirmekle yükümlüdürler.

Bu emeklerine karşılık Papa'dan alabilecekleri tek "gelir" her Pazar günü Papa'nın onlar adına yaptığı şükran "Duası"dır, o kadar." Vatikan'ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200'den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu veya emisyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır. Bu yayınlar 24 saat süreyle bütün dünyayı bir ağ gibi sarmaktadırlar.

Vatikan'ın gelirleri başta her ülkedeki Katolikler'den kesilen Kilise Vergisi; Aidatlar; Bağışlar; Şirket Gelirleri; Hisse Senedi-Tahvil-Bono gelirleri; Bankacılık ve Faiz gelirleri; hediyelik eşya satışlarıyla elde edilen gelirlerden oluşmaktadır. Basın yayından elde edilen reklam gelirleri de epeyce tutmaktadır. Vatikan'ın diğer bir gelir kaynağı da Hıristiyanlığı temsil eden kişileri, örneğin İsa'yı, Meryem'i, azizleri veya sembolleri (Haç gibi) pazarlayarak kazandığı kazançlardır. Bu açıdan bakıldığında Vatikan'ın kendi Tanrısı'(İsa) ve dinini en iyi pazarlayan holding olduğu apaçık görülebilir! Vatikan'ın gelirleri sadece bunlar değildir. Vatikan, dünyanın önde gelen birçok şirketinde hissedardır. Çeşitli ülkelerde sayısız gayrimenkulü vardır. Birçok bankanın ortağıdır.

Özellikle giyim ve turizm sektörlerinde çok kâr getiren yatırımları vardır. Avrupa Birliği içinde Vatikan'a bağlı olarak çalışan "Katolik Tekstil Sanayicileri Birliği" onun çıkarlarının yöneticisi durumundadır. Benzer şekilde ayakkabı, yiyecek ve enerji ile inşaat sektörlerinde de kârlı yatırımları ve ortaklıkları vardır. Sözün kısası, 300 milyon nüfuslu ABD'yi yönetebilmek için sadece Washington'da 250.000 devlet memuru bulunduğu düşünülürse Vatikan "Mucizesi (!)" daha iyi anlaşılır. İhraç malı olarak sadece "Dualar ve Emirleri" olan bir devletin dünyanın en kalabalık topluluğunu yönetip dünyanın en zengin devletlerinden biri olabilmesi başka hangi sözcükle tanımlanabilir ki. 12'inci Papa Pius, 1939 ila 1958 arasında görev yaptı. Kendisinden sonra Kardinal Siri'nin papalık yapmasını istiyordu.1958 yılında kardinaller yeni Papa'yı seçmek üzere salona kapandılar. Bu arada esrarengiz olaylar yaşanmaya başladı. FBI kaynaklarına göre, üçüncü turda Sisi seçilmişti. Dumanlar tütmeye başladı. Vatikan meydanında onbinler toplandı, yeni papa bir türlü çıkamadı. Gece, Vatikan radyosu henüz çalışmaların bitmediğini açıkladı. FBI'ya göre, Sisi seçilmiş ama Fransız kardinaller, bunun ayaklanmalara, Demirperde ükelerinde başpiskoposların ölümüne yol açacağına ileri sürerek seçime karşı çıkmışlardı.
Oylamanın üçüncü gününde Kardinal Roncalli, Papa ilan edildi. Yeni papa ilk olarak italya'nın kuzeyinde sürgün yaşayan sosyalist arkadaşı Battista Montini'yi kardinalliğe yükseltmek oldu. Yedek olarak atadığı kardinallerinde çoğunun solcu olması herkesi şaşırttı. Eski papanın tüm adamlarını tek tek pasifize etti. İtalyan komünistlerine destek vermeye başladı.

Gelenekçiler şok yaşamaya başlamıştı. Yeni Papa'nın Rus lideri Kruçev'i Katikan'a davet etmesi, büyük yankı buldu. Yeni papa son olarak kilise'nin mafya'yla evlenmesi gibi enteresan bir gelişmeye imza attı. Papa Sisi, 1958 yılında ölmeden önce Milano Başpiskoposu sosyalist Montini'yi göreve gelmesini hazırlamıştı.

ABD ÇILGINA DÖNDÜ

Sisi ölünce muhafazakârlar ve Amerikan derin devleti harekete geçti. Amerikan taraftarı olan kardinal SİRİ'yi öne çıkarmaya başladılar. Kardinaller kapanmış, CIA seçimler sonucu sosyalist Montini'nin papa seçildiğini herkesten önce öğrenmişti, ama engelleme imkânı bulamamıştı. Yeni sosyalist Papa, Küba lideri Castro'ya el uzatınca Amerika çılgına döndü. 1969 yılında İtalya'da seçimlerden bir koalisyon çıktı. Hükümetin geni kanadı Hıristiyan demokratlar Amerika'nın baskısıyla, Vatikan ile Mussolini'nin yaptığı anlaşmayı askıya aldı. Yüksek Vergi borçları çıkınca, Sosyalist Papa'nın başı derde girdi. Papa, ilginç bir harekette bulundu.

Sicilya mafya'sının yürüyen kasası Sindona ile görüşmeye karar verdi. Sindona, 1969 yılında papalık sarayına geldi. Sindona Papa'ya, "Vatikan'daki tüm serveti İtalya'nın dışına çıkalım, offshore şirketleri vasıtasıyla vergiden muaf Avrupa dolar piyasasına aktaralım'' önerisinde bulundu. Papa inanılmaz bir iş yaptı, aniden daha önce hazırlanmış bir anlaşma metni verdi. Burada, Sindora Roma kilisesinin lider bankacısı olarak gösteriliyordu. Vatikan'ın milyarları bir anda Sindora'nın eline geçiyordu. Papa hemen imza attı, Sindora papa'nın elini öptü. "Şeytanın saltanatı'' başlıyordu.