28 Şubat darbesinin işkencecileri

Eklenme Tarihi 21 Şubat 2013
İşkence deyince akla hep 12 Eylül darbesi geliyor...
Oysa 28 Şubat darbesinin de bir işkence ayağı vardı...
O işkencelerin merkezi de o dönem darbecilerin emrinde olan Vatan Emniyet'ti, İstanbul Organize Şube'ydi...
Darbeciler deyince sadece askerler aklınıza gelmesin...
Zaten bu ara asker tek günah keçisi oldu...
Darbenin siyasetçi ve medya ayağından iki isim doğrudan bu işkencelerden haberdardı ve hatta bu işkenceleri yönlendiriyordu...
O darbeci siyasetçinin kardeşi de işin içindeydi...
Sadist bir darbeci gazeteci yapılan işkenceleri telefondan dinliyordu Tufan Mengü gibi tanıkların ifadesiyle...
28 Şubat'ın hedefe koyduğu adamlara soruşturma kancasını takmak için işkenceler bir araçtı...
Geçen hafta, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü Hukuk Müşaviri Necmi Özen, Ankara TMK 10.
Maddesi'yle Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen 28 Şubat işkencesiyle ilgili soruşturmaya müdahillik dilekçesi verdi. Özen, dilekçesinde 28 Şubat sürecinde Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken, belediye ile ilgili bir soruşturma sebebiyle İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nde işkenceye maruz kaldığını anlattı.

SAÇAN'I SUÇLADI
Özen, dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, 6 polis ve dönemin İçişleri Bakanlığı
Müfettişi Candan Eren
'i "işkence, kötü muamele, görevi kötüye kullanma, suç uydurma ve örgüt kurmak" ile suçladığı dilekçesinde, o süreçte yaşadıklarını şöyle özetledi: "Gebze'de ön inceleme yapan İçişleri Bakanı Saadettin Tantan tarafından görevlendirilen Müfettiş Candan Eren'in daha önce teftiş edilip suç unsuru bulunamayan veya yargıya intikal ettirilip beraatla neticelenen konuları tekrar incelemeye almış, yargı kararlarını yok saymış, çeşitli komplolar kurarak başkanı ve belediye personellerini suçlu çıkaracak çalışmalar yapmıştır."

HEPİNİZİ DGM'YE GÖNDERECEĞİM
"Eren, Gebze'ye geldiğinde muhatap olduğu kişilere 'Ben buraya çok özel bir görevle geldim, hepinizi DGM'ye göndereceğim.
Siz burada suç örgütüsünüz'
demiştir. 24 Nisan 2001'de, ifade vermek üzere İstanbul Beşiktaş DGM'ye gitmem söylendi. İki polis, Belediye Başkan Yardımcısı olan üç arkadaşımla birlikte bana önce Emniyet Müdürlüğü'ne uğramamız gerektiğini söyledi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gidince Organize Suçlar bölümüne çıkarıldık. Belediye Başkanı Ahmet Penbegüllü, Ali Taştan, Abdulkadir Özpehlivan, Avukat Ahmet Cezmi Şekül ve İsmail Özlem de bizlerle birlikte Şube Müdürlüğü'ne çıkarıldılar."

ELBİSELERİNİ ÇIKAR, BİR SUÇ SÖYLE
"Aynı gün, gece saat 23.00 veya 24.00 sularında ismim okundu. Bir polis memuru kapının kilidini açtı, gözümü bağladı, koridordan geçtikten sonra soldaki tuvaletin az ilerisindeki bir odaya götürüldüm. İçeridekiler bir taraftan Başkan Penbegüllü'ye ağır hakaretlerde bulunuyorlardı. Daha sonra bana; 'Başkan'ın işlediği suçları bilirsin onları söyle' dediler. Ben, başkanın işlediği suç olmadığını söyledim. Sonra sen bir şey söylemiyorsun, elbiselerini çıkar dediler. Daha sonra yatağın üzerine yatmamı söylediler.
Sonra birisi evli olup olmadığını, çocuğumun olup olmadığını sordu. Diğeri ise hayalarımı sıkmaya başladı. Arada bir durarak konuş, 'Haydi bir tane suç söyle' diyordu. Çok uzun süre hayalarımı sıktı sonra; 'Sen Penbegüllü bir suç işlemişse mutlaka bilirsin, söyle, seni bırakalım' dediler.
Soğuk beton üzerinde oturarak beklemeye başladım. Yine tüm elbiselerimi çıkarttırdılar.
Böğrüme yumruk vuruyor, boğazımı da sıkıyorlardı. Başka birisi de ince bir teli sağ ayağımın küçük parmağına bağladı. Telin bir ucunu da cinsel organıma bağladı. Sonra göğsüme bir sıvı döktüler. Arkasından vücuduma elektrik vermeye başladılar.
Dayanılmaz şekilde acı veriyordu. Ölecek gibiydim..."
Evet... 28 Şubat darbesinin işkencecileri de yargılanmak zorundadır...
İşkencecileri görmezden gelen bir yargı süreci adalete uygun değildir...