'Zenci Türkler' yine garip

Eklenme Tarihi 6 Temmuz 2012
Ölü sayısı birbirine çok yakın. Sergilenen vahşetler denk. Sivas'ta 35, Başbağlar'da 33 can gitti. Sivas'ta bir otel ateşe verildi.
Hayatını kaybedenlerin çoğu dumandan zehirlendi. Başbağlar'da ise cami ve ahırlar dahil, bir köy kundaklandı; 5 kişi diri diri yakıldı. Köy meydanında taranarak katledilen diğer 28 kişinin her birinin bedenine 20'ye yakın mermi isabet etti.
Sivas'ta Madımak Oteli yakıldı...
Erzincan Başbağlar'da bir köy haritadan silinmek istendi. Taş taş üstünde, baş baş üstünde bırakılmadı.
Üstelik, katliamlar 3 gün ara ile gerçekleşti.
Sivas Olayları faillerinin çoğu yakalandı ve hüküm giydi...
Başbağlar Katliamı ise, Türkiye'nin "faili meçhuller" listesine yazıldı. Çünkü, olayın ardından yakalanan 17 kişinin tamamı "delil yetersizliğinden" serbest kaldı.
Sivas Olayları'nda katledilenlerin yakınları, katillerin yargılanmasına ve cezalandırılmasına şahit oldular. Başbağlar'dan sağ kurtulan birkaç kişi ve akrabaları, halen katillerin kim olduklarını bilmiyorlar. "Sivas" denilince Türkiye ayağa kaldırılıyor...
Başbağlar'da neler olup bittiğini pek çok insanımız bilmiyor!
Sivil toplum örgütleri 19 yıldır Sivas'ı konuşuyor. Basın, yaşanan olayları her fırsatta manşetlere taşıyor.
Başbağlar ise, sadece katliamın yıldönümlerinde akla geliyor. Cılız kalabalıklar toplanıyor. Sivas'ın binde biri kadar bile ilgi gösterilmiyor. Basın, olayı birkaç sütunluk küçük haberlerle geçiştiriyor.
Tam 19 yıldır Sivas için gösterilen duyarlılık, Başbağlar mağdurlarından esirgeniyor. Onlar, bu ülkenin "zencileri" gibiler!

* * *
Oysa, Başbağlar Katliamı, bu ülkenin tarihine kapkara harflerle kazındı...
Sivas Katliamı'ndan 3 gün sonra 5 Temmuz 1993'de tepeden tırnağa silahlı 100'e yakın eşkıya köyü bastı. Erkekler camiden çıkarıldı, Köy Meydanı'nda toplandı. Önce 1 saat PKK propagandası yapıldı. O insanlarla kedinin fare ile oynadığı gibi oynandı. Kısa bir süre sonra öldürülmesi planlanan insanlara, "propagandalı işkence" uygulandı. Sonra silah sesleri dört bir yanı sardı. 28 kişi oracıkta katledildi.
Ardından 197 hane, köy odası ve cami ateşe verildi. Evlerinden çıkamayacak durumda olan 5 kişi çıra gibi yakıldı.
Katiller, giderken bir de bildiri bıraktı: "Sivas ve benzeri katliamların intikamı alındı."
O katliamdan sadece 3 kişi yaralı olarak kurtulabildi.
Katliamın ardından, kelimenin tam anlamı ile "içler acısı" gelişmeler yaşandı...
Yapılan operasyonlar sonucu 17 kişi yakalandı.
Başlangıçta, bunlardan 16'sı suçunu itiraf etti.
Sonra da "Biz yapmadık" diye inkâr ettiler.
Önce ifadeler, daha sonra da davaya bakan hakimler değişti.
Zaman zaman mağdur köylüler, hakimler tarafından azarlanıp, duruşma salonundan kovuldu.
Nihayet, mahkeme heyeti kararını açıkladı:
-Delil yetersizliğinden sanıkların tamamının beraatine...
O günden bu yana da bir arpa boyu yol kat edilebilmiş değil.

* * *
Dün, katliamın 19. Yılı'nda Başbağlar'da anma toplantısı vardı. "Zenci Türkler" yine buruktu!..
Ak Parti'li milletvekilleri, Erdoğan'ın selamını götürdüler. Başbağlar'ı yeni hatırlayan CHP, bu defa 5 milletvekili ile temsil edildi; Köy Meydanı'nda Kılıçdaroğlu'nun telgrafı okundu.
Ama MHP, Bağbağlar'ı yine unuttu. Köye ne MHP'li bir milletvekili, ne de Devlet Bahçeli'den telgraf gitti.
Sivil toplum örgütleri yine sırra kadem bastı.
Sadece TRT canlı yayın yaptı. Basının ilgisi geçmişte olduğu gibi yine sönüktü.
Küçücük bir olay için büyük yaygaralar koparan "insan hakları savunucularının" hiç biri ortalıkta yoktu.
Başbağlar Köylüleri, yine "Zenci Türk" muamelesi gördü.
Buna rağmen vakar içinde davrandılar.
Telefonla görüştüğümde dik duruşlarını koruyup, "Herkesten Allah razı olsun, toplantımız güzel geçti" dediler.
Başbağlar eski dernek Başkanı Şerif Gül, Sivas Katliamı'nın yıldönümü olan 2 Temmuz'da yer yerinden oynadığını hatırlatarak, "Bizim de acımız çok büyük" dedi:
-Değil 19 sene, 19 bin yıl geçse de unutamayız. Ama biz bu acıyı içimize gömüyoruz.