Pek çok
Brezilyalı
futbolcunun hayat öyküsü birbirine benzer; sıkıntılı bir çocukluk ve yoksul bir aileden gelmek gibi ortak paydaları vardır. O yani tam adıyla Ricardo Izescon dos
Santos Leite bizim bildiğimiz adıyla Kaka'nın hikâyesi ise farklıdır.
22 Nisan 1982'de Brezilya'nın federal bölgesi Gama'da dünyaya gelen Kaka'nın annesi lisede öğretmen, babası ise varlıklı bir İnşaat Mühendisi'ydi. İsmindeki Izecson baba, Santos Leite ise annesinin soyadıydı. Gerçek ön adı olan Ricardo'yu, kendisinden üç yaş küçük ve o da futbolcu olan Diago'nun bebekken söyleyememesi ve ona Kaka demesi yüzünden aile içinde bu adla anılır oldu. Kaka 7 yaşındayken ailesi
Sao Paulo'ya taşındı. Futbola olan sevgisi yüzünden ebeveynleri onu 8 yaşında Paulista'nın futbol akademisine yazdırdı. Yoksul çocuklar kendilerine benzemeyen bir aileden geldiği için ona "Prens" adını taktılar.
ÇOK YETENEKLİYDİ
Çok yetenekliydi, ama yaşıtlarından daha kısa, zayıf ve güçsüzdü. 12 yaşındayken bunun genetik bir sorundan geldiği anlaşılınca özel beslenme ve günde altı saat süren antrenman programına tabi tutuldu.
15 Yaşında ilk sözleşmesni Paulista'yla imzaladı ve takımının gençler şampiyonu olmasında önemli rol oynadı. 18 yaşındayken hafta sonu kardeşiyle gittiği havuza balıklama atlarken başını havuzun tabanına çarpınca 6. omuru kırıldı. Felç olma riski vardı ama o kısa sürede iyileşerek atlattı. Dindar bir Katolik olan Kaka, iyileşmesini Tanrı'nın ona ünlü bir
futbolcu olması için şans vermesi olarak gördü ve bu olayı hiç unutmadı. Bütün futbol hayatı boyunca gol attıktan sonra ellerini gökyüzüne açarak sevinip "Ben İsa Mesih'e aitim" mesajı vermesi de bu yüzdendir.
SAO PAULO'DA PARLADI
Sao Paulo A takımıyla ilk maçına Şubat 2001'de çıktığında 19 yaşındaydı. İki ay sonra oynanan Botofago maçında takımı 1-0 yenik durumdayken 2 gol atarak maçı döndürmesiyle ilk kez dikkat çekti. O sezon 12 gol atarak genç bir oyuncu için parlak bir başlangıç yaptı. Bu
başarısı üzerine 2002'nin
Ocak ayında ilk kez A milli
formayı giydi.
Kaka, Sao
Paulo'da 3 sezon
boyunca 56 maçta
22 gol atınca, bütün
başarılı
Brezilyalı
futbolcular gibi yolu
Avrupa'ya çıktı.
2003 Ağustos'ta
8,5 Milyon Euro bonservis
bedeliyle
Milan'a transfer
oldu. Milan yıldızlar topluluğuydu
ama o hemen
adapte oldu ve ilk sezonda
30 maçta 10 gol atarak Serie
A'nın en iyi futbolcusu
seçildi ve
FIFA tarafından
yılın futbolculuğuna aday
gösterildi. Taraftarlar ona
"Altın Çocuk" ve "Beyaz
Smokin" lakabını taktı.
Kaka takip eden iki yıl
boyunca da Milan'da çok
iyi oynadı ama asıl büyük
başarı 2006-2007 sezonundaydı.
Takımı Avrupa
Şampiyon Kulüpler Şampiyonu
olurken Kaka bu
turnuvada 19 gol atınca
Avrupa'nın ve dünyanın en
iyi futbolcusu seçildi.
2009'da 67 Milyon
Euro bonservis bedeliyle
Real Madrid'e
giderken,
Milan'da
geçirdiği 6
sezonda
223 maçta
77 gol atıp,
46 asistle
oynamıştı. Kaka Madrid
ekibinde ilk sezonunda 8
gol 6 asistle oynarken, takımı
da lig şampiyonu oldu.