Afrika’nın cesur yüreği: Didier Drogba

Tırnaklarıyla kazıyarak futbolda zirveye çıktı. Doğduğu kıta Afrika’nın uluslararası toplumda en büyük savunucularından oldu. 2013'ün ocak ayında G.Saray'a imza atan Drogba, Sarı-Kırmızılılar'da 1.5 sezon forma giydi. Taraftarda büyük bir iz bıraktı.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 20 Nisan 2020 Güncelleme 20 Nisan 2020, 06:56
Afrika’nın cesur yüreği: Didier Drogba

İÇİNDEKİLER

Fransa Ulusal Sağlık ve Tıp Araştırmaları Enstitüsü Araştırma Direktörü bir televizyon kanalında "Kovid-19 aşısının Afrika'da denenmesini" isteyince Drogba "Afrika bir test laboratuvarı değildir. Afrikalıların kobay olarak görülmesi iğrenç. Bu alçaltıcı ve ırkçı ifadeleri şiddetle kınıyorum" dedi. Drogba, tam ismiyle Didier Yves Drogba Tebily 11 Mart 1978'de Fildişi Sahili'nin en büyük şehri olan Abidjan'da doğdu. Dedesi profesyonel, babası ise amatör bir futbolcuydu. Drogba'nın zorlu ve bir anlamda maceralı bir çocukluğu oldu. Pek çok Afrikalı gibi futbolu sınıf atlamanın, hayatı daha iyi yaşamanın aracı olarak gören dayısı Fransa'da futbol oynuyordu. Ailesi 5 yaşındayken Drogba'yı Fransa'ya onun yanına yolladı. Sıla özlemine 3 yıl dayanabildi ve evine geri döndü. Ne var ki anne ve babası işten çıkarılınca üç çocuklu ailenin en büyüğü olarak tekrar Fransa'ya gitmek zorunda kaldı. 13 Yaşındayken anne ve babası da Fransa'ya göç etti ve birlikte yaşamaya başladılar. Babası oğlunu anlattığı kitabında Drogba'nın doğuştan yetenekli, futbolu çok seven bir çocuk olduğunu söylüyor. Buna rağmen ebeveynleri onun okumasını ve futboldan daha güvenilir bir meslek sahibi olmasını istiyorlardı. Hiçbir kulübün alt yapısına girmedi. Lise yıllarında yarı- profesyonel bir takımda oynadı. Üniversite okumak için gitti Le Mans şehrinin 2. Ligde oynayan takımına girdi. İlk iki yıl sakatlıklarla boğuştu ve dört yıl boyunca bu takımda para almadan oynadı. İlk profesyonel sözleşmesini imzaladığında, 21 gibi çok geç sayılabilecek bir yaştaydı. Üstelik evliydi ve ilk çocuğu da dünyaya gelmişti. Belki de onu 40 yaşına kadar sahalarda tutan motivasyon bu geç kalma duygusu olmuştur. Futbol hayatı parlak başlamadı. İlk sezonda 30 maçta 7 gol attı. Ertesi sezon sakatlandı ve yedek kaldı. Üçüncü sezonunda ise 21 maç oynadı 5 gol attı. 2002'nin Ocak ayında, 80.000 Euro gibi düşük ve üstelik taksitle ödenen bir paraya Guingamp'a transfer oldu. Yarım sezonda 11 maçta 3 gol atınca pek beğenilmedi. Ertesi sezon ise 34 maçta 17 gol atınca ilk kez dikkat çekti ve Marsilya'ya transfer oldu. 2003-2004 Sezonunda Marsilya'da 35 maçta 19 gol attı ve yılın futbolcusu seçildi. Kulüp için rekor bir rakam olan 24 Milyon Euro'ya Premier Lig'in devlerinden Chelsea'ya gitti.

CHELSEA'DE ZİRVEYE ÇIKTI
Drogba asıl olarak "benim yuvam" dediği Chelsea'da şöhretinin zirvesine ulaştı Nitekim ailesi halen burada oturuyor ve büyük oğlu da Chelsea'nin alt yapısında futbol oynuyor. İlk sezonunda Chelsea 50 yıl aradan sonra lig şampiyonu oldu ve Lig Kupası'nı kazandı. Drogba'da oynadığı futbol ve attığı gollerle seyircinin sevgilisi olmuştu. Ertesi sezon Chelsea yine şampiyonluk ipini göğüsledi ve FA CUP'ı kazandı. Böyle bir başarı Chelsea tarihinde ilk kez olmuştu. Otoriteler de en büyük payın Drogba'ya ait olduğunu söylüyordu. Chelsea'de 2004- 2012 yıllarında 226 maçta 100 gol attı. Bu bir Afrikalı futbolcunun Premier Lig gol rekorudur. Taraftarların katıldığı anketle Chelsea tarihinin en büyük futbolcusu seçildi. 2012'de Haftada 200 Bin Pound gibi astronomik bir para karşılığı Çin'in Şangay Şenhua takımına transfer oldu. Çin'de mutlu olmadı ve 11 maç oynadıktan sonra Galatasaray'a geldi. Galatasaray'da şampiyonluk yaşadı ve 1,5 yıllık sözleşmesi bitince Chelsea'ye geri döndü. 28 Maçta 4 gol attı. Sezon sonunda Kanada takımı, Montreal Impact'e geçti. Beklenini veremeyince de Arizona'nın Phoneix Rising takımına gitti ve kulübü de satın aldı. Böylece futbol tarihinin kulüp sahibi ilk futbolcusu unvanını kazandı. Kasım 2018'de, 40 yaşında futbola veda etti.



BÜYÜK BİR İZ BIRAKTI
2013'ün ocak ayında G.Saray'a imza atan Drogba, Sarı-Kırmızılılar'da 1.5 sezon forma giydi. Taraftarda büyük bir iz bıraktı.


TAYFUN ER YAZIYOR - PORTRELER/5