Eğitim alanında uluslararası başarıların kendisini mutlu etmediğini dile getiren Bakan Dinçer, bu durumdan utanç duyduğunu söyledi. Dinçer, "Uluslararası sınavlardan TİM ya da bizim kendi yaptığımız LYS'lerden ve SBS'lerden sonra ortaya çıkan başarı seviyeleri bende inanılmaz bir utanç oluşturuyor. Ben bu işin sorumlusuyum ve bu işi çözmek istiyorum. Uluslararası alanda başarı sağlayacaksak, bizim eğitim sistemimizde bugünkü bakış açımızı değiştirmeksizin bunu yakalamamız mümkün değil." diye konuştu.
Dinçer, eğitimde ciddi bir anlamda paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunu ifade etti. Dinçer, "Devletin belirlediği tek tip bir eğitim yapısı içersinde kişisel farklılıkları, yetenek farklılıklarını, toplumsal grupların farklı beklentilerini hesap etmeksizin herkese aynı tip bir eğitim sistemini empoze etmek hiç makul bir şey değil. Kişilerin potansiyelini açığa çıkaracak bir metodoloji uygulamalıyız. Çocuklar devletin öngördüğü tek tip bir eğitim sisteminden kurtarılmalıdır." şeklinde konuştu.
Öncelikle zihniyet değişimi olması gerektiğini vurgulayan Dinçer, eğitimin üç konuda başarılması gereken bir alan olduğunu kaydetti. Dinçer, bu üç konuyu şu şekilde sıraladı: "Çocuklarımız öncelikle küresel düzeyde rekabet avantajı edebilecek bilgi ve yeteneklerle donatılmalı. İkinci olarak, ulusal düzeyde toplumun farklı kesimin ihtiyaçlarına ve beklentilerine ve piyasaya uygun bilgi ve yeteneklerle donatılmalı. Üçüncü olarak, sosyal sorumluluk ve değerler üzerinden bir eğitime tabi tutulmalıdırlar. Bu üç alanda ancak biz çocuklarımızı başarılı kılabilirsek bir noktaya geleceğiz."
Eğitimde 4+4+4 Kanunu'na değinen Dinçer, şöyle devam etti: ''Bütün dünyanın eğitim seviyesini, lise mezuniyetiyle ilgili koyduğu hedefleri ve hatta üniversiteyle ilgili hedefleri gözönüne aldığımızda, Türkiye'nin, eğitimini 12 yıla çıkarmış olması gerçekten büyük bir zaruretti ve biz bu zarureti karşılamış olduk. Aslında geç de kalındı. Türkiye, 12 yıllık zorunlu eğitime çoktan geçmeliydi.''