"Kupa soyunma odasında verilmez"

Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu, hafta sonu oynanan Fenerbahçe - Galatasaray derbidinden sonra çıkan olaylarla ilgili çarpıcı ifadeler kullandı.

Giriş Tarihi 15 Mayıs 2012, 00:00 Güncelleme 15 Mayıs 2012, 12:47
Kupa soyunma odasında verilmez

İÇİNDEKİLER

Hafta sonu oynanan ve Galatasaray'ın şampiyonluğu ile sonuçlanan Fenerbahçe - Galatasaray derbisinden sonra çıkan şiddet olayları gündemin önemli maddesi. Bu konu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da gündemindeydi. Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, konuyla ilgili şunları söyledi.

"Ben bir Fenerbahçe taraftarıyım. Hatta kongre üyesiyim. Futbolda 3 netice var. Bunların hepsine katlanacaksın. Galatasaray şampiyon olduysa alkışlayacaksın. O akşam Sayın Terim'i, Sayın Albayrak'ı arayarak tebriklerimi ilettim. Fenerbahçe Başkanvekili'ni de aradım ve yaşanan olaylarla ilgili bilgi aldım. Şampiyonluk kupası soyunma odasında verilmez. Stadın ışıklarının kapatılması ne demek? Kupa sahanın içinde verilir. Bu iş böyle olur. Futbolda şiddeti önlemek adına üzerimize düşen neyse onu yapacağız. Kulüp yöneticileri ve taraftarların da bunun için emek vermesi gerekiyor. Bazı holiganlar futbolu terör alanına çevirmek için gayret ediyorlar. Bunlar malesef çoğu takımımızda var ancak buna asla müsade etmeyeceğiz."

İSTANBUL İÇİN YENİ HEDEF

"İstanbul her zaman olduğu gibi geçtiğimiz haftalarda da önemli organizasyonlara ev sahipliği yaptı. Uluslararası büyük firmaların temsilcileri İstanbul'daki Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'na katıldı. Bu toplantılar ülkemiz ekonomisine yön verme konusunda oldukça önemli. Türkiye 1954 yılından itibaren küresel yatırımcıyı çekebilmek için büyük uğraşlar verdi. 2003-2011 yılları arasında toplamda 110,5 milyar dolar yabancı yatırımı ülkemize kazandırdık. İstanbul'u uluslararası bir yönetim merkezi haline getirme hedefimiz var. Çok büyük uluslararası firmalar bölge operasyon merkezlerini İstanbul'a taşımaya başladılar. Tabii şu anda önümüzde G-20 toplantısı var. "

EKONOMİK GELİŞMELER

"Bu arada Türkiye'nin IMF'ye olan borcu 2,3 milyar dolar seviyesinde. 2002'de koalisyon hükümeti zamanında borç 23 milyar dolardı. Borcu da istersek şimdi öderiz ancak önümzdeki yılın Nisan ayına kadar çok düşük faizli olması nedeniyle takvime uygun kalmak istedik. TBMM'de kanunlaşan bir konuyu da hatırlatmak istiyorum. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız artık daha sağlıklı oy kullanabilecek. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın uzun süredir bekledikleri mavi kart uygulaması çok yakında başlayacak."

DIŞ POLİTİKA VE SURİYE

"Dış politika bağlamında bazı önemli hususları da sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz, 0 sorun dedik ve bu politikamız son derece tutarlı bir şekilde ilerliyor. Bu politika tarzını yanlış anlayanlar meseleyi farklı noktalara çekiyorlar. Onlar zaten Gazi Mustafa Kemal'in 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sözünü de yanlış anladılar. 0 sorun boyun eğmek değildir. 0 sorun görmezden gelmek değildir. Biz dünya üzerindeki her ülke ile önyargısız iletişim krumak, bölgesel ve küresel barış için iletişim kurmak isteriz. Ancak biz zulmü görmezden gelmeyi asla istemeyiz. Biz krizi görünce duyarsız kalanlardan değiliz. Bunlar 0 sorunu yanlış anladılar. Biz gerektiğinde Köroğlu'nun diliyle konuşmasını da çok ama çok iyi bilen bir milletiz. Dünyada ve Türkiye'de, bu milletin tarihini yanlış değerlendirenler varsa bir kez daha gözden geçirsinler. Komşuluk kardeşlik, insanlık hukukunu çiğneyen yönetimlere de anladıkları dilden konuşmayı biliriz. Suriye'de yine onlarca insan yaşamını yitirdi. Şam'da son patlamada 50'nin üzerinde ölü var. Yapılan kim tarafından olursa olsun kınarız. Yaşanan olaylarda masum insanlar, kadınlar, çocuklar hayatlarını kaybediyorlar. Malesef Suriye'deki kriz nedenile Lübnan'da da mezhep çatışmaları çıktı. Suriye'deki krizi mezhepsel bir çatışma olarak son derece yanlıştır. Buradaki mesele insani ve vicdani bir meseledir. Yüreğinde merhamet olan herkes Suriye meselesine mezhep gözlüğü ile değil, kalp ve vicdan gözlüğü ile bakmalıdr. Bunu bölgedeki tüm ülkeler için söylüyorum.

CHP'YE AĞIR ELEŞTİRİ

"Biz, CHP'nin tarihi boyunca bir dış politika vizyonuna sahip olmadığını biliyoruz. Bugün de ortaya bir vizyon koyamıyor. CHP Genel Başkanı Suriye konusunda içinden geçeni söyleyemiyor. Kriz konusunda dilinizin altındaki baklayı çıkarın. Burası özgür bir ülke. Lütfen çekinmeyin. Çıkın mertçe Suriye konusunda ne demek istediğinizi açık açık söyleyin. Bu yönetime neden sempati duyduğunuzu çark etmeden cesaret ile söyleyin. Bakın CHP'nin bir dış politika vizyonu yok ama genel başkanın bilinç altında gözettiği farklı hassasiyetleri var. Önceki gün CHP Genel Başkanı partisi içindeki kavgaları örtmek amacıyla dış politikaya ilişkin bazı ifadeler kullandı. Avrupa'ya bile gidemeyecek, Arap ülkelerine bile gidemeyecek diyor benim için. İşte Kılıçdaroğlu'nun siyaseten muhatap almak insana gerçekten ağır geliyor. Ama haspel kader anamuhalefet partisinin genel başkanı olmuş. İster istemez böyle muhatap oluyoruz. Ey CHP genel başkanı... Senin kalibren ne, kapasiten ne? Sen bizi CHP sanma. Biz 9,5 yıldır dünyanın her ülkesine gittik ve gideriz. Arap, Müslüman diye sırt çevirdiğiniz her ülkeye gittik ve gideceğiz. Bugün bütün dünya Türkiye'nin başarılarını konuşuyor. CHP Genel Başkanı bizim Mart ayında Almanya'ya gitmememizin nedenini, orada PKK ve Ermeni grupların gösteri yapması olarak gösterdi. Halbuki biz, ziyaret planımızdan bir gün önce Afganistan'da 12 şehit verdiğimiz kaza nedeniyle gitmedik. Şehitlerimizle birlikte olmak istedik. Sen daha Sivas'ın ötesinde daha yeni yeni geçtin. Sen Hakkari'ye PKK desteği ile gittin. CHP'de böyle bir genel başkan, CHP seçmeni için büyük bir talihsizliktir, bizim için de büyük bir talihtir. Kendi teşkilatından sürekli posta yiyen biri genel başkan olabilir, ama lider olamaz. Zihinleri bulandırmak için elinden ne geliyorsa yapıyor. Süt konusunda öğretmenler, çocuklar ve aileler rahatsız. Biz çocuklara şeker versek, inanın giderler çocukların elinden gider o şekerleri alırlar. Böyle sorumsuzluk olmaz. Biz şimdi diş macunu diş fırçası dağıtıyoruz, farkında olsalar herhalde bunları da insanların ellerinden alırlar.