"BİZE KİMSE İNANMIYORDU"
26 Mart 2009'dan itibaren olayla ilgili her gelişmeyi kaydettiklerini ve bugün olayın aydınlanma noktasına geldiğini ifade eden Topçu, "Selden kurtardıkları 3 kedinin, 5 koyunun haberini internet sitesinden duyuran Genelkurmay, helikopterin düşmesi sonrası yapılan arama-kurtarma çalışmaları ile ilgili hiçbir bilgiye sitesinde yer vermedi. Biz yılmadan usanmadan olayın aydınlatılması için 'bu helikopterin GPS'i, transponder'i nereye gitti' diye sorarken herkes tuhaf tuhaf yüzümüze bakıyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız bir görüşmemizde bana 'sen şimdi öldürüldüklerini mi iddia ediyorsun' diye yadırgayarak sormuştu; ama olayı araştırtınca kendisi de ikna oldu ve haklı olarak, 'helikopterin beynini keçiler mi yedi' diye soruyor. Şimdi o keçilerden hesap sorulmalıdır" diye konuştu.
"ÇÜRÜKLERİN TEMİZLENMESİ İÇİN AYDINLATILMASI ŞART"
Merhum Yazıcıoğlu'nun ölümünün aydınlatılmasının, Türkiye'de devlet içindeki kanun dışı oluşumların ortaya çıkarılması açısından da önemli olduğunu ifade eden Topçu şöyle konuştu: "Muhsin Yazıcıoğlu ve ardında kalanlar görevlerini yerine getirdiler. Bugün Türkiye'de demokratikleşme adına güzel bir iklim oluşmuştur. Eğer Yazıcıoğlu, kendisine dokunan hiçbir yanı olmamasına rağmen 28 Şubat sürecinde, 'Bu memleket ne İran olur, ne Cezayir ne de Suudi Arabistan olur; ama size de Suriye yaptırmayız. Namluyu millete döndürürsen sana selam durmam' demeseydi bu iklim olmazdı. Şimdi devlet de Yazıcıoğlu'na karşı yapılması gereken görevini yapmalı. Bizim kâğıt üzerindeki 25 maddelik tetkiklerimiz delilleniyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu da harekete geçti. Allah'ın izni ile karanlıkların aydınlatılması milletin menfaatine olacaktır. Mesele sadece askeri bürokraside değil, sivil bürokrasinin de hatası var."