90 model arabasına benzin yetiştirmekte zorlandığını söyleyen nüfus memurluğundan emekli Şemsettin bey, benzine gelen son zamdan sonra iyice çileden çıktı. Bir emekli maaşıyla ev kirası ve faturaları zar zor ödediğini, arabasınında para etmeyip elinde kaldığını söyleyen Şemsi amca, "Son bi çare olarak bi de bunu deneyim" deyip arabasının içine bi güzel etti. Arabayı yürütebildi mi bilmiyoruz ama denemekte fayda var!..
Geyik cafe
İğrenç espriler










Bunalımlar dertler yumuşaklar sertler
Soru: 18 yaşındayım. Arkadaşlar arasında oldukça yakışıklı olduğum söylenir. İlk defa gittiğim nargile cafede yan masada oturan uzun sarı saçlı kız, nargilesinin dumanını her seferinde seksi bakışlar atarak yüzüme üfledi. Sizden ricam ben şimdi n'apayım? Her gün cafeye takılıp kıza mı yazılayım, yoksa nargileyi bıkarıp sigaraya mı başlayım Haydari Bey?
Cevap: A benim yasaktan bi haber oğlum! Sen cafeye takıl kıza kaydını yaptır. Aman ha! Fazla duman altında kalma, sen sen ol, seksi seksi bakan hatunlara fazla sokulma! Zaten yasak geldi. Nargileden uzak dur, sigaraya da aklın varsa bu yaşta başlama!..
İnsan psikolojisi
Adam barda gördüğü güzel kadınla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve, - "Biraz konuşabilir miyiz, acaba?" dedi. Kız birden haykırdı: - "Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!" Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu. Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek, - "Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandıklarını inceliyordum" dedi... Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi: - "Nee? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen?"
İtiraf ediyorum
Elimi öptü
Mutfakta yemek yapıyordum. Üst kattaki komşum pazara gidiyormuş bana da seslendi "Yenge hadi gidelim" diye. Benim kocayı aldı bir kıskançlık o gece sabaha kadar susmadı. O kadar konuşacağına dövseydi daha iyiydi. Sabah kalktı kurban kesmeye gidecek, elini bana öptürmedi. 'Dilerim Allah'tan o kurbanı güle oyneye keseme' dedim. Kurban kocamda ne kol bırakmış ne yüz haberi geldi. Bayramın 3. günü geldi elimi öptü.
Tamam sarı arabanıza taksi sanıp binmiş, takım elbisenizi görünce garipsesem de bir an önce okula yetişmem gerektiği için aceleyle, hafif yüksek ve agresif tonda "Bornova'ya lütfen!" demiş olabilirim. Fakat dövecekmiş gibi bakmanıza ve "Bu benim özel arabam hanımefendi, lütfen inin arabamdan!" diye bağırmanıza ne gerek vardı ? Belli ki İzmir'in öğle sıcağı kafama geçmiş işte. Rumuz: stresfree
Alkışlarınız, nikah masasında gelinin ayağı diye nikah memurunun ayağına basan ve memurun "Damat efendi o bastığın ayak benim. Yeter, basma!" sözü üzerine basmaktan vazgeçen damatların en şaşkınına gelsin. Rumuz: şakirr
3 tane halam var. İsimleri Nuran, Nurcan ve Ayşe. En azından nüfus cüzdanlarında öyle. Velhasıl Nuran'a Ayşe, Nurcan'a Nuran, Ayşe'ye de Emine diye sesleniyoruz. Bu kaosun nedeni belli. Karadenizliyiz! Rumuz: letus
Malum, ekonomik kriz her evi etkiledi. Bu yıl evlenme yıldönümüzde bana sürpriz yaparak çok şık ve bir o kadar da ekonomiden uzak bir restorana götürdü kocam. Beğendim beğenmesine ama oraya ödenen parayla yaklaşık 2 hafta yemek yapardımın hesabını yaptım tüm gece. Türk kadını olarak böyle geldik, böyle gideceğiz. Keyfini çıkar, ne hesap yapıp duruyorsun değil mi? Yok, elde değil! Rumuz: mavi dünyam benim
Sevgilisine fantazi yapacağım diye bütün vücuduna çikolata süren (kolları dahil), adamın onun bu halini görüp eylemden vazgeçmesi ile uyuyakalıp, ertesi gün sürdüğü çikolataları kan zannedip çığlık atan sarışın benim arkadaşım olur. Rumuz: ırmakça
Akşamın körü. Ankara'nın bir ucundayım, durakta tek başıma otobüs bekliyorum. 10 dakika, 20 dakika, 30 dakika.... Hala bekliyorum... İnatla, sabırla bekliyorum. Derken, öğlen yediğim kuru fasulyenin bağırsaklarıma indiğini anlamamı sağlayan gurultular eşliğinde, esaslı bir gaz çıkarıyorum. Gazı salıvermemle, beni evime götürecek olan otobüsün kavşağı döndüğünü görmem bir oluyor. 1 saniye, 2 saniye, 3 saniye... Otobüs yanımda! Gaz iç çamaşırlarımdan sıyrılıp tamamen dışarı çıkmadığı için, o iğrenç kokuyla otobüse binip, millete etiket olmak istemiyorum ve ağlamaklı bir yüz ifadesiyle şoföre, ''Devam et!'' şeklinde el sallıyorum. Kokunun geçtiğinden emin olduğum bir anda ise cebimdeki son parayı taksiye bayılıp, evimin yolunu buluyorum... Çok şükür! Rumuz: niyetettim
Yutup Günlüğü
Türkler yine yapacağını yaptı ve dünyanın en çok gişe yapan filmlerinden Matrix'i Türkleştirdi! Youtube'daki Türk usülü Matrix videosunu seyrederken çok güleceksiniz. Yanlız video biraz küfür içeriyor, bizden uyarması.