Tuz tüketimine dikkat! İşte o hastalıkların habercisi...
Türkiye, tuz tüketiminde Japonya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Prof. Dr. Osman Erk, “Aşırı tuz, hipertansiyona bağlı felç ve kalp damar hastalıklarını artırır. İşlenmiş gıdalarda çok tuz vardır” diyor.
Son yıllarda tuz seçenekleri arttı. En revaçta olanları ise Himalaya ve kaya tuzu... Üstelik her ikisinin de klasik tuzdan üstün oldukları iddia ediliyor. Peki bu iddia ne kadar doğru? Hangi tuzu tüketmeliyiz? İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Osman Erk, tuz hakkında bilinmesi gerekenleri Takvim'e anlatıyor:
EN FAZLA 5 GRAM OLMALI
Hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve felçlerin en önemli önlenebilir nedenlerinden biridir. Hipertansiyonun en önemli risk faktörü ise aşırı tuz tüketimidir. Dünya Sağlık Örgütü 2010'da küresel ölümlerin %13'ünün hipertansiyona bağlı olarak geliştiğini, günlük tuz alımı ne kadar azaltılırsa, hipertansiyona bağlı felç ve kalp damar hastalıklarının o kadar çok azalacağını bildirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü günde en fazla 5 gram tuz alımını önermektedir. Diyetle alınan tuzun kimyasal ismi sodyum klorürdür. Diyet tuzunun %60'ı klor, %40'ı ise sodyumdan oluşmaktadır. Günlük olarak tüketilen rafine tuz %97,5 sodyum klorür, %2,5 kadar iyot ve topaklaşmayı önleyen katkı maddesinden oluşmaktadır. Türkiye tuz tüketiminde Japonya'dan sonra ikinci sıradadır ve ortalama günlük tuz tüketimi 15 gramdan fazladır ve bu değer önerilen miktarın 3 katından daha fazladır.
TUZUN DIŞARIDAN ALINMASINA GEREK YOK
Besinlerin emilmesi ve hücrelere taşınması için tuz gereklidir. Suyun damar içinde tutulması, sinir iletileri ve kasların kasılması için de tuza ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç için dışardan tuz alınmasına gerek yoktur. Başta sebze, meyve, tahıl, baklagiller ve kuruyemişler olmak üzere bitkisel besinlerde ihtiyaca yetecek kadar tuz bulunmaktadır. Fazla tuz hipertansiyona, böbrek yetersizliğine, kalp krizine ve felçlere yol açmaktadır. Tuz fazlalığının mide kanserlerine eğilim yarattığı, mideyi tahriş ettiği bilinmektedir.
TUZLARIN KAYNAĞI DENİZLERDİR
Tuz, su içinde erir. Suların kuruması sonucu arda kalan, suda çözünmüş bütün maddeler bir arada tuzu oluşturur. Bu tortunun içinde başta sodyum ve klor olmak üzere 84 mineral ve element, kil ve diğer yabancı maddeler bulunur. Doğadaki bütün tuzların kaynağı denizlerdir. Deniz tuzu, deniz sularının buharlaşmasıyla elde edilir. Kaya tuzu ise toprak altındaki mağaralardan çıkarılmaktadır. En temiz tuz kaynağının kaya tuzu olduğu bilinmektedir. Kaya tuzları milyonlarca yıl önce doğanın tertemiz olduğu zamanlarda oluşmuştur.
HANGİ GIDALARDA BOL BULUNUR?
Dünyadaki tuz üretiminin %93 kadarı endüstride kullanılmaktadır. Plastik, soda ve temizlik sektöründe bol miktarda tuz kullanılmaktadır. İşlenmiş gıdalarda bol miktarda tuz bulunmaktadır. Tuz oldukça iyi bir mikrop öldürücüdür, kokuşma yapan bakterilerin yaşamasını önler. İşlenmiş et ürünleri, soda, şalgam suyu, domates suyu, hazır ayran, işlenmiş kuruyemişler, cips ve krakerler bol tuz ihtiva eder.
İŞTE AZALTMA YOLLARI
Masadan tuzluğu uzaklaştırın. Tuz yerine baharat harmanları yapın. Baharat ve maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi aroma sağlayıcıları tuz yerine tercih edin. Tuzsuz ekmek tüketin. Pişirilen yemeklere daha az tuz ekleyin. Zeytin ve peyniri akşamdan suda bekletin. Yemeklere daha az salça ekleyin. Konservelerden uzak durun. Turşu tüketimini abartmayın ve yıkamadan yemeyin. Etiket okuma alışkanlığı kazanın. Ürünlerin sodyum miktarına bakın. İşlenmiş ürün kullanmayın. Bulyon yerine et suyunu kendiniz yapın. Hazır çorbalar yerine ev yapımı çorbalar tercih edin. Cips yerine fırınlamış bol baharatı patates tüketin. Satın aldığınız gıdaların ve maden suları gibi içeceklerin sodyum içeriğini etiketinden kontrol edin.