Hayatınızdaki erkeğin, tabi oğlunuz, sevgiliniz, erkek kardeşiniz yani erkek olması yeter hepsinin yaptığı eylemdir.
Adam çorabını giymeden veya çıkarttıktan sonra mutlaka çorabı koklar. Peki neden böyle bir şey yapıyorlar hiç düşündünüz mü?
Evet düşündünüz, tiksindiniz, yargıladınız, mideniz bulandı ama altına inip niye böyle bir şey yapıyor diye sorgulamadınız.
Bence çorabın mevcut dayanılabilirlik derecesini ölçebilmek için yapılan testtir.
Durum şudur:
Çorap bütün gün ayakta ayakkabı içinde kullanılır, eve gelip çıkarıldıktan sonra buruna götürmek suretiyle koklanır, kokunun derinliğine ve ağırlığına göre çeşitli kararlar verilir... 1. Koku gelmiyorsa: Ohoo daha 2 günü var bu çorabın. 2. Hafif bir koku varsa: Bunu biraz havalandırayım, yarın giyilebilir bir hal alır. 3. Koku çorabı çıkarmadan ayaktan alınıyorsa ve ayak biraz nemli hissediliyorsa: Lan çöp torbasını getir oğlum.
Erkekler düzensiz yaratıklar olduğu için eve her girişlerinde ayaklarındaki çorabı çıkarıp oraya buraya savururlar.
Çoraplarının belli bir dolabı yoktur. Varsa da onlar tarafından kullanılmıyordur. Bu sebeple erkek sabah evden çıkarken bulduğu çorap temiz mi değil mi ya da 'bunu ne zaman giymiştim' diye ölçme çabası altında koklama, vb. hareketler sergileyebilmektedir.
Sonuç itibariyle gerçekçiliği ve kullanılışı pek bir ortadadır. Bir de bunun başka safhası vardır. O da çorabı çıkarttığında ortalığa sallaması...
Erkekler için bu davranış ayrı bir hazdır.
Ayaktan çıkan çorabın, sonrasında o hafif çıplaklığın getirdiği soğuk kendine getirir erkeği. Adam işten yorgun argın geliyor, kendini zar zor koltuğa atıyor, sonra ağır ağır çoraplarını çıkarıyor, tabi çoraplarını çıkartırken 'bugün çoraplarımı nere salliyim' diye düşünüyor. Genelde en uzak kanepenin altındaki boşluğa sallamaya gayret ediyor.
Hele evi paylaştığı kişi titizse ve onu kızdırmaktan zevk alıyorsa, bundan daha etkili bir yol yoktur. Elinde koklanmış çorap bulunan erkek, kendini dünyanın en iyi basketbolcusu sanır.
Elektrikçi
Genç iş adamı uçağa binmek üzere havaalanına gelir ve bilet kontrolü yapılan masaya giderek elindeki valizleri teslim eder.
Görevli: "Biletinizi alabilir miyim?" Adam biletini verir ve ekler: "Biletimden göreceğiniz gibi New York'a gidiyorum.
Ancak, verdiğim yeşil valizin Londra'ya, mavi olanın da Paris'e gitmesini istiyorum." Görevli kız şaşkınlıkla: "Özür dilerim ancak bunu yapmam mümkün değil".
Bunun üzerine genç adam: "Bunu duyduğuma çok sevindim. Geçen sene yapmıştınız da!"
Dayak
Müfettiş, öğretmeni bir öğrenciyi fena halde döverken yakalamıştı.
Derhal uyardı: - Ne yapıyorsunuz hocam, biliyorsunuz ki dövmek yasak! Babası size dava açsa başınıza bela alır, uğraşıp durursunuz?
- Babasının dava açmayacağına garanti veririm!.. Müfettiş şaşırdı.
Öğretmen açıklamaya devam etti: - Babası benim!..
Alkışlı Yorum
Hemoroid tedavisi yapan doktor (D1) ile ortağı diğer doktor (D2) arasında muayenehanelerinde geçen diyalog beni yardırmıştır efendim:
D2: Biraz önceki hastayı anımsadın mı?
Daha geçen gün tedavi olmuştu. D1: Valla şimdi ne desem yalan olur, ben hastaları yüzlerinden değil başka yerlerinden tanırım!