Gerçek albüm, rüya gibi şarkılar

Ceylan Ertem'in Soluk albümü, farklı müzik türleri arasındaki yolculuğu ve samimiyetiyle 2010 yılı boyunca yayınlanan en özgün işlerden

Giriş Tarihi 18 Ekim 2010, 00:00 Güncelleme 27 Ekim 2010, 13:35
Gerçek albüm, rüya gibi şarkılar

İÇİNDEKİLER

Bu yıl onlarca ünlü ve efsane ismi canlı olarak 'görme' ve dinleme fırsatı yakaladık. Festival ve konser bereketine rağmen yerli müzik yapımları hakkında aynı şeyden bahsetmek güç. Yeni çıkan albümler arasında 'dünya müziği' kategorisine sokabileceğimiz birkaç güzel işin dışında özgün, güçlü, yaratıcılık sınırlarını zorlayan albümlere hasret kaldık.

Uzun süren hasretimizi, yaptığı müzikle ve sahne performanslarıyla kabına sığmayan bir isim sonlandırdı: Ceylan Ertem. Anima topluluğundan hatırladığımız Ertem, solo albümü Soluk ile karşımızda. Albüm ilk şarkıdan itibaren kendisini tekrar ve tekrar dinletmeyi başarıyor. Elektronik, rock, zaman zaman fusion ve caz sularında yüzen müziğiyle, 'türleri çok güzel harmanlamış' klişesinden uzak bir ruh haline sahip.

Bütün bunlara bir de Ceylan Ertem'in rengiyle dikkat çeken ve uzun yıllar dinlemeyi umduğumuz sesi ve yorumuyla birleşince belki de 2010'un şu ana kadar en başarılı albümü çıkmış ortaya.

Üstelik Ceylan, Şevket Akıncı, Oğuz Büyükberber, Ayşe Tütüncü, Ozan Musluoğlu, Şenol Küçükyıldırım, Alp Ersönmez, Tobias Klein, Çağrı Sertel, Cihan Murtezaoğlu, Cenk Erdoğan, Bilal Karaman gibi sıkı müzisyen dostlarını da işin içine doğru yerlerde katmayı da başarmış. Daha önce hiç duymadığınız ve başkasından da çok zor duyabileceğiniz, Kızılcıklar Oldu mu?, Gönül Dağı ve Fikrimin İnce Gülü yorumları da albümün kremaları.

ABARTISI YOK

30'lu yaşlarına kadar Türkiye'deki müzikle, sinemayla, edebiyatla, televizyonla yaşamış bir kadının bütün bunlardan damıttığı 'güzel' şeylerden yola çıkıp dünyadan beslendiklerini harcın içine abartıya ya da öykünmeye kaçmadan aktaran bir müzik 'şahsiyet'iyle karşı karşıyayız. Albüm kartonetinde Ceylan Ertem'in detonelerini, komalarını, mavi notalarını ve arızalarını Türkan Şoray ve Sezen Aksu'ya ithaf edişinin laftan ibaret olmadığı, şarkılarını tekrar ve tekrar dinleyince anlaşılıyor. Münir Özkul ve Müzeyyen Senar ithafları ve Nazım Hikmet'in kendi sesinden Kerem Gibi şiirini okuyarak başlayan Nâzım'a şarkısı da onun tavrını belli ediyor.

Evim Nerde, İnsandık, Gidip Dinlenmeliyim, Sombahar ve Çok Yakın gibi şarkıları da onu daha önce dinlememiş bile olsanız kolay kolay vazgeçemeyeceğiniz bir yetenek ve gerçek bir 'müzik kadını'yla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Sevdiğimiz albümleri bu köşede önerip duruyoruz. Bu sefer ise durum farklı. 2010 ve sonrasına da damga vuracak birşeyler dinlemek isterseniz, Ceylan Ertem'in Soluk albümünü mutlaka edinin. Özgün ve güzel şeyleri bir süre daha dinleyemeyeceğimiz ihtimalini de göz önüne alırsanız, Soluk albümü uzun süre müzikal açlığınızı giderecektir.