Rumelihisarı'nda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün gölgesinde yükselen 130 yıllık Zeki Paşa Yalısı, ihtişamı ve barındırdığı tarihle yeniden gündemde.
🏰 SIRADAN BİR YALI DEĞİLADETA BİR "KAYA"
İstanbul Boğazı'ndaki yalıların büyük çoğunluğu, dönemin sivil mimari örneği olan ahşap yapılardan oluşur. Ancak Zeki Paşa Yalısı, bu genel geçer kuralı yıkan nadir eserlerden biri. Dönemin ünlü Fransız asıllı mimarı Alexandre Vallaury tarafından 19. yüzyılın ikinci yarısında tasarlanan yapı, ahşap yerine kagir (taş) olarak inşa edilmiştir.
Tarih kitaplarında ve arşivlerde Tophane Müşiri Mustafa Zeki Paşa olarak geçen, halk arasında ise yakışıklılığı ve şıklığı nedeniyle "Filinta Mustafa" lakabıyla bilinen Zeki Paşa; Osmanlı İmparatorluğu'nun en çalkantılı dönemlerinden biri olan II. Abdülhamid devrinin en güçlü, en güvenilen ve en tartışmalı asker-devlet adamlarından biridir.
İŞTE HAYATINA DAİR MERAK EDİLEN TÜM DETAYLAR:
ERKEN DÖNEM VE ASKERİ YÜKSELİŞİ
Doğum: 1849 yılında Aydın'da doğmuştur.
Ailesi: Babası, sonradan Müslüman olmuş Ali Remzi Efendi'dir.
Eğitimi: 1872 yılında Harbiye Mektebi'nden (Harp Akademisi) Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuştur.
İlk Yılları: Mezuniyetinin hemen ardından patlak veren 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda (93 Harbi), ünlü komutan Süleyman Hüsnü Paşa'nın yaverliğini yaparak cephe deneyimi kazanmıştır.
GÜCÜN ZİRVESİ: "TOPHANE MÜŞİRLİĞİ"
Zeki Paşa'nın kariyerindeki asıl kırılma noktası, Sultan II. Abdülhamid'in güvenini kazanmasıyla başlamıştır. Padişahın en yakınındaki isimlerden biri haline gelerek, imparatorluğun askeri sanayisinin kalbi sayılan Tophane Müşirliği (Tophane-i Amire Komutanlığı) görevine getirilmiştir.
Görevi: Tam 18 yıl boyunca bu kritik makamda kalarak ordunun silah, mühimmat ve top döküm işlerini yönetmiştir.
Eğitim Reformları: Aynı zamanda Askeri Mektepler Nazırlığı (Bakanlığı) görevini de üstlenmiştir. Bu dönemde askeri okulların sayısının artırılmasında ve müfredatın modernleşmesinde önemli rol oynamıştır.
"Filinta" Lakabı: Üniformasını taşıyışı, bakımlı hali, uzun boyu ve yakışıklılığı nedeniyle İstanbul halkı ve saray çevresi ona "Filinta Mustafa" lakabını takmıştır.