Osmanlı'da bayram, sadece takvimdeki bir gün değil kalpten kalbe uzanan bir rahmet köprüsüydü. Sabah ezanıyla uyanan şehirde tekbirler yankılanır, camiler dolup taşarken sokaklarda çocukların neşeli sesleri duyulurdu. Bayramlar daima Allah'a yakın olmanın ve kul ile helalleşmenin en güzel vesilesidir. Peki Osmanlı'da bir bayram günü nasıl geçerdi? İşte Fikriyat Dergisi'nde yer alan habere göre o dönemin bayram gelenekleri.
Osmanlı halkı, bayramlara yaklaşık on beş gün öncesinden hazırlanmaya başlardı. Dönemin şartları gereği hazır kıyafet bulunmadığından ya terzilerde bayramlık diktirilir ya da evlerde dikiş makineleri işlemeye başlardı.
Maddi gücü yetersiz olanlar içinse toplum dayanışması devreye girerdi; imkanı olan aileler, kendi çocuklarının yanı sıra ihtiyaç sahibi çocuklara da kıyafet hazırlarlardı.
Bayram sabahı erkenden camiler ve musalla alanları dolup taşardı.
Namaz sonrası el öpmeler, tebrikler ve dualar arasında geçen bu sabahlar Osmanlı halkı için manevi bir yenilenme anlamına gelirdi.