Mass General Brigham (MGB) araştırmacılarının yürüttüğü ve bilim çevrelerinde büyük yankı uyandıran çalışma, HPV-DeepSeek testinin kan dolaşımındaki viral DNA parçacıklarını tespit etme yeteneği sayesinde yüksek bir hassasiyet ve özgüllükle kanserli durumu yıllar öncesinden belirleyebildiğini ortaya koydu. Bilimsel dergilerde yayınlanacak olan araştırmaya göre testin başarı oranı %99 hassasiyet ve özgüllük seviyelerine ulaşıyor. Bu özellikle son yıllarda batı toplumlarında görülme sıklığı hızla artan HPV kaynaklı Orofarinks (yutak) kanserleriyle mücadelede yeni bir çağın kapısını aralıyor.
HPV-DeepSeek, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, tümör hücrelerinden koparak kan dolaşımına karışan mikroskobik düzeydeki HPV DNA fragmentlerini (hücre dışı DNA – cfDNA) hedef alıyor. Bu teknoloji, tam genom dizileme (Whole-Genome Sequencing) adı verilen ileri düzey bir genetik analiz metodunu kullanıyor.
Derin Dizileme Yeteneği: Test, kan örneğindeki az sayıdaki viral DNA parçasını dahi "derinlemesine dizileyerek" tespit edebiliyor.
Hassasiyet ve Özgüllük: MGB araştırmacıları, HPV enfeksiyonu taşıyan ancak henüz kanser geliştirmemiş bireyler ile kanserli hastaları ayırt etmede testin neredeyse kusursuz bir başarı sergilediğini belirtiyor. Viral DNA'nın tümörün bir parçası olup olmadığını yüksek doğrulukla saptaması, yanlış pozitif oranını minimuma indiriyor.
10 Yıllık Pencere: Araştırma verileri, testin, kanserin klinik olarak teşhis edilebilir hale gelmesinden önceki 10 yıllık latent (sessiz) dönemde dahi pozitif sonuç verebildiğini gösteriyor. Bu, hekimlere erken müdahale ve belki de kanserin tam olarak oluşmasını engelleme fırsatı sunuyor.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan MGB'deki araştırmanın başındaki bilim insanları, "HPV-DeepSeek, erken teşhis alanında bir paradigma değişimini temsil ediyor. Baş ve boyun kanserleri, geç teşhis edildiğinde agresif seyredebilen ve tedavi zorluğu yaratan kanser türleridir. Bu test sayesinde, kanser henüz mikroskobik düzeydeyken ve cerrahi ile tamamen ortadan kaldırılabilecek evredeyken yakalama şansımız olacak," ifadelerini kullandı.
Bu erken tespit yeteneği hastalara minimal invaziv (az girişimsel) tedavi seçenekleri sunulması, yaşam kalitesinin artırılması ve en önemlisi sağkalım oranlarının dramatik bir şekilde yükseltilmesi anlamına geliyor.
Baş ve boyun kanserleri, özellikle de yutak (orofarinks) bölgesi kanserleri, son yıllarda tütün ve alkol kullanımı gibi geleneksel risk faktörlerinin yanı sıra, giderek artan oranda HPV (çoğunlukla Tip 16) enfeksiyonu ile ilişkilendirilmektedir. Batı ülkelerinde orofarinks kanserlerinin yarıdan fazlasının artık HPV kaynaklı olduğu tahmin ediliyor.