Konu ne zaman bundan açılsa, "Boş ver yahu, gel Çiçek Bar'da bir iki tek atalım, sonra konuşuruz" derdi. Ama sonunda geç de olsa başarmıştım. "Valla abi, dünyada benim üstüme adam tanımıyorum" diyor Aykut. "Palavracılıkta mı" diye soruyorum. "Haşa, onda senin eline su dökemem" diye tersleniyor.
Sonra devam ediyor, "Ama sen, eline bir horoz alıp da 40 yaşından sonra ünlü olan bir adam gördün mü dünyada?"
Gerçekten Aykut Oray onca emeğine karşın sonunda 'Bizimkiler' dizisindeki o tatlı sert Katil tiplemesiyle şöhret olmuştu.
Bu şöhretin bir kısmını da dediği gibi elinde tuttuğu horoza borçluydu. Taa üniversite yıllarından arkadaşlığımız vardı. Benden birkaç yaş büyük olduğu için bütün kızları o koluna takardı. Bir gün bir de baktım Aykut ekranlarda, bu kez kolundaki horozu ile o ünlü "Katil" oluvermiş.
Bu kız davaları hep senin uydurman.
Zamparalığımız filan yoktu. Ya beni yiyiyorsun, ya da yengeden korkuyorsun. Senin elinden kız kapmak mümkün müydü? Neyse... O horoz kimin fikriydi Allahaşkına? Umur Bugay'ın... 'Bizimkiler' dizisinin her şeyi oydu zaten. Ama bazı öyle lafların vardı ki... "Vatandaşa cart curt yok..." "Kaldır şu pislikleri koçum..." Bunlar milletin ağzına takılmıştı.
Hepsi mi senaryolardan? Yok canım. Bazen doğaçlama yapardık.
Zaten halk arasında ne gözlediysem onları aktarırdım. Biraz da şu bizim programı, 'Katil Kim'i konuşalım. O, hiç denenmemiş bir realty show'du. Sen de gerçekten kelleyi koltuğa almıştın. Onu da başıma sen sarmıştın. Aldığım tehdidin haddi hesabı yoktu. Dedektif rolü üzerine gerçekten uymuştu ama şapkayı bir türlü port mantoya geçiremezdin...
KATİL POLİS OLUYOR "
Katil Kim" Ercan Arıklı'nın düşündüğü bir programdı. Faili meçhul cinayetler ekrana taşınıp, katil bulunacaktı. Eğer cinayet çözülürse ihbar eden para ödülü alacaktı.
Katil'in peşinde olan dedektifi canlandıracak bir ünlü arıyorduk. Bu, bizim 'katil'den daha iyi kim olabilirdi ki! Böylece Aykut Oray programda katillikten polisliğe terfi etti. Her bölümün başında Mike Hammer gibi odasına girer, elindeki şapkayı portmantoya fırlatır... Güya şapka yerine oturacak. Genellikle şapka pencereden dışarı uçardı. Şaka bir yana gelen ihbarlar dudak uçuklatıcıydı. Bir keresinde Aykut'un gerçek katil ile konuştuğuna bile tanık olduk. Telefondaki ses, "Bu işin peşini bırak, sonun kötü olur" diyordu.
Korkmaz olur muyum? Ama yiğitliğe bok sürdürmedik işte. Anadolu'ya gider, cinayet mahallinde tanıklarla filan da konuşurdun... Her seferinde film çekiyoruz zannederlerdi.
Bir türlü inandıramazdık gerçekten katil aradığımıza.. Gerçekten de bu arada ihbarlar sonucu üç cinayeti çözmüştü Aykut. Geçen yıllar içinde onu en çok üzen Bizimkiler dizisinde rol alan yakın arkadaşlarını birer birer kaybetmesiydi. En son Savaş'ı (Dinçel) kaybettik biliyorsun.
Öyle içime oturdu ki... Yaman Okay'la başladı dizideki yaprak dökümü.
Orhan Çağman, Oktay Sözbir, Mehmet Akan... Neredeyse bütün dizi hakkın rahmetine kavuşmuş be. Sıra bana ne zaman gelecek diye düşünüp duruyorum. Geldi canım ağabeycim... Ne yazık ki sen de hakkın rahmetine kavuştun! Bu söyleşi için birlikte fotoğraf çektirmek nasip olmadı. Çünkü satırlar yazıldığı zaman naaşı toprağa verilmek üzereydi.
Ölümünü duyunca içimi inanılmaz bir hüzün kaplamıştı. Röportaj listesinin ilk sıralarındaydı.
Ama birbirimize verilmiş bir sözümüz vardı. Bu röportajı yapacaktım. Ölümünün ardından da olsa yaptım. Kısa olduğuna bakmayın, çünkü beynim istese de elim tuşlara basmaya elvermiyor. İnşallah diğer tarafta sonunu getiririz.
Sen çok yaşa e mi sevgili ağabeyim...
ÜÇ CİNAYETİ ÇÖZMÜŞTÜ
Korkmaz mıydın? A.O.: