Yenidoğan Çetesi davasında 3'üncü duruşma bugün görülüyor.
İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 47 sanığın yargılandığı davada, örgüt yöneticisi İlker Gönen'in tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar etmesinin ardından sanık sayısı 46 oldu.
Takvim Foto Arşiv
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar avukatlarıyla birlikte katıldı. Yapılan yoklama ve gelen evrakların okunmasının ardından intihar eden İlker Gönen'in avukatı söz almak istedi. Ancak mahkeme başkanı müvekkilinin öldüğünü ve dosyanın düştüğünü söyleyerek söz vermeyeceğini söyledi.
Yenidoğan Çetesi davasında dakika dakika yaşananları takvim.com.tr'den canlı takip edebilirsiniz...

Tutuklu sanık avukatı sanığa, "Ali Dirik, Kaya bebeğe baktığınızı, yenidoğan sorumluluğunuz olduğuna dair ıslak imzanızın olduğu belgeyi sunmuştur' sorusuna cevap veren tanık Oktay, 'Bebek Kaya'nın ölümünden 15 gün sonra başhekim 2. doktor olarak imzalattı onu da hastanenin ruhsatı iptal olacak diyerek imzalattı. 500 gram çok küçük bir bebeki, üst düzey bir yerde doğması daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Kaya bebeğin ölümünden sonra gelen iki denetime beni de çağırdılar. Denetimcilere Kaya bebek hakkında bilgi vermedim." şeklinde yanıt verdi.
"Kaya bebeğin doğduğu gece nöbet listesinde siz gözüküyorsunuz. Hastanede nöbet listelerini kim hazırlardı ?" sorusuna tanık, "Bana bir bilgi verilmedi. Yoğun bakım sorumluluğu tamamen Fırat Sarı ve ekibine sonra Hivda hanım ve ekibine aitti. Bana söylenen herhangi bir görevlendirme bilgilendirme yoktu " cümleleriyle yanıt verdi.

Tanık Torul, "Ben kendim poliklinik yapıyordum. Başka birşey diyemiyorum. Bebeği görmedim. Gece hiç nöbet tutmadım. Yenidoğanda bir sorun olduğunda sorumlu hekim gidiyordu sorumlu hekime ulaşılıyordu. Yoğun bakımı Fırat beyler bıraktıktan sonra Hivda hanım ve eşiyle anlaşma yapıldı. Bana 'Sen bak' dediler 'Ben bakmak istemiyorum' dedim. 5 yıl önce yoğun bakım kapatılsın düşüncem vardı. Bakmak istemedim aşama aşama 19,5 yıl çalıştığım hastanede mobbing uygulanarak ayrıldım. Epikrizde hiç yetkim olmadı. Kaya bebekle bir bilgim ve yetkim yok. Yenidoğan olayları da 15 Nisan gibi gelişti. Çalıştığım hastanenin yönetimi Tarık Kalay bana 'Kaya bebeğe müdahale etmişsin' dedi ben de 'Hayır yetkim yok' dedim. Bu bebekten sonra Sağlık Müdürlüğünün denetimi çok arttı. Yoğun bakım 3. dereceden 1.dereceye düşürülüp ruhsat alınıyor. Başhekim bana belge imzalatmaya çalıştı. Yenidoğan bakım 2. doktoru sorumluluğuma dair bir belge imzalatmaya çalıştı. Belgeyi Ali Dirik imzalatmaya çalıştı" şeklinde konuştu.

Tanık Oktay Torul, "Güney Hastanesinde çocuk hekimi olarak çalıştım. 09.00-16.00 arasında çalışıyordum. 28 Mart 2024 tarihinde hastaneden ayrıldım. Yaklaşık 1 ay da Bağcılar Eğitim ve Araştırma hastanesinde çalıştım. Son dönemde Fırat beyler vardı sonra Hivda hanım eşi ve başhekim Ali Dirik vardı. Kaya bebeğe dokunmuşluğum yok. Gece doğan bir bebek. Gece doğanlara bakma yetkim yok. Muayene etmedim. Bebekleri muayene etmedim herhangi bir tedavi önermedim. 7 yıldır yoğun bakıma bakmadım. Gündüz yenidoğan bebeklere bakıyordum. İhtiyacı olan bebekleri yenidoğan yoğun bakıma veriyordum. Gündüz gün içinde ilk muayenede bakıyordum. Kaya bebek döneminde net bilgim yok ama Fırat beyler ondan sonra Hivda hanım ve eşiyle, Başhekim Ali Dirik bakıyordu. Ben sadece asansörden inerken sorumlu hemşire Damla hanım tanıttı. Yoğun bakıma yatacak bebekleri yoğun bakım hemşiresine teslim ediyordum. Ben nöbet tutmuyordum. Acil doktoru oluyordu. Yenidoğan yoğun bakıma özellikle Fırat beyin döneminde onlar bakıyordu. Sonrasında Hivda hanım ve eşi Rıza bey bakıyordu. Yoğun bakımda girmediğim için bilmiyorum ama 2-3 kez hastane içinde gördüm" dedi.

Fırat Sarı'nın avukatı olarak beyanda bulunmak için söz aldı.
Çok üzgün olduğunu söyleyen avukat, "Burada biri vefat etti. Siz hala beni toplumun önüne atmaya çalışıyorsunuz. Bu davanın en başından beri insanlara yargılanacaksınız dedik. Ancak ben abime verdiğim sözü tutamadım. Bu vebal sadece benim üzerime değil. Soruşturma aşamasından bu yana servis edilen haberlerle kamuoyunda yargısız infaz algısı oluştu. Adil yargılama hakkını kaybedeli çok oldu. En azından yargılanıyormuş hissi oluşsun istedik. Ancak bunu da başaramadık" dedi.
Duruşmanın kapalı olmasını talep eden avukat, "Müvekkilime katil diyen herkes İlker Gönen'in sandalyesinin şu an boş olduğunu görüyordur. Müvekkil ve tüm sanıkların can güvenliği için duruşmaların kapalı yapılmasını istiyoruz" dedi.

Opara bebek için tanık olan Şenay Çalıkoğlu, "Birinci Hastanesinde çalıştım. Opara bebek devlet hastanesinden 16.00 sıralarında geldi. Ertesi gün herkes bebeğin peşindeydi. Kan almak istiyorlardı ama alamıyorlardı. Geceye kadar oradaydı bebek. Doğukan'a ulaştım Doğukan geldi. Doktor olarak Seyhmus hoca vardı ama bebeğin geldiğinden onun haberi yokmuş. Ben erken çıktım, tedavi sürecini görmedim. Bebeklere ne yapılacağını Seyhmus yönlendiriyordu, Doğukan yapıyordu. Bebekle hemşire olarak Yaren ilgilendi. Bebeği sabah gördüğümde durumu çok kötüydü baygın gibiydi nabzını alamıyorduk.Bebek birinci hastanesine geldiğinde ben oradaydım. Şeyhmus Çelik'in bebekle ilgilendiğini görmedim. 20 bin lira para alınıyor diye dedikodular dönüyordu. Bebeğin hemşiresi Yaren'di. Gece ben nöbet tutmadım. Gece sorun olduğunda kim aranıyor bilmiyorum. Tuğçe'nin konuşma tapelerinde 'Bebeğin öldüğünü hissetmedin mi' konuşmasını hatırlamıyorum . Bebeğin nabzını elimizle, steteskopla takip ediyorduk. Doğukan ile 'Prematüre olan kaya bebekle ilgili konuşman var' sorusuna da cevap veren tanık, Birinci Hastanesinde olan başka bir Kaya bebek. Yılını ve tarihini hatırlamıyorum." dedi.
Çalıkoğlu, "Bebek kötüleştiğinde neden Hakan Doğukan Taşcı'yı aradınız" sorusuna ise, "Gelmediği için aradık. Ben geldiğimde bebek kötüydü. Sabaha karşı ex olan bebekler gündüze teslim edilir morga gönderilirdi. Bebeği sabah teslim aldığımda soğuktu. Çalıştığım sürede 112 çalışanlarıyla bir irtibatım tanışıklığım olmadı. Bebek gece öldü sabah yazıldı saati. Hep böyle yapılıyordu, doğru yazılan dosyalar bile sonradan değiştiriliyordu." yanıtını verdi.
Tutuklu sanık Şeyhmus Çelik tanığa, 'Saat tam olarak kaçta geldi. Kaçta hastaneden geldi, kaçta ex oldu' şeklinde sorduğu soruya ise, "Akşam geldi, oradaydınız şeklinde" cevap verdi.