CANLI ANLATIM | Yenidoğan Çetesi soruşturması savcısını tehdit eden örgüt üyeleri hakim karşısında!
Yenidoğan Çetesi soruşturmasını yürüten savcıyı tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu 13 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanık avukat Aylin Arslantatar duruşma salonuna alındığı sırada "Adalet tecelli edecek. Yavuz beni tutuklattın bu ülkede bir savcı avukata kumpas kurdu" şeklinde bağırdı. Savunma sırasında müşteki savcı Yavuz Engin ise, "Devlet kumpas kurmaz" diyerek Mustafa Kemal Zengin'e tepki gösterdi.
Yenidoğan Çetesi soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu 13 sanık, 23 Ekim'de ilk kez hakim karşısına çıktı.
CANLI ANLATIM
DEVLET KUMPAS KURMAZ
Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada sanıklar 'Örgüt kurmak', 'Kamu görevlisini öldürmeye teşebbüs' ve 'Yargıyı etkilemeye çalışma' suçlamalarından yargılanıyor.
BENİ TUTUKLATTIN DİYEREK KUMPASLA SUÇLADI
Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve saat 11.00 sıralarında başlayan duruşmaya tutuklu sanıklar, bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatlarıyla Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin katıldı. Tutuklu sanık avukat Aylin Arslantatar duruşma salonuna alındığı sırada "Adalet tecelli edecek. Yavuz beni tutuklattın bu ülkede bir savcı avukata kumpas kurdu" şeklinde bağırdı.

"KESİNLİKLE ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS YOKTUR"
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"Malatya doğumluyum, ben bu dosyanın sanığı değil, mağduruyum. Yavuz Çelik'i 15-20 yıldır tanıyorum, kendisi sevilen biridir, arkadaşımdır. Abisini de tanıyorum. Aylin Arslantatar'ı avukat olması nedeniyle tanıyorum, arkadaşlarım vasıtası ile tanıyorum. Aylin'in abisini de tanıyorum. Diğer sanıkları tanımıyorum, bir temasım olmadı. Ben geçen sene 11 Ekim'de jandarma tarafından evimde gözaltında alındım, 14 Ekim'de tutuklandım. Arkadaşım Yavuz Çelik bana bir arkadaşının tutuklandığını söyledi. Bana iyi bir ceza avukatı aradığını söyledi. Ben de Aylin Arslantatar'ı aradım. O da dosyayı inceledi, bana 'Bu olayın savcısı çok yakın arkadaşım, benim bu davayı almam doğru olmaz' dedi. Daha sonra bu olayı araştırırken, tesadüfen yenidoğan çetesi olayıyla karşı karşıya kaldım. Sonrasında ben tutuklandığımda Yavuz Engin bizi gözaltına aldı ve basına bizi servis etti. Araştırmayı, hastane çevremden tanıdıklarım vasıtasıyla yaptım. Yavuz Çelik'in yakınının 6 aylık bebeğinin uygunsuz işlemlerle başka bir hastanede, ölümünün gerçekleştiği hastaneye nakledildiğini öğrendim. Bunu öğrenince dehşete düştüm. 3-5 doktorun hastanelerle anlaşarak, yoğun bakım ünitelerini kiraladıklarını, bunu tek başlarına yapamayacaklarını düşündüm. Ancak suç, soruşturma savcısının hastane yönetiminin değil, sağlık çalışanlarının tutuklandığını öğrendim. Aylin Arslantatar'a savcıdan uzak durmasını, buradan pis kokular geldiğini söyledim. Arslantatar, bana müşteki Yavuz Engin'in kendisine sosyal medya üzerinden mesaj attığını, kendisini makamına davet ettiğini ve görüşmek istediğini söyledi. Ben ilk olarak gitmek istemedim ancak Arslantatar, müşteki Yavuz Engin ile yakın arkadaş olması ve annesini tanıyor olması nedeniyle görüşmek istedi. Ben de bu olayla ilgili bildiklerimi anlatmak için Arslantatar ile beraber Yavuz Engin'in yanına gittik. Savcının yanına geldiğimde, size başlarken, 'Ben buraya herhangi bir olaya müdahil olmaya gelmedim' diye başladım. Aylin Arslantatar'ın ısrarı üzerine geldiğimi söyledim. Ben dosyayla ilgili yaptığım araştırmadan bahsederken, konu Tuğçe Toptemel'e geldi. Savcı bana 'Tuğçe Toptemel ile ilgili ne istiyorsun' dedi. Ben de, 'Yargılansın, beraat etsin' dedim. Basına servis edildiği gibi bir durum asla olmadı. Ben de neden hastane sahiplerinin tutuklanmadığını sordum, raporları sorduğumda ise raporların gelmiş olmasına rağmen 'Raporlar gelmedi' dedi. Biz savcıdan müsaademizi isterken, savcı 'Biraz daha oturun' dedi. Kesinlikle öldürmeye teşebbüs yoktur, savcı beyin özel hayatıyla ilgili bir durum yoktur. Bende savcı beyin bir numarası yoktur, nasıl böyle bir şey yapayım. Kimseyle ilgili bir bilgi talebim yoktur. Ben Yavuz Engin'in görüşme çıkışından sonra, Aylin Arslantatar'a, 'Bu kişi senin arkadaşın değil, emin ol ki bizim görüşmemizi kayda aldı' dedim."
"DEVLET KUMPAS KURMAZ"
Savunma sırasında müşteki savcı Yavuz Engin ise, "Devlet kumpas kurmaz" diyerek Mustafa Kemal Zengin'e tepki gösterdi.
İDDİANAMEDEN
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'in, yürüttüğü bir soruşturma dosyasında tutuklu bulunan avukat Tuğçe Toptemel'in tahliye edilmesi için tehdit edildiği yönünde başsavcılığa yazılı müracaatta bulunduğu belirtiliyor.
Bunun üzerine başlanan soruşturmada, savcı Engin'e yönelik suikast eylemi hazırlığında olan bir örgütün tespit edildiği anlatılan iddianamede, örgütün her türlü imkanının bulunduğu, kamu kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu kaydediliyor.
SİLAHLI HAFİYELİK ÖRGÜTÜ
İddianamede, kamu görevlilerinden ve özel şirketlerde çalışan üyelerinden teknik bilgi ile destek alabilen, tabanca ve diğer ateşli silahları bulundurabilen suç örgütüne ilişkin "silahlı hafiyelik örgütü" değerlendirmesi yapılıyor.
Örgüt üyelerinin genellikle Telegram ve Whatsapp uygulamaları üzerinden iletişime geçtikleri tespitine yer verilen iddianamede, dijital materyal incelemesi sonucunda, sanıkların birbirlerinin cep telefonu numaralarını ve geriye dönük konuşma ve görüşme kayıtlarını sildiklerinin belirlendiği aktarılıyor.
İddianamede, kendisini emekli müsteşar olarak tanıtan suç örgütünün elebaşı Mustafa Kemal Zengin'in, tutuklu Tuğçe Toptemel'in serbest bırakılması maksadıyla cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'in tehdit edilmesi olayını organize ettiği ifade ediliyor.
Avukat Aylin Arslantatar'ın örgütün hukuki konularla ilgili yöneticisi olduğu öne sürülen iddianamede, örgüt yöneticisi olarak gösterilen Gökhan Güler'in ise maddi menfaat sağlamak maksadıyla cezaevinde tutuklu bulunan sanıkların usulsüz şekilde tahliye edilebilmesi için çalışmalar yaptığı, tahliye ettirdiği sanıklardan menfaat elde ederek suç örgütüne maddi gelir sağladığı vurgulanıyor.
KİME NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, elebaşı Mustafa Kemal Zengin ile örgüt yöneticileri Aylin Arslantatar ve Gökhan Güler hakkında "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs", "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak", "yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs", "var olan ya da varsayılan suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişiyle birlikte tehdit", "Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'na muhalefet", "ruhsatsız silah taşıma ya da bulundurma", "özel hayatın gizliliğini ihlal", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak" suçlarından toplam 48'er yıldan 100 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Örgüt üyeleri Baki Çelik, Yavuz Çelik, Zeynep Kaman, Muhammed Emin Orhan ile kamu görevlisi olan sanıklar T.A, M.D, M.B, M.E.Y, İ.K. ve M.G'nin ise "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "yargı görevini yapanı etkileme", "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek", "suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişiyle tehditte bulunmak", "istihbarat faaliyetiyle ilgili bilgi ve belgeleri elde etmek", "kişisel bilgileri, hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak", "ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma" ve "örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları isteniyor.