CANLI ANLATIM | Kartalkaya yangını için hesap günü! Kime ne kadar ceza isteniyor? Acılı anneden sanıklara tepki: "Gün yüzü görmeyeceksiniz"

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta, 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması ikinci gününde devam etti. Yangında vefat eden Alp Mercan'ın annesi Ceyhan Mercan, "Emsal ve asrın kararını bekliyorum. Günümüzü gece yaptınız, siz de gün yüzü görmeyeceksiniz, rahat rahat gezemeyeceksiniz. Son nefesime kadar nefesim ensenizde olacak. Katiller." ifadelerini kullandı. 2'nci günü esasa ilişkin 18 sanığın beyanlarının alınmasıyla duruşma 30 Ekim perşembe gününe ertelendi.

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
CANLI ANLATIM | Kartalkaya yangını için hesap günü! Kime ne kadar ceza isteniyor? Acılı anneden sanıklara tepki: "Gün yüzü görmeyeceksiniz"

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta, 78 kişinin hayatını kaybettiği yangının 3 duruşması Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda görüldü.

Takvim.com.tr gelişmeleri dakika dakika aktardı...

CANLI ANLATIM

DAVA O TARİHE ERTELENDİ

Duruşma 30 Ekim perşembe gününe ertelendi.

DURUŞMADA TANSİYON YÜKSELDİ: "KES SESİNİ"

Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangını faciasına ilişkin 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının ikinci oturumu devam ediyor. Duruşmanın bu evresinde esasa ilişkin sanıkların beyanları alındı. 3'ncü duruşmanın 2'nci gününde 18 sanık esas hakkındaki beyanını verdi.

"BEN YANGINDA İNSANLARA YARDIM ETMEYE ÇALIŞTIM"
Kartal Otel'de teknik personel olarak çalışan tutuksuz sanık Bayram Ütkü, "Ben Grand Kartal değil Kartal Otel personeliyim, yangının başlamasından büyümesine benim bir ihmalim yoktur. Ben yangında insanlara yardım etmeye çalıştım. Beraatimi istiyorum" dedi.

"ÜZERİME ATILI SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM"
Gazelle Otel çalışanı olduğunu dile getiren tutuklu sanık Hüseyin Özer, yanan otel de herhangi bir yetkisi olmadığını söyleyerek, "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, adli kontrol kararı ile tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

"GRAND KARTAL OTEL İLE ALAKAM YOKTUR"
Grand Kartal A.Ş.'de teknik personel şefi olarak çalışan tutuklu sanık Tahsin Pekcan, "Avukatım davadan el çektirildi. Onun yerine yeni avukat atandı. Yeni avukatımla kutsal savunma hakkımı yapmam mümkün değildir. Grand Kartal Otel ile alakam yoktur. Ben Gazelle Otel'de çalışıyorum. Beraatimi talep ediyorum" dedi.

"BAŞ KATİL O"
Grand Kartal Otel'in resepsiyon görevlisi tutuksuz sanık Yiğithan Burak Çetin, önceki savunmalarını tekrar etti. Çetin'in avukatının savunma yaptığı esnada salondaki mağdur aileler, "Baş katil o, korkak seni, Allah belanızı versin" dedi.

"BİR GÜN BİLE SİGORTAM YOKTU"
İş Güvenliği Uzmanı tutuksuz yargılanan Kübra Demir, "Grand Kartal Otel'de bir gün bile sigortam yoktu. Beraatimi talep ediyorum" dedi. İş Güvenliği Uzmanı tutuksuz sanık Ece Kayacan, yangın faciasında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ve hatalı şekilde Grand Kartal Otel'e atamasının yapıldığını sonrasında ise atamasının geri çekildiğini savunarak otelde hiç çalışmadığını söyledi.

"SEN KES SESİNİ"
Tutuksuz sanık Kayacan'ın avukatının savunma yaptığı esnada duruşma salonunda ortam gerildi. Kayacan'ın avukatı, savunma verdiği esnada kendisine müştekilerden gelen tepkiler sonrasında duruşmanın hukuka uygun olmadığını dile getirdi. Bunun üzerine yangın faciasında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, Ece Kayacan'ın avukatına "Kes sesini" dedi. Kayacan'ın avukatı ise karşılık vererek "Sen kes sesini" dedi. Mağdur ailelerde Kayacan'ın avukatına tepki gösterdi.
Mutfak personeli tutuksuz sanık Enver Öztürk, mutfak personeli tutuksuz sanık Faysal Yaver ve mutfak personeli tutuksuz sanık Reşat Bölük savunmalarını tekrar ederek beraatlerini talep etti.

"OTELDEN BELKİ DE SAĞ OLARAK KURTULAN SON KİŞİLER BİZLERDİK"
Muhasebe personeli tutuklu sanık Mehmet Salun, "Bir önceki savunmalarımı tekrar ederim. Oda arkadaşımın uyandırmasıyla uyandım. 10. kattan itfaiye bizi merdivenle kurtardı. Otelden belki de sağ olarak kurtulan son kişiler bizlerdik. Herhangi bir ihmalimin kusurumun olmadığı açıktır. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
Mehmet Salun'un avukatının savunmasının ardından acılı aileler, Mehmet Salun'un WhatsApp grup konuşmalarına ithafen, "Üç maymun Mehmet" diyerek tepki gösterdi. Salun'un ardından muhasebe personeli tutuklu sanık Cemal Özer de daha önce hiçbir denetime katılmadığını ifade ederek bir önceki savunmasını tekrar etti.
Tutuklu sanık İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, "Grand Kartal A.Ş.'nin hiçbir bürokratik evrağında şahsımın imzası bulunmamaktadır. Otele ait hiçbir evrak şahsıma temas etmemiştir. 9 aydır hapis yatıyorum. Suçsuz olduğuma inanıyorum" dedi.

SANIKLAR SAVUNMA YAPIYOR

Bolu'da 78 kişinin ölümüyle sonuçlanan Grand Kartal Otel yangını duruşmasında, müştekiler ve avukatların dinlenilmesinin ardından sanıkların savunmalarına geçildi. İlk olarak tutuksuz yargılanan FQC Global Sertifikasyon Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık Ali Ağaoğlu, FQC Şirketi çalışanı Aleyna Beşinci, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İbrahim Polat ve Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İsmail Karagöz, savunmalarını yaptı. Sanıkların avukatları da mütalaaya karşı savunmalarını yaptı.

"HERHANGİ BİR BİLGİ VERMEDİLER"
Grand Kartal Otel'in LPG tesisatı bakım görevlisi olan tutuklu sanık Muharrem Şen, çalıştığı şirketin 21 yıldır projesiz bir otele gaz satmasının sorumsuzluğunu 8 aydır tutuklu olarak çektiğini belirterek, "Ben 34 bin lira maaşla İstanbul şartlarında geçinmeye çalışan, bağlı olduğum 20 ile hizmet veren biriyim. Şirketimden bana emir veren mühendisler, kendi sorumsuzluklarından kaçmak için beni sizin önünüze attılar. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

"MADDİ GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN ÇALIŞTIM"
Otelin teknik personellerinden tutuklu sanık Tahsin Pekcan da yeni avukatıyla savunma yapmasının mümkün olmadığını iddia ederek, "2017 yılında elektrik teknisyeni olarak işe başladım ve ben Gazelle Otel'de çalışıyorum. Grand Kartal Otel ile ilgili alakam yok. Yangın yaşandığı dönemde 2 kez Grand Kartal Otel'e çıktım. Kamera kayıt şifrelerini hür irademle ben verdim. Jandarma karakoluna giderek soruşturmayı yürüten savcıya kayıt cihazlarının şifrelerini bildiğimi söyledim. Maddi gerçeğin ortaya çıkması için çalıştım" diye konuştu. 

1 SAAT ARA VERİLDİ

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davada sanıkların savunmaları alınıyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan alanda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kaydedilen 3. duruşmanın ikinci gününde müştekilerin esasa ilişkin beyanlarının dinlenilmesinin ardından söz verilen sanıklar savunma yapıyor.

Sertifikasyon şirketi yetkilisi tutuksuz sanık Ali Ağaoğlu, mütalaaya katılmadığını belirterek, yetkilisi olduğu şirketin otellerde nasıl denetim yapacağını belirleyen kurumun Turizm Geliştirme Ajansı olduğunu savundu.

Beraatini ve hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılmasını talep eden Ağaoğlu, Turizm Geliştirme Ajansının kendilerine tevdi ettiği şekilde denetim yaptıklarını, kontrollerin ise evrak üzerinden sağlandığını öne sürdü.

Sertifikasyon şirketi çalışanı tutuksuz sanık Aleyna Beşinci de "Sürdürülebilir Turizm Programı" kapsamında aldığı eğitimler arasında "yangın denetimi yapmak" gibi bir görevi olmadığını, yalnızca evrak kontrolü gerçekleştirdiğini iddia etti.

Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İbrahim Polat ise oteldeki yangın güvenliği eksikliğine dair bir bilgisi olmadığını ileri sürdü.

Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İsmail Karagöz de üzerine atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, kafenin işletilmesiyle ilgili bir görevinin bulunmadığını söyledi.

Duruşmaya 1 saat ara verildi.

"SİZLER ÇOCUK KATİLİSİNİZ"

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması, tarafların esasa ilişkin savunmalarıyla devam ediyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Olayda gelini Kübra ve 11 yaşındaki torunu Alya'yı kaybeden Ahmet Altın, "katillerin (sanıkların) ihmalleri, para hırsları yüzünden canlarının yanarak öldüğünü" söyleyerek, "Neden bu hale geldik. Çocuklarım Kartalkaya'ya güle oynaya geldiler. Benim ciğerim yanıyor. Buradaki arkadaşlarımızın yürekleri yanıyor. Evlatlarımız bir defa öldü. Biz sabah, öğle, akşam, gece, sabahlara kadar ölüyoruz." diye konuştu.

Sanıkların 78 kişiyi kasten öldürdüğünü savunan Altın, "İdam, kısasa kısas olması lazım. İstiyor ki gönlüm asılmaları lazım." dedi.

​​​​​​​Hilmi Altın da eşi ve kızı gibi yiten canlar için herkesin sorumlulara beddua ettiğini vurgulayarak, "Benim için bu dava ilk günden beri çok net. Bu otelin açılmasına, açık kalmasına göz yuman herkes katildir. Bu cezasızlık düzeninin sonucu olarak yandık. Başlarına hiçbir şey gelmeyeceklerini düşündükleri için pervasızca davrandılar. Bizim canlarımız yanarken, bunlar başka otellerde karınlarını doyuruyorlardı." dedi.

Oteli denetleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin de sanık olarak duruşmaya gelmesi gerektiğini savunan Altın, sanıklara hitaben, "Size de son bir sözüm var, itiraf edin ya artık itiraf edin." ifadelerini kullandı.

Yangında eşi Atakan ve 10 yaşındaki kızı Elif Derin Yalçın'ı kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın, tüm sorumluların cezalandırılmasını ve emsal bir karar istediklerini belirtti.

Yangında kardeşi ve eşi ile yeğenlerini yitiren Emine Dayı Kocabey, sanıkların yalan beyanlarla mahkemeyi meşgul ettiğini öne sürerek, "Bu olay sizlerin başına gelse ne yapardınız, lütfen empati yapın. Bundan sonraki konuşmalarınız da doğruları itiraf edin ki gerçekler ortaya çıksın." diye konuştu.

"EMSAL VE ASRIN KARARINI BEKLİYORUM"

Yangında vefat eden Alp Mercan'ın babası Eray Mercan da cumhuriyet savcısının mütalaasını değiştirmesini talep ederek, oğluna kavuşmayı beklediğini dile getirdi.

Oğlunu anlatırken duygusal anlar yaşayan anne Ceyhan Mercan da "Benim kıyametim 21 Ocak'ta koptu, bize bunu yaşattılar. Biliyorum ki oğlum, 78 can geri gelmeyecek. Asrın davası deniyor. Emsal ve asrın kararını bekliyorum. Günümüzü gece yaptınız, siz de gün yüzü görmeyeceksiniz, rahat rahat gezemeyeceksiniz. Son nefesime kadar nefesim ensenizde olacak. Katiller." ifadelerini kullandı.

Yangında ağabeyini, yengesi ve iki yeğenini kaybeden Gözdem Güngör Derin, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılacağına inandığını söyledi.

Olayda kızını, damadını ve iki torununu yitiren Şaban Filiz, "canilerin çocuklarının yaşam haklarını ellerinden aldığını" savunarak, "Bunların idam olması lazım. Nerede bu bakanlık yetkilileri. Bunlar kime güvendi, otele zerre bir şey yapmamışlar." dedi.

Çocukları Nehir ve Doruk'u kaybeden anne Duygu Can, bu davanın "is kokusu davası" olduğunu ifade ederek, "Sizler çocuk katilisiniz, 78 canımızın katilisiniz. Elif, sen çocuğunu giydirdin ya ben kızımın üstünü örttüm yıkarken. Siz hiç utanmıyor musunuz, oğlumu yıkarken gözünü yıkamadım su kaçmasın diye. Allah hepinizin belasını versin. Öbür dünyada elimiz iki yakanızda olacak. Kızımın hayalinden bahsetmiştim, hukuk okuyacaktı. Nehir'in hayali omuzlarınızda kalsın." şeklinde konuştu.

Yangında ağabeyi ile yeğenini kaybeden Çiğdem Sarıtaş da bir an önce yakınlarına kavuşabilmek için kabristanda 7 kişilik yer aldıklarını dile getirerek, sanıkların üst hadden cezalandırılmasını talep etti.

Zaman zaman müştekilerin sanıklara tepki gösterdiği duruşmada, yangında oğlu Yılmaz Sarıtaş'ı kaybeden Gülüzar Sarıtaş'ın fenalaşması üzerine salon dışında sağlık görevlilerince müdahale yapıldı.

Müşteki avukatları da sanıklarda pişmanlık emaresi görmediklerini, ilgili kurumların denetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu yangının meydana geldiğini belirterek, bakanlık ile ilgili kurumların yetkililerinin davaya dahil edilmesini, sanıkların, takdir indirimi kullanılmadan "olası kast" ve üst hadden cezalandırılmasını talep etti.

Verilen aranın ardından başlayan oturumda, mütalaaya karşı beyanların alınmasına devam ediliyor.

AİLELER OLASI KAST SUÇLAMASIYLA YARGILAMA TALEP EDİYOR

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de çıkan yangında yaşamını yitirenlerin yakınları, sanıkların "olası kast" suçlamasıyla yargılanmasını talep ediyor.

Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu'nda görülen davanın 3. duruşmasının ikinci günü, tarafların mütalaaya ilişkin beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.

Yangında oğlu Ömür Kotan'ı kaybeden Zeynep Kotan, duruşma öncesi gazetecilere, savcılığın verdiği mütalaaya itiraz ettiklerini, iddianamede 13 kişi hakkında "olası kast" istenirken mütalaada bu sayının 7’ye düşürüldüğünü ve suçlaması "bilinçli taksir"e çevrilenler arasında otelin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Murtezaoğlu Ergül, Elif Aras ve Ceyda Hacıbekiroğlu'nun bulunduğunu anlattı.

"HALA 21 OCAK GECESİNDEYİZ. HALA O OTELİN KORİDORLARINDAYIZ"

Bu durumun kendilerini çok yaraladığını çünkü oteldeki sorumluların her şeyden haberinin olduğunu belirten Kotan, "Yangın sırasındaki davranışları, yangın sırasında bütün Türkiye'nin kameralardan izlediği kaçışları, yönetim kurulu üyesi Elif Aras'ın ve genel müdür eşi Emir Aras'ın çocuklarının üstünü giydirerek, maskesine takarak, botlarını giydirerek parmaklarının ucunda o kaçış manzarası hiçbirimizin gözümün önünden silinmiyor. Onlar kaçarken bizim canlarımız o sırada uyuyordu, uyanamamıştı." diye konuştu.

Kotan, dosyada incelendiğinde delil karartmalarının olduğunu ve personel ifadeleri üzerinde baskı kurulduğunu öne sürerek, bu tür davranışların sanıkların sorumluluklarını artırırken savcılığın böyle bir mütalaa vermesini anlamakta zorluk çektiklerini söyledi.

Duruşmayı takip edenler arasında çocuklarını, torunlarını, bütün ailesini yitirmiş insanların bulunduğuna dikkati çeken Kotan, "Yani bu insanlar artık bunu yaşamasın. Artık buradan öyle bir karar çıksın ki biz de evlerimize dönüp yasımızı yaşayabilelim istiyoruz çünkü hala bunu yapamadık. Hala aynı durumdayız. Hala 21 Ocak gecesindeyiz. Hala o otelin koridorlarındayız. Her gün orada geziyoruz." dedi.

Kotan, Ergül ve kızları ile otelin diğer yetkililerinin yanı sıra bakanlıklar, Belediye ve İl Özel İdaresinin de sorumlu olduğunu savunarak, "Bunlar bir dişli çarkın parçaları gibi. Birinde olan aksaklık diğerini de etkiler. Birine olası kastsa diğerleri de olası kast. Hepsi organize şekilde çalışmış." değerlendirmesinde bulundu.

"SUÇLAMANIN BİLİNÇLİ TAKSİRE ÇEVRİLMESİ BİZİ YARALADI"

Olayda oğlu Mert Doğan ile gelini ve iki torununu kaybeden Uğurtan Doğan, intikam değil, adalet istediklerini, daha önce "olası kast" ile iddianamesi hazırlanan otelin Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve diğer iki üyesinin suçlamasının "bilinçli taksir"e çevrilmesinin kendilerini yaraladığını söyledi.

 

Tüm sanıkların "olası kast"la yargılanıp karara varılmasını istediklerini belirten Doğan, "Bu bizim yüreğimize su serpecektir ve en önemlisi bir emsal karar olarak Türkiye'de sadece otelcilikte değil, tüm sektörlerde bu tür sorumsuzluğa karşı büyük engel olacaktır." dedi.

Doğan, haklarında soruşturma izni verilen Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin de davada yargılanmasını beklediklerini ancak bunun gerçekleşmediğini sözlerine ekledi.

"ÇOCUĞUNUN PALTOSUNU İLİKLEYEREK ÇIKAN BİR ANNE, EN AZINDAN 'YANGIN VAR' DİYE BAĞIRABİLİR"

Eşi Sıdıka Ersin Doğan da acılarının bitmeyeceğini, her şeylerini, en büyük değerlerini kaybettiklerini dile getirerek, Türk adaletine güvendiklerini ve haksızlığa uğramayacaklarına inandıklarını söyledi.

Haksızlık ve adaletsizlik yaşanmayacağına inandıklarını vurgulayan Doğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çok zor şeyler yaşıyoruz. Haklılıklarına inanmadığımız insanların kendilerini savunmaları, suçsuz olduklarını iddia etmeleri bizi çok yaralıyor çünkü ortada apaçık gerçekler var. Hepimiz seyrettik. Çocuğunun paltosunu ilikleyerek çıkan bir anne, en azından 'yangın var' diye bağırabilir. En azından o koridordaki insanların uyanmasına sebep olabilir. Bu kadar basit, insani bir refleksi bir insan gösteremiyorsa... Bu elbette insanı yoruyor, çok sert bir şey bu. Bu tür şeyler bizleri yaralıyor ama yine dediğim gibi biz hakkaniyetli bir yargılama bekliyoruz."

3. DURUŞMA DEVAM EDİYOR

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması devam ediyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonundaki özel olarak oluşturulan alanda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Salonun içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı, yerleşke etrafındaki cadde ve sokaklar araç trafiğine kapatıldı.

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kaydedilen duruşmanın ikinci gününde, taraflar esasa ilişkin savunmalarını yapıyor.

MÜTALAA

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca ilk celsenin ardından mahkemeye gönderilen mütalaada, otel sahibi Ergül, şirketin genel müdürü Aras, Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir ve otelin muhasebe müdürü Özdemir hakkında 78 kez "olası kastla öldürme" suçundan 1950'şer yıla, "olası kastla kasten yaralama" ve "olası kastla nitelikli mala zarar verme" suçlarından 178 yıl 582'şer aya kadar hapis cezası istendi.

Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ve İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun için aynı suçlardan 1950'şer yıl ile 176 yıl 570'şer aya kadar, itfaiye eri İrfan Acar için ise 1950 yıl ile 172 yıl 546 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Mütalaada, şirket yönetim kurulu üyeleri Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras, otel müdürü Zeki Yılmaz, muhasebe görevlileri Cemal Özer ve Mehmet Salun, teknik personeller Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer, Bayram Ütkü, mutfak personelleri Faysal Yaver ve Reşat Bölük, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ve Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ve İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ve Muharrem Şen'in "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis talebinde bulunuldu.

İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ile eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen mütalaada, tutuksuz sanık mutfak görevlisi Enver Öztürk'ün beraati istendi.

DURUŞMAYA ARA VERİLDİ

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta, 78 kişinin hayatını kaybettiği ve 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davada tarafların beyanları alınıyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Yangında 15 yaşındaki oğlu Eren Bağcı'yı kaybeden Rıza Eray Bağcı, söz verilmesi üzerine, sanıkların organize bir şekilde hareket ettiğini savunarak, bu sebeple sanıkların tamamının "olası kast"tan cezalandırılmasını talep etti.

Olayda eşi Ceren ve kızı Lalin Doğan'ı kaybeden Rıfat Doğan, Ergül ailesini yıllardan beri tanıdığını, işlerin başında Emine Murtezaoğlu Ergül'ün olduğunu, Ergül'ün daha önce katıldığı programlardaki konuşmalarında bunu hep anlattığını söyledi.

 

 

Tüm finansı Emine Murtezaoğlu Ergül'ün yönettiğini öne süren Doğan, "Kızlarının da ne kadar yetkili olduğunu hepimiz biliriz. İnşallah adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz. Savcılık makamından evlerine gittiği zaman çocuklarını öperken gözlerinin önüne bizleri getirmesini istiyorum. Bizi karşılayan eşlerimiz, yavrularımız yok." ifadelerini kullandı.

Yangında kızı Seha Müge ve torunu Alya Turan'ı kaybeden Tufan Haluk Seyhun, Müge Turan’ın sadece kızları değil, yaşam sebepleri olduğunu dile getirerek, başka çocuklarının olmadığını, tüm sevgi ve umutlarını ona bağladıklarını anlattı.

Yaşadıkları acıyı anlatmak için kelimelerin yetersiz kaldığını vurgulayan Seyhun, "Bütün bunları biz hak etmedik. Onları bizden hunharca aldılar. Annesini ve yavrusunu kopardılar hayatımızdan." dedi.

Yangında 8 yakınını kaybeden Yüksel Gültekin, bu olay olduğundan beri her gün kendisini inanılmaz şekilde suçlu hissettiğini, evlatlarını koruyamamanın acısını çektiğini ifade etti.

Bu hisle yaşamalarının mümkün olmadığını dile getiren Gültekin, "Mahkeme adil bir kararla hissimizi yatıştırmazsa bizim buna dayanmamız mümkün değil. Her gün 15-20 tonluk bir mengenede sıkıldığımı hissediyorum. Bu merhametsizler hak ettikleri cezayı almazlarsa evlatlarımız rahat uyuyamayacak, biz bu acıyı bir ömür çekeceğiz. Bu karar verilirken empati duymanızı rica ediyorum." diye konuştu.

Otelde çıkan yangında 4 yakınlarını kaybeden Sıdıka Ersin Doğan ve Uğurtan Doğan çifti, adaletin tecelli etmesini beklediklerini söyledi.

Yangında kızı Feray ve torunu Oya Kanpolat'ı kaybeden Sema Şahin de çocuğunun, Emir Aras’ın kaldığı odanın karşısında, vadiye bakan tarafta kaldığına dikkati çekerek, "Bir 'Yangın var.' demek bu kadar mı zordu Ergül ailesi." ifadelerini kullandı.

Müşteki avukatları da Kültür ve Turizm Bakanlığı personeline yönelik yürütülen soruşturmanın mevcut dosyayla birleştirilmesini ve tüm sanıkların "olası kast"tan cezalandırılmasını istedi.

Mahkeme heyeti, yarın sabah 09.00'a kadar duruşmaya ara verdi.

"OTEL YÖNETİCİLERİ KİMLERİN ÖLECEĞİNE KARAR VERMİŞ"

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kayıt altına alınan duruşmada, cumhuriyet savcısı, ilk celseden sonra sundukları mütalaayı tekrar ettiklerini belirtti.

Söz alan yangında oğlu Yiğit Gençbay'ı yitiren Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, adil yargılama ilkeleriyle bugüne kadar geldiklerini, toplum vicdanında karşılığını bulacak adil bir karar çıkacağını umduklarını dile getirdi.

Gençbay, davanın eksik başladığını, "ihmali bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının pek çok suçlu, zanlı ya da en hafif tabiriyle şüphelisinin" yargılanmadığını savundu.

Haklarında soruşturma izni verilen kişilerin hala görevlerinin başında olduğunu, başsavcılığın bilgi ve belgeleri bu kişilerden isteyeceğini söyleyen Gençbay, bu kişilerin derhal tutuklanarak görevlerinden uzaklaştırılmalarını talep etti.

'KİMLERİN ÖLECEĞİNE KARAR VERİLMİŞ'
Gençbay, mütalaaya kısmen katıldıklarını aktararak, "Otel yöneticileri misafirlerden kimlerin öleceğine, kimlerin yaşayacağına karar vermiştir. Misafirler uyandırılmamış, yangın ikaz sistemi çalıştırılmamıştır. Otelde yangın ikaz sistemi faal değildir. Sorumlu ve yetkili idarelerden birinin dahi görevini yerine getirmesi halinde bu durum ortaya çıkmayacaktı." dedi.

Oğlunun vefatıyla ilgili konuşurken duygulanan Gençbay, "Sanık (Emine Murtezaoğlu Ergül) diğer otele gidip muz yiyip, istirahat ederken, oğlum arkadaşı Alp ile tekrar otelin içine girip ateş ve zehirli gazların altında otel misafirlerine yardım etmeye çalışmışlardır. Bu gayretlerinden de 10. katta şehit oldukları tespit edilene kadar geri durmamışlardır." diye konuştu.

Gençbay, bu davada verilecek kararın yitirdikleri canları geri vermeyeceğine değinerek, şöyle devam etti:

"Bu karar yüreğimizdeki ateşi söndürmeyecektir. Bu dünyada sürgünün evladından sonraya kalmak olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu dünyadaki sürgün hayatımızı bitirip canlarımıza kavuşuncaya kadar bu ateş yüreğimizi hep kavuracaktır. İntikam için bulunmuyoruz. Adalet, adil bir yargılama ve bu yargılama sonucunda toplum vicdanında kabul edilecek bir kararla artık bu güzel millete, bu tür organize kötülüklerin bir daha yaşatılmaması ve mücadelesi için bulunuyoruz."

Anne Serpil Gençbay da en rahat, en sakin, en huzurlu kişilerin sanıklar olduğunu söyledi.

YÖNETİM KURULU ÜYESİNDEN KAN DONDURAN SÖZLER: BİZİM TORUNUN TABLETİ YANDI
Bu dosyanın ağırlaştırılması gerektiğini ifade eden anne Gençbay, "Olay günü başka bir otelde beklerken Emine Hanım'ın torunu için birisine, 'Tableti ve giysileri yanmış çok üzülüyor.' dediğini duyduk. Bunu söyleyenin cezası düşürülemez. Sanıkların 'olası kast'tan çıkarılması yüreğimizi yakacaktır. Masum değiller. Hepsi iştirak etmiştir çünkü susuyorlar, adaletin yerine gelmesini engelliyorlar." dedi.

"DEVLET KİMSEYİ BOŞA SANIK YAPMAMIŞ"

Bolu'nun Kartalkaya mevkisindeki otelde 78 kişinin hayatını kaybettiği yangın faciasına ilişkin davanın 3'üncü celsesi devam ederken, yangında eşi ve kızını kaybeden Rıfat Doğan, "Devlet kimseyi boşa sanık yapmamış. Bunu gördük ve hepsinin olası kasttan yargılanacağına inanıyoruz" dedi.

 

 

 


Otel yangınında eşi Ceren Yaman (45) ile kızı Lalin'i (16) kaybeden iş adamı Rıfat Doğan, duruşmaya verilen arada gazetecilere açıklamalarda bulundu.

"AYNI VİCDANSIZLIK, AYNI RAHATLIKTALAR"

Sanıkların duruşma salonundaki tavırlarına tepki gösteren Rıfat Doğan, "Abdurrahman Gençbay çok güzel bir konuşma yaptı. Ancak ne yazık ki, Gençbay'ın da dediği gibi, içeride sanıkları ilk defa ön taraftan gördük ve hala aynı vicdansızlık, aynı rahatlıktalar. Bu herhalde insanın içindeki vicdanla ilgili. O yüzden, bu vicdansızlıklarını akıl almıyor. İnşallah hak ettikleri cezayı alacaklarına inanıyoruz. Mahkemeye, adalete inanıyoruz. Mahkeme başkanımıza ve heyetine güveniyoruz" dedi.

 

"VİCDANI RAHATLATACAK BİR SONUÇ OLACAKTIR"

Tüm delillerin sanıkların aleyhine olduğunu belirten Doğan, "Dediğimiz gibi, bugüne kadar ortaya çıkan tüm deliller sanıkların aleyhine. Olası kastla açılan iddianamede tüm yönetim kurulu üyelerinin, bilinçli şekilde hareket ettikleri kanaatindeyiz. Olası kast kapsamında ceza verileceğine inanıyoruz. Çünkü bu, kamu vicdanını rahatlatacak bir sonuç olacaktır. Aksi halde kamu vicdanı rahatlamayacaktır. Biz adalet istiyoruz" diye konuştu.

"DEVLET KİMSEYİ BOŞA SANIK YAPMAMIŞ"

Rıfat Doğan, ilk duruşmaya geldiklerinde delillere ve sanıklara bu kadar hakim olmadıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mevcut durumda yargılanan yönetim kurulu üyeleri, sıralı müdürler ve oradaki tüm sorumluların olası kast üzerinden yargılanması gerektiğine inanıyoruz. İlk duruşmaya geldiğimizde, ilk celsede delillere ve sanıklara bu kadar hakim değildik. Ancak gördükçe, 'Orada ne işi var?' dediğimiz kişilerin bile olası kasttan yargılanması gerektiğini anladık. Devlet kimseyi boşa sanık yapmamış. Bunu gördük ve hepsinin olası kasttan yargılanacağına inanıyoruz."

EMSAL OLABİLECEK BİR KARAR OLMASINI BEKLİYORUZ

Bolu’da, 21 Ocak’ta 78 kişinin hayatını kaybettiği olaya ilişkin davanın 3’üncü duruşması öncesi, yangında oğlu Yiğit Gençbay'ı kaybeden Danıştay 9’uncu Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, gazetecilere açıklama yaptı. Davanın karar aşamasına geldiğini belirten Gençbay, “Bugün üçüncü duruşma başlamak üzere. Uzun ve zorlu bir soruşturma sürecinden sonra aylar süren bir yargılama süreci devam etti. Hepimizin huzurunda, kamuoyunun gözü önünde gerçekten adil ve tarafsız bir yargılama sürecini izledik bu süre boyunca. Ve geldiğimiz noktada artık karar aşamasına gelinmiş bulunmaktadır. Baştan beri hep ‘Bu bir organize kötülüktür’ dedik. Ve bu aziz milletimize bu kötülük benzeri olayların yakışmadığını defaatle söyledik. Bu vesileyle de bu toplumda artık burada verilecek karardan sonra ‘yapanın yanına kar kaldığı’ ve cezasızlık algısının toplumu kemirdiği anlayışın ortadan kalkacağı bir karara şahit olacağımızı düşünüyoruz. Evet, karar aşamasına geldik" dedi.

 

"EMSAL OLABİLECEK BİR KARAR OLMASINI BEKLİYORUZ"

Gençbay, emsal bir karar beklediklerini belirterek, “Savcı Bey, bundan önceki duruşmada mütalaayı okudu. Bugün müştekiler, vekillerimiz, sanıklar ve müdafileri mütalaa hakkındaki son sözlerini söyleyecek. Sonra da yüce adalet tecelli edecek, buna inanıyoruz. Ve burada verilecek kararın, sadece Bolu’da değil, Türkiye’de de bütün bu olaylara emsal olabilecek bir karar olmasını bekliyoruz. Vicdanlara hitap edip, vicdanlarda yerini bulmasını bekliyoruz. Bu karar artık verildikten sonra annelerin adaleti mahşerde aramayacağı, bu dünyada da adaletin tecelli edebileceğini göreceğimiz bir karar olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle yoğun bir yargılama sürecinin sonunda temennimiz odur ki, yargılama sürecindeki tarafsız, adil yargılamanın karar aşamasında da devam edeceğine ve bütün kamuoyunun beklentilerini karşılayacak bir karar çıkacağına inancımız tamdır" ifadelerini kullandı.

 

 

‘KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ SORUŞTURMA İZNİ VERMEME KARARINI KALDIRDI’

Gençbay, şöyle devam etti:

"Yine belirtmiştik, bu davada eksiklik vardı demiştik. Kimi kamu görevlileri bu davada yargılama aşamasına dahil edilmediğinden söz etmiştik. Bunlarla ilgili müracaatlarımız vardı. Bu müracaatlarımız Turizm Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından maalesef olumsuz karşılandı. Ve bu kamu görevlileriyle ilgili olarak soruşturma izni verilmedi. Ancak çok şükür ki, Turizm Bakanlığı'nın soruşturma izni vermeme kararına Danıştay nezdinde başsavcılığımızla birlikte bizim de yapmış olduğumuz itiraz görüşüldü ve birinci dairemiz, bakan yardımcısı hariç diğer tüm kamu görevlileriyle ilgili soruşturma izni vermeme kararını kaldırarak soruşturma izni verip dosyayı Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi."

 

‘CEZA SORUŞTURMASI AYNI ZAMANDA BİR DİSİPLİN SORUŞTURMASINI DA GEREKTİRİR’

Gençbay, soruşturma izni verilen kişilerin açığa alınması gerektiğini belirterek, “Ancak burada daha tuhaf olan durum şu. Bu karardan sonra hukuka uygun davranması gereken bir idareden şu beklenir; ceza soruşturması aynı zamanda bir disiplin soruşturmasını da gerektirir. Soruşturma izni verilen kamu görevlileri, bu olayla ilgili etkili ve yetkili makamlarda bulunan kişilerdir. Dolayısıyla halen bu kamu görevlileri, soruşturma izni verilmiş olmasına rağmen, bizim de bu konuda bir müracaatımız olmasına rağmen, haklarında bir disiplin soruşturması açılmamış, hem adli hem idari soruşturmanın selameti açısından açığa alınmamış, hala görevlerinde bulunmaya devam etmektedirler" diye konuştu.

‘DELİLLERİ KARARTMAYACAĞINA İLİŞKİN NASIL BİR RAHATLIK İÇERİSİNDE OLABİLİRİZ’

Delillerin karartılması noktasındaki endişesini dile getiren Gençbay, şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Başsavcılık bunlarla ilgili soruşturmada delillerin toplanmasıyla ilgili yazışmayı, bilgiyi, belgeyi bu kişilerin işgal ettikleri makamlardan isteyecektir. Nedir onlar? İşletmeler ve Yatırımlar Genel Müdürlüğü. Bu denetimden sorumlu genel müdürlükten isteyeceği bilgi ve belgeleri, soruşturma izni verilen kişi Sayın Başsavcılığa sunacaktır. Bu kişilerin bu bilgileri, bu delilleri karartmayacağına ilişkin nasıl bir rahatlık içerisinde olabiliriz? Bunu Başsavcılığımıza da ilettik. Sayın Bakanlığın da bilgisi var. Bu konuda Başsavcılığımızın hassasiyet göstereceğine inanıyoruz ve buradaki yargılamanın da inşallah gönüllere, yüreklere, vicdanlara hitap edeceğini ve kamuoyunda da karşılık bulacağına inanıyoruz."

3. DURUŞMA BAŞLADI

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta, 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması başladı.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Tutuklu sanıkların salona getirildiği sırada bazı müştekiler tepki gösterdi.

 

 

 

Salonun içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı, yerleşke etrafındaki cadde ve sokaklar araç trafiğine kapatıldı.

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kayıt altına alınan duruşmada, tarafların mütalaaya karşı esas hakkındaki beyanlarını yapması bekleniyor.

 

SÜREÇ

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetmiş, 137 kişi yaralanmıştı.

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 98 sayfalık iddianamede, otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve itfaiye eri İrfan Acar hakkında 78 kez "olası kastla öldürme" ile "olası kastla kasten yaralama" suçlarından toplam 1998'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Otelin teknik görevlileri Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ve Muharrem Şen, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ile eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in de "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi talep ediliyor.

MÜTALAA

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca ilk celsenin ardından mahkemeye gönderilen mütalaada, otel sahibi Ergül, şirketin genel müdürü Aras, Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir ve otelin muhasebe müdürü Özdemir hakkında 78 kez "olası kastla öldürme" suçundan 1950'şer yıla, "olası kastla kasten yaralama" ve "olası kastla nitelikli mala zarar verme" suçlarından 178 yıl 582'şer aya kadar hapis cezası istendi.

Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ve İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun için aynı suçlardan 1950'şer yıl ile 176 yıl 570'şer aya kadar, itfaiye eri İrfan Acar için ise 1950 yıl ile 172 yıl 546 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Mütalaada, şirket yönetim kurulu üyeleri Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras, otel müdürü Zeki Yılmaz, muhasebe görevlileri Cemal Özer ve Mehmet Salun, teknik personeller Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer, Bayram Ütkü, mutfak personelleri Faysal Yaver ve Reşat Bölük, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ve Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ve İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ve Muharrem Şen'in "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis talebinde bulunuldu.

 

İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ile eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen mütalaada, tutuksuz sanık mutfak görevlisi Enver Öztürk'ün beraati istendi.

DAVAYA İLİŞKİN DETAYLAR

Davanın ilk duruşmasının ardından 18 Temmuz'da Kültür ve Turizm Bakanlığınca, yangının olduğu tarihte Kontrolörler Kurulu Başkanvekili Levent Kırcan ile otelin son denetimini yapan kontrolörler Barış Başayvaz ve Abdülkadir Eren hakkında konunun yargı tarafından da incelenmesinin sağlanması amacıyla, 4 Ağustos'ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca da eski Ankara Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanı İş Başmüfettişi Cemal Can Ayanoğlu hakkında soruşturma izni verilmişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı ve bazı müştekiler, soruşturma izniyle ilgili konuyu Danıştaya taşımıştı.

Danıştay 1. Dairesi, 26 Eylül'de isnat edilen eylemlerin haklarında soruşturma yapılmasını gerektirecek nitelikte bulunduğuna karar verdiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık, önceki Genel Müdür Şennur Aldemir Doğan ile bakanlık bürokratları ve genel müdürlük personelinden Levent Kırcan, Elçin Şimşek Öncü, Bülent Çınar Çavuş, Ramazan Alkan, Melda Araz, Şule Aktürk Alkan, Barış Başayvaz için soruşturma izni vermişti.

Daire, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ile bakanlık personeli Ezgi Dener ve Abdülkadir Eren hakkında ise soruşturma izni vermemişti.