Terörsüz Türkiye terörsüz Suriye! Başkan Erdoğan'dan "Şara'yı yalnız bırakmayacağız" mesajı: PKK silah yaktı YPG'nin akıbeti ne olacak?
Başkan Erdoğan, KKTC dönüşü Suriye'de İsrail'in kışkırttığı Dürzi fitnesine ilişkin konuştu. Ateşkeste Türkiye'nin rolüne dikkat çeken Erdoğan, "İsrail çatışmaları bahane ederek bölgeyi işgale kalkıyor" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Biz kararlıyız, Ahmed Şara'yı Suriye'de yalnız bırakmayacağız. Suriye'nin parçalanmasını istemiyoruz" diyerek siyonist rejime net mesaj verdi. Terörsüz Türkiye sürecini sekteye uğratacak tüm sabotaj ve yapılara karşı teyakkuzda olduklarını söyleyen Başkan Erdoğan, "Biz terörsüz bir geleceği inşa etmekte kararlıyız" dedi. Erdoğan, "Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor. İşin bu boyutu çok çok önemli. YPG’nin duruşu her an her türlü değişkenliğe uğrayabilir" şeklinde konuştu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Terörsüz Türkiye sürecinden Suriye'deki çatışmalara, PKK'nın silah yakmasından YPG/SDG'nin akıbetine önemli değerlendirmelerde bulundu.
Suriye'de İsrail'in kışkırttığı Dürzilerin çıkardığı ayaklanma ve yaşanan çatışmalara değinen Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'ya desteklerinin tam olduğunu yineledi.
Erdoğan, İsrail'in bölgeyi işgal etme niyetinde olduğunu belirtip "Şu anda Dürzilerin malumunuz üç kolundan ikisi son derece uyumlu olduğu halde kollardan biri İsrail ile hareket ediyor. Bunlar bozgunculuktan vazgeçmiyor" dedi.
Süveyda'da sükunet sağlanırken polis gücü kent merkezi çevresinde konuşlanıyor
SORU- Suriye'de gelinen nokta itibariyle her ne kadar bir kırılganlık olsa da bir ateşkes sağlandı. Bunda Türkiye'nin çok ciddi katkılarının olduğunu biliyoruz. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara bu katkılarından ötürü Türkiye'ye teşekkür etti. Benim sorum bu süreçte neler oldu? Türkiye bu süreçte inisiyatif yürütürken neler yaşandı? Bir de bundan sonrasına dönük beklentileriniz nelerdir?
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara orada dik bir duruş sergilemiştir. Şu ana kadar herhangi bir tavizi de söz konusu değil. İsrail sürekli tüm bölgeyi ateşe atma gibi bir gayret içinde. Bu gayret karşısında ise Suriye'nin bu duruşuyla süreç, ihtiyatlı bir şekilde devam ettirildi. Suriye'nin bölgeyi 2 bin 500 kadar askeriyle kontrol altına alması söz konusu. Son atılan adımlarla da kontrolü sağlamış vaziyetteler. Böylece Güney'de bir hakimiyet tesis edilmiş durumda.
SURİYE'DEKİ ATEŞKESTE TÜRKİYE'NİN ROLÜ: ŞARA'YA HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ
Suriye halkı tüm kesimleriyle, geçmişte yaşadıkları acılardan ders çıkartıp, bu oyunlara gelmeyi kesinlikle düşünmüyor. Burada Dürzilerle diğer kesim arasındaki uzlaşıyı sağlamış vaziyetteler. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara burada bana göre çok olumlu bir adım attı. Kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde bu duruşunu konuştuk. Kendisinden bizden talebi nedir, ne değildir bunları öğrendik. Kendilerine her türlü desteği vereceğimizi de söyledik. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerika Birleşik Devletleri'nin Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakanı ile sürekli görüşme halinde.
Aynı şekilde MİT Başkanımız İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler de muhataplarıyla görüşüyor. Bölgede son olarak bu 2 bin 500 kişilik hafif silahla donatılmış gücün Süveyda'ya gitmesine izin verildi. İki gündür Amman'da toplantılar devam ediyordu. Aşiret reisleri, Ürdünlüler ve ABD Özel Temsilcisi bizimle sürekli temas halinde. Süveyda'nın etrafı çevrilmiş durumda. Birliklerin içeriye girip girmemesine izin vermeyle ilgili bir problem var. Şu anda Dürzilerin malumunuz üç kolundan ikisi son derece uyumlu olduğu halde kollardan biri İsrail ile hareket ediyor. Bunlar bozgunculuktan vazgeçmiyor. Bu nedenle içeride zaman zaman çatışmalar devam edebiliyor. İçeriye polis giremiyor, asker giremiyor, şehrin etrafındalar. En azından dışarından unsurların gelmesini engellediler. Amman'daki devam eden müzakerelerde sözünü ettiğimiz o bir Dürzi fraksiyon hariç taraflar, gönüllü olarak ateşkese uymaya "evet" dediler.
İSRAİL BÖLGEYİ İŞGAL ETMEK İSTİYOR
Suriye meselesinde aslında son derece yapıcı bir atmosfer oluştu. Bütün bir araya gelemeyecek aktörler, Suriye konusunda bir araya gelirken İsrail'in bu istikrar projesini bozmasını dünyaya iyi anlatmak gerekiyor.
Biz, bunu anlattığımızı düşünüyoruz. Amerikalılar özellikle bu meseleyi biraz daha sahiplenmeleri gerektiğini anlıyorlar. Temel sorun tarafların birbiri arasında çatışma olması. Ama daha da büyük stratejik sorun, bu çatışmayı bahane ederek İsrail'in bölgeyi işgale kalkması. Zaten İsrail, bildiğiniz gibi bölgede istikrar olmasını istemiyor.
Bütünleşik bir Suriye'nin kendisi için iyi olmayacağını düşünüyor ve bu türden provokasyonlara devam ediyor.
Başkan Erdoğan ve Bahçeli
"BİZ TERÖRSÜZ BİR GELECEĞİ İNŞA ETMEKTE KARARLIYIZ"
Başkan Erdoğan, Terörsüz Türkiye'nin herhangi bir yol kazasına kurban gitmemesi ve sabotaja uğramaması için teyakkuz halinde olduklarını bildirdi.
Erdoğan, "Biz terörsüz bir geleceği inşa etmekte kararlıyız. Hedefimize ulaşmak için ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı ve sonuçta nereye varacağımızı çok net bir biçimde biliyoruz" dedi.
PKK'nın silah yakması sonrası örgütün Suriye kolunun akıbeti merak ediliyor...
PKK'nın silah yakması sonrası gözler örgütün Suriye kolu YPG'de
"YPG'NİN DURUŞU DEĞİŞKENLİĞE UĞRAYABİLİR"
"Bölgemizde yaşanan hadiseler, bir kez daha attığımız bu adımın doğruluğunu ortaya koyuyor" diyen Erdoğan, "Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor. İşin bu boyutu çok çok önemli. YPG'nin duruşu her an her türlü değişkenliğe uğrayabilir. Bu yaklaşımın bunların uzantısı olan SDG bakımından nasıl yansıyacağı da önemli" değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, Suriye'nin parçalanmasına izin vermeyeceklerini Ahmed Şara'yı yalnız bırakmayacaklarını söyledi.
SORU: "Terörsüz Türkiye" hedefiyle çıkılan yolda ilk ciddi adım atıldı. Silahlar yakıldı. Bunun devamı gelecek mi? Nasıl gelecek? "Terörsüz Türkiye" sürecinde işler yolunda gidiyor mu? Bir de örgütün Suriye kolu PYD sürecin içine girme konusunda biraz direniyor mu? Bu konudaki düşünceniz nedir?
"Terörsüz Türkiye" hedefimize ulaşmak için adımlarımızı atmayı sürdürüyoruz. Bu nihai hedef doğrultusunda ilerleme devam ediyor. Sürecin provokasyonlardan etkilenmemesi için de son derece dikkatliyiz. "Terörsüz Türkiye" hedefimizi sekteye uğratacak tüm sabotajlara ve yapılara karşı teyakkuz halindeyiz. Biliyorsunuz silah bırakma başladı. İlgili arkadaşlarımız gerekli takibi yapıyor ve temasları sağlıyor. Komisyon konusunda da görüşmeler, bildiğim kadarıyla, nihai aşamaya geldi. Yakında Meclis zemininde ilerlemenin yaşandığına şahitlik edeceksiniz. Biz terörsüz bir geleceği inşa etmekte kararlıyız. Hedefimize ulaşmak için ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı ve sonuçta nereye varacağımızı çok net bir biçimde biliyoruz. Bölgemizde yaşanan hadiseler, bir kez daha attığımız bu adımın doğruluğunu ortaya koyuyor. Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor. İşin bu boyutu çok çok önemli. YPG'nin duruşu her an her türlü değişkenliğe uğrayabilir. Bu yaklaşımın bunların uzantısı olan SDG bakımından nasıl yansıyacağı da önemli. Son gelişmelerde Suriye Cumhurbaşkanı Şara'nın duruşu, bunların olumsuz anlamda bir araya gelişini de bana göre ortadan kaldırmış vaziyette.
Başkan Erdoğan ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara
"AHMED ŞARA'YI YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ, SURİYE'Yİ PARÇALATMAYACAĞIZ"
Biz kararlıyız, Ahmed Şara'yı Suriye'de yalnız bırakmayacağız. Suriye'nin parçalanmasını istemiyoruz, Suriye'nin yeniden toparlanmasını biz ülkemiz için de olumlu görüyoruz. Çünkü Suriye'nin yeniden toparlanması bizimle olan münasebetlerini de olumlu istikamette etkileyecektir. Ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü geri dönüşlerinin başladığını görüyoruz. Halbuki "dönmeyecekler" diye bir ümitsizlik vardı. Şimdi gönüllü geri dönüşlere başladılar. Biz de gönüllü geri dönüşlerin hızlanması için her türlü desteği vereceğiz. Bu dönüşlerin hızlanmasıyla birlikte Suriye hızla normalleşsin, biz de Güneyimizi sağlama alalım istiyoruz.
SORU: "Terörsüz Türkiye" süreci başarıyla devam ederse Avrupa Birliği ile müzakerelerde engel olarak öne sürülen bazı argümanlar da ortadan kalkacak haliyle. Bu durumda müzakerelerin devamı gibi, vize serbestisi gibi gelişmeler bekliyor musunuz?
Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin canlandırılması ve ilerletilmesi için bir gün bile beklenmemelidir. Bu gelişmelerin herhangi bir yeni adım beklenmeden halihazırda olması gerekiyor. Avrupa Birliği'nden temas kurduğumuz bütün muhataplarımıza tam üyelik hedefimizi güçlü bir biçimde muhafaza ettiğimizi söylüyoruz. Birlik, stratejik ve vizyoner biçimde bu meseleyi ele aldığında hemen adım atmak için önlerinde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Türkiye'ye karşı konulan siyasi bariyerler acilen kaldırılmalıdır. AB ülkelerinden, ilişkileri adil ve eşitlikçi bir yaklaşımda sürdürmelerini bekliyoruz. Bugüne kadar çok defa gördüğümüz ikircikli bir tutumla ilişkileri ilerletmenin de mümkün olmadığını anlamalarını bekliyoruz. Avrupa ve çevresinde yaşananlar, AB içindeki görüş ayrılıkları hesaba katıldığında Birliğin Türkiye gibi dinamik ve çözüm odaklı bir üyeye olan gereksinimi görülecektir. Daha önce de söylediğim gibi AB için köprüden önce son çıkış Türkiye'dir. Dünya değişiyor, Avrupa değişti bile. Köhnemiş, saplantılı siyasi anlayışların etkisinden sıyrılmak, Avrupa Birliği için yeni dönemi kavrayan ve Birliği geleceğe taşıyan bir hamle olabilir. Biz Türkiye olarak tam üyeliğe hazırız.
TERÖRE AYRILAN KAYNAKLAR VATANDAŞA GİDECEK
SORU: İç cephe vurgunuz, "Terörsüz Türkiye" hedefiniz ve "Kudüs ittifakı" çağrınız Türkiye'nin yeni yol haritasının ana eksenleri olarak öne çıkıyor. Bu üç başlık hem iç siyaset hem dış siyasette ülkemize nasıl bir yön çizecek? Türkiye'nin kalkınmasında ne gibi sosyokültürel katkılar sağlayacak?
Biz bölgemiz ve dünya için örnek teşkil edilecek bir model ortaya koyduk. Çevremizde yanan savaş ateşlerine rağmen her şartta huzur ve istikrarı önceliyoruz. Dışarıda böylesine aktif bir politika izlerken içimizdeki meseleleri de biz es geçemeyiz. İç cephesi güçlü Türkiye, hem sosyal hem ekonomik kalkınmasını hızlandıracak. Daha önce de söyledim. Terör belasının ülkemize maliyetli 2 trilyon doları aşıyor. Artık bu kaynaklar daha verimli, ekonomik açıdan daha katma değerli yatırımlara harcanacak. İşçiye, emekliye, memura, sanayiciye, tüccara çiftçiye gidecek. Böylelikle terörün zemin bulmasını engelleyecek, ekonomik kaynaklarımızı terörle mücadeleye değil, üretim ve teknolojiye inşallah kaydıracağız ve bu alandaki gayretlerimizi de önemle devam ettiriyoruz. Yapacağımız altyapı yatırımlarıyla durmaksızın yola devam edeceğiz.
