Gaziantep iftar vakti ve sahur saatleri 2020! Gaziantep imsakiye 2020! Gaziantep ilk sahur ve iftar saat kaçta?

Gaziantep iftar vakti ve sahur saatleri rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayının gelmesiyle birlikte o ilde yaşayan vatandaşlar tarafından yoğun olarak araştırılmaya başlandı. İslam alemi 11 Ayın Sultanı olan Ramazan ayını ibadetlerle geçirecek. Oruç ibadetlerini yerine getirecek olan milyonlarca kişi sahur vakitleri hakkında arama motorlarında araştırmalarını sürdürüyor. Bu nedenle Gaziantep ilinde ikamet eden ve sahura kalkacak olan vatandaşlar Gaziantep iftar vakti ve sahur saatleri 2020 ile ilgili aratmalar yaparak sahur saatini öğrenmek istiyor. Peki, Gaziantep ilk sahur ve iftar saat kaçta? İşte Diyanet İşleri Başkanlığı Gaziantep imsakiye 2020...

Giriş Tarihi 23 Nisan 2020, 17:55 Güncelleme 23 Nisan 2020, 17:55
Gaziantep iftar vakti ve sahur saatleri 2020! Gaziantep imsakiye 2020! Gaziantep ilk sahur ve iftar saat kaçta?

İÇİNDEKİLER

Gaziantep ilk sahur ve iftar saat kaçta? Gaziantep iftar vakti ve sahur saatleri 2020 hakkındaki araştırmalar o ilde yaşayan, imsakiye ve sahur saatlerini merak edenler tarafından araştırılmaya başlandı. İslam alemi tarafından büyük bir heyecanla beklenen Ramazan ayı için geri sayım sona erdi. Dünya genelinde milyonlarca Müslüman Kur'an-ı Kerim'in indiği, İslam'ın temel ibadetlerinden olan orucun tutulduğu, Müslümanlar için en kutsal ay olan "On Bir Ayın Sultanı" Ramazan-ı Şerif, İslam alemi tarafından ibadetlerle geçirecek. Bu kapsamda Gaziantep ilinde yaşayan vatandaşlar Gaziantep iftar vakti ve sahur saatlerini öğrenmek istiyor. İşte 2020 Gaziantep imsakiye

GAZİANTEP İFTAR VAKTİ VE SAHUR SAATLERİ!

2020 RAMAZAN BAYRAMI NE ZAMAN?

Bir yıllık maddi ve manevi kirlerin temizlendiği, insani duyguların coştuğu, tevbe edip hakka yönelme şuurunun geliştiği terbiye ayı olan Ramazan ayının sonunda idrak edilen Ramazan Bayramı ise 24 Mayıs Pazar günü başlayacak.

23 Mayıs Cumartesi (Arefe günü),

24 Mayıs Pazar (1.Gün),

25 Mayıs Pazartesi (2.Gün),

26 Mayıs Salı (3.Gün) günü kutlanacak.

RAMAZAN AYINDA NELER YAPILIR?

Bu ayda Hz. Muhammed'in (S.A.V) müjdelediği birçok hayrın ve Salih amelin işleneceği günler var. İşte onlardan bir kaçı:

* Oruç tutmak

* Geceleri Peygamber Efendimiz'in sünneti olan teravih namazını kılmak

* Kur'an okumak

* Namazları cemaatle kılmak

* Sahur yapmak

* İftar ettirmek

* Kadir Gecesini aramak

* Sabretmek* İhsan ve ikramda bulunmak

* Tövbe etmek

* Cenneti istemek

* Çokça Kelime-i Tevhid söylemek

* Ramazan umresi yapmak

* Açları doyurmak

RAMAZAN AYI VE ORUÇ İLE İLGİLİ AYETLER

1- Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. (Bakara Suresi 185)

2- Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara Suresi 183)

3- Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (Bakara Suresi 184)

4- Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele. (Tevbe Suresi 112)

5- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın Gazianteplığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. (Bakara Suresi 187)

RAMAZAN AYININ ÖNEMİ

Manevi güzelliklerle dolu olan Ramazan ayı müminler için bir rahmet ve mağfiret mevsimidir. Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle değerlendiren mümin ebedi mutluluğun kapısını açar. Cehennemden kurtuluş beratını alarak zaman ve mekân cennetine doğru yol alır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

"Ramazan Ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar."

3 Aylar'ı uğurladığımız Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlarıyla Kur'an ayıdır. Ramazanın diriltici özelliği, bütün insanlığı hidayete ve mutluluğa ulaştırmak için insanlığa gönderilen Kur'an-ı Kerim'in bu ayda inmeye başlamasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca İslam'ın temel esaslarından biri olan oruç ibadetinin bu ayda yerine getirilmesinden dolayıdır.

ORUCUN SAĞLIĞA FAYDALARI NELERDİR?

Orucun, insanın ruh sağlığına ve mânevî hayatına verdiği bâzı faydaları şöylece sıralayabiliriz:

* Oruç, insan için maddî bir perhiz olduğu kadar mânevî bir perhizdir de... Çünkü insan nefsi, yeme, içme konusunda dilediği şekilde hareket ettikçe, kişinin beden sağlığına zarar verdiği gibi helâl-haram demeyip rastgelen şey'e saldırmak ve bulduğunu yutmakla da mânevî hayatını zehirler, ruh sağlığını tehlikeye düşürür. Artık kalb ve ruhun emrettiklerini yapmak, gösterdiği yolda gitmek, o nefse zor gelir. İnsanı kendi istediği, canının çektiği istikamete doğru sürükleyip götürmeye başlar.

İşte Ramazan-ı şerîf'te oruç vasıtasıyla, nefis, bir nevi perhiz ve riyazete alışır ve emir dinlemeyi öğrenir. İlâhî emre boyun eğerek helâl işleri bile terk ettiğinden, haramlardan çekinmek hususunda da tam bir meleke ve kabiliyet kazanır. Böylelikle bedenî olduğu kadar mânevî ve ruhî sıhhat ve âfiyete de kavuşur.

* İnsan midesi, vücuttaki bütün duygu ve cihazlarla alâkalı bir şekilde yaratılmıştır. Âdeta mide büyük bir fabrika, vücuttaki bütün duygu ve cihazlar da o fabrikanın hademesi, işçisi, yardımcısı hükmündedir. Bu mide fabrikası, bütün sene boyunca hiç tatil ettirilmeden çalıştırılırsa, nefis, mideye yardımcı durumunda olan bütün duygu ve cihazları, devamlı mide ile meşgul ettirir; onların kendilerine mahsus ibâdetlerini ve ulvî vazifelerini insana unutturur. İnsanoğlu sanki dünyaya sadece yiyip içmek için gelmiş gibi, kalbi, ruhu, aklı, fikri ve sair bütün duyguları ile midenin ihtiyacını te'min, rızkını bulmak için seferber olur. Bütün duygularıyla midesini düşünür hâle gelmesi ise, insanı mânen alçaltır, hayvancasına bir hayatın sâhibi kılar.

İşte Ramazan-ı Şerîf orucuyla, her müslüman, bu dünyadaki vazifesinin, sırf mideyi beslemek onun ihtiyaçlarını te'min etmek olmadığını anlar. Her bir duygu ve cihazını, kendine mahsus ibâdet ve ulvî vazifelerinde istihdam eder. Bu sebeble, Ramazan-ı şerîf'te mü'minler, derecelerine göre, ayrı ayrı nurlara, feyizlere, mânevî sevinçlere mazhar olurlar. Kalb ve ruh, akıl ve sır gibi lâtifeler, o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakki ve tefeyyüzde bulunur. Midenin ağlamasına bedel, sair duygular mâsumâne gülerler…

ORUÇ NEDİR?

Oruç Arapça'da "savm" kelimesiyle ifade edilir. Savm sözlükte nefsi tutmak ve engellemek anlamındadır. İslam dininde oruç, sabahın başlangıcı sayılan ikinci fecirden (tan yerinin ağarmasından) başlayarak güneşin batışına kadarki sürede başka bir deyişle imsaktan iftara kadar ibadet niyetiyle yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden nefsi uzak tutmaktır.

Oruçtan beklenen amacın gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. Kamil anlamda oruç bütün organların iştirakiyle gerçekleşir. Şöyle ki: Oruç tutan kişi mideyi yemek içmekten koruduğu gibi, dili de yalandan, gıybetten, kötü ve boş sözden uzak tutmalıdır. Göz harama bakmamalı, kusur aramamalıdır. Kulak gıybet, dedikodu ve boş sözler dinlememelidir. Gönül güzel şeyler düşünmelidir. Bilinmelidir ki, organları orucu iştirak etmeyi başaramayan kişi şeklen oruç tutmuşsa da, oruçtan beklenen gayeye bütünüyle ulaşamamış demektir.

İFTAR DUASI

"Allahümme leke sumtu ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkıke eftartü ve savme'l-Ğadi min şehri Ramazane neveytü, feğfirlî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü."

ANLAMI:

"Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!"

YEMEK DUASI:

"Bismillâhirrahmânirrahîm

Elhamdülillâhi'llezî et'amenâ ve sekânâ ve cealnâ minel müslimîn.Nimetu celillullah,Berakati Halillullah Şefaat ya Rasulullah, Külû ve'şrabû ve lâ tüsrifû, İnnehû lâ yuhibbü'l müsrifîn.Allahumme zid velâ tengus bi-hürmeti-l Fatiha…"

ANLAMI:

"Hamd Allah'a mahsustur. Hamd Allah'a mahsustur. Hamd Allah'a mahsustur. Hamd bizi doyuran, içiren, ve bizi müslümanlardan eyleyen Allaha mahsustur.Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.Allahım Fatiha suresi hürmetine arttır eksiltme. AMİN…"

İFTAR DUASININ KIYMETİ

İftar duası o kadar kıymetlidir ki Hazreti Muhammed bu duanın reddolunmayacağını bildirmiştir. Peygamberimiz bir hadisinde iftar duasının hikmeti için şunları söylemiştir;

" Üç kimsenin duası reddolunmaz" iftar sırasında oruçlunun duası, adil hükümdarın duası, mazlumun duası. Allahü Teala bu duaları semaya yükseltir, gökyüzünün kapılarını açar ve" izzet ve cemalime yemin olsun ki, bir süre sonra da olsa, sana yardım edeceğim" diye yemin eder.''

GAZİANTEP TARİHİ

Türkiye'nin altıncı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin ise en büyük kenti olan Gaziantep; nüfusu, ekonomik potansiyeli, kültürel zenginlikleri, tarihi dokusu ve büyükşehir statüsüyle metropol bir kenttir.

Anadolu'nun ilk yerleşim merkezlerinden biri olan Mezopotamya ile Akdeniz Bölgesi'nin kesişme noktasında yer alan kent, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve tarihin her döneminde önemini korumuştur.Farklı uygarlıkların, kültürlerin ve dinlerin biraraya gelerek birbirleri içinde sentezlendiği gizemli bir tarihe sahip olan Gaziantep; Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Hitit, Hurri-Mitanni, Asur, Pers, Büyük İskender, Selevkoslar Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Memluklar, Dulkadiroğluları ve Osmanlı dönemlerine ait izleri-eserleri günümüze kadar taşımaktadır. Tarihi İpek Yolu'nun buradan geçmiş olmasından dolayı uygarlıkların uğrak yeri olmuş, tarihin her döneminde kültür ve ticaret merkezi olma özelliğini korumuştur. Gaziantep'te bulunan tarihi eserlerin çeşitliliği kentin kültürel zenginliğinin bir göstergesidir.

Günümüzdeki Gaziantep'in tarihsel bağlantıları eski Dülük ve Kale ile ilişkilidir. Dülük, antik kaynaklarda "Doliche", Bizans kaynaklarında "Teluck", Arap kaynaklarında "Duluk" adıyla geçmektedir. Dülük, tarihin en eski çağlarından beri kullanılan bir yol şebekesinin düğüm noktasında yer almış, bölgedeki yerleşim Dülük'ten sonra Gaziantep Kalesi etrafında gelişerek şehirleşme bu alandayoğunlaşmıştır.

Gaziantep Kalesi, Roma döneminde kuzeyi doğal kaya, güneyi ise höyük olan bir tepe üzerine gözetleme kulesi olarak kurulmuştur. Bizans İmparatoru Iustinianos döneminde günümüzdeki halini almıştır. Memluklar, Dulkadiroğluları ve Osmanlılar döneminde çeşitli onarımlar geçiren kale, anıtsalmimarisiyle varlığını korumaktadır.

Antep, Bizans kaynaklarında en erken 12.yy. olaraktarihlenmektedir. Haçlı seferleri sırasında iseAntep'ten "Hantap" olarak bahsedildiği görülmektedir. Antep 1151 yılında Sultan I.Mesud zamanında, Anadolu Selçukluların eline geçmiş, Sultan Mesud'un ölümü üzerine Antep, Musul ve Halep Atabek'î Nureddin Zengi tarafından alınmıştır. Bunun üzerine Selçuklu tahtına geçen II.Kılıçarslan, 1157'de Antep'i kuşatmıştır. 1183 yılında Selahaddin Eyyubi, Fırat Nehri'ni geçerek Antep'e girmiştir. 1218'de Selçuklu Sultanı I.İzzettin Keykavus'un ordusu Antep'i tekrar almıştır. 1271 yılında,Moğollar'ın Kuzey Suriye seferleri sırasında Antep işgal edilmiştir. Memluk Sultanı Baybars'ın 1277'de Moğollar'a karşı düzenlediği Anadolu seferi sırasında Antep,Memlukluhakimiyetinegirmiştir. 1390 yılında Dulkadiroğulları ordusu Antep'e gelmiş, şehri yağmalamış fakat kuşatamamıştır. Antep 1400 yılında Besni ile beraber Timur tarafından alınmış, şehir büyük ölçüde yıkıma uğramıştır. Daha sonra Antep, Karakoyunlu sülalesinden Kara Yusuf'un ve Dulkadiroğluları'nın yönetimi altına girmiştir. 1522 yılına kadar bölgede egemenliğini sürdürmüştür. 1480 yılında Alauddevle Bozkurt Bey'in başa geçmesinden sonra Osmanlı ile Dulkadiroğluları Beyliği arasındaki ilişkiler gelişmiş, Antep istikrarlı bir dönem yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim'in İran seferi sırasında Alauddevle Bozkurt Bey'den yardım gelmemesinden dolayı, Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Seferi sonunda savaş açmış ve Alauddevle öldürülmüştür. Karışıklıktan yararlanan Memluklar, Antep'i ele geçirmişlerdir. Yavuz Sultan Selim'in Mercidabık ve Ridaniye zaferlerinden sonra 1516'te Antep, Osmanlı yönetimi altına girmiştir.

Osmanlı yönetiminden sonra şehir hızla imar edilmeye başlanmış, yeni yapılar yükselmiş, halk Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemine kadar refah içinde yaşamıştır. Kent, 1818-1819'da geçici olarak Halep'in kazası olmuştur. Bu durum Antep'i sosyal, ekonomik ve ticari yönlerden gelişmesini sağlamıştır. I.DünyaSavaşı'na kadar devam eden bu durum, 1919'da İngilizler'in daha sonra da Fransızlar'ın işgaliyle bozulmuştur. Antep harbinde 10 ay 9 gün boyunca düşmana karşı kadını, erkeği, büyüğü, küçüğü ile mücadele veren şehir, 8 Şubat 1921'de "Gazi" unvanını almıştır. 25 Aralık 1921 yılında, düşman işgalinden kurtulan Gaziantep Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte hızla gelişmeye devam etmiştir. Bugün tarihi, kültürel değerleri, birbirinden lezzetli Antep yemeklerini barındıran mutfağı, beş organize sanayi bölgesi, şehirlerarası ve uluslararası bağlantı yolları ile bölgenin en önemli kentlerinden biri olan Gaziantep, her yıl binlerce turist ağırlamaktadır.