Başkan Erdoğan'ndan 23 Haziran çağrısı: Aynı yanlışa bir daha düşmeyelim

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir partinin seçmenine hakaret etmediğini belirterek, "Benim eleştirim teröre bulaşmış olan yöneticileredir. Özellikle HDP'nin başındaki yöneticilerin dağ ile nasıl iş tuttuğunu, nasıl onlarla el ele olduğunu biliyoruz, değil mi? Onlara oy veren vatandaşlarımıza 'Gelin iyi değerlendirelim, aynı yanlışa bir daha düşmeyelim.' diyoruz." dedi.

Giriş Tarihi 19 Haziran 2019, 19:05 Güncelleme 19 Haziran 2019, 23:31
Başkan Erdoğan’ndan 23 Haziran çağrısı: Aynı yanlışa bir daha düşmeyelim

İÇİNDEKİLER

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir partinin seçmenine hakaret etmediğini belirterek, "Benim eleştirim teröre bulaşmış olan yöneticileredir. Özellikle HDP'nin başındaki yöneticilerin dağ ile nasıl iş tuttuğunu, nasıl onlarla el ele olduğunu biliyoruz, değil mi? Onlara oy veren vatandaşlarımıza 'Gelin iyi değerlendirelim, aynı yanlışa bir daha düşmeyelim.' diyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kral FM'le birlikte 15 ulusal ve 200 yerel bölgesel radyodan ortak canlı yayımlanan "Mehmet'in Gezegeni Seçim Özel" programının konuğu oldu.

"Oyların çalındığı" şeklindeki ifadelerden AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın rakibinin rahatsızlık duyduğunu dile getiren Erdoğan "Niye rahatsız oluyorsun. Biz 'Gelin bu oyları sayalım.' dedik. Eğer bu oyların tamamı sayılmış olsaydı bu pazar tekrar bir seçim olmayacaktı. Bunlar yüzde 10'una katlandılar, ne yazık ki yüzde 90'ı sayılmadı." diye konuştu.

Erdoğan, sandıklarda iki görevli bulunduğunu, birinin sandık kurulunun başı, diğerinin de üyelerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, birçok devlet ve özel sektör bankalarının personelinin memur olmamalarına rağmen sandıklarda görevlendirildiğini anlattı.

Bunların işçi statüsünde olduğunu, memur statüsünde göstererek görevlendirilemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Bu oyun yapıldı. Kamu görevlisi dediğimiz memurlardan burada bir atama, tayin, görevlendirme olmadı. Bunlar olunca yüzde 10 sayım, yüzde 90'ı da sayılmayınca ve rakamlar da 30 binden 13 bine düşünce çok açık net burada oyların çalındığı ortaya çıktı. Burada yolsuzluk, usulsüzlük, çalma var. Bunun için hakkımız olan şey, bu işi bizim önce İl Seçim Kurulu'na, sonra da Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) götürmekti." diye konuştu.

Erdoğan, "CHP ve Millet İttifakı sandıklarda memur olmayanların görevlendirilmesinin ilçe ve il seçim kurulları ile YSK'nin sorumluluğunda olduğunu belirterek, 'Bizim bir kabahatimiz yok', diyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:

"CHP kendine göre bunu o şekilde müdafaa ederken, biz de onların bu müdafaa tarzlarına karşı belgelerle 3 valizi YSK'ye götürdük. Bu belgelerimizi, sandık tutanaklarını, çeteleleri, hepsini buralara koyarak, bazılarında bunlar bile yoktu, hepsini YSK'ye verdik. YSK verdiğimiz belgeleri gözden geçirerek iptaline ve seçimin yenilenmesine karar verdi. Bu kararı veren biz değiliz. 7 iptale, 4 aykırı olmak üzere bu karar verildi. YSK bu kararı verdikten sonra o ana kadar YSK'de olanlara çete demeyen, YSK'nin vereceği karara saygılı olacağını söyleyen CHP, o andan itibaren 'YSK çetelerle dolu.' dedi. Bu hakaretlere, bu saygısızlığa uğrayan YSK üyeleri ben inanıyorum ki CHP'nin yetkilileri, ilgilileri onlara 'çete' diyen, her türlü hakareti yapanlara karşı da kendi yasal olan haklarını savunacaklardır, koruyacaklardır."

"ELİMİZDEN GELEN TEDBİRLERİ ALDIK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YSK ilçe ve il seçim kurullarında bu ihmalleri yapanlar hakkında soruşturma başlatıp başlatmadığına ilişkin soru üzerine, seçim kurullarındaki yetkililere yönelik bazı adımlar atıldığını belirtti.

23 Haziran'da aynı ihmaller olmaması için gerekli önlemlerin alınıp alınmadığına ilişkin soruyu Erdoğan, şöyle yanıtladı:

"Şu an itibarıyla bu işin sıfırlandığını iddia etmeyeyim ama minimize olduğuna inanıyorum. Çünkü müşahit ve avukatlarımız bu konuda çok kararlı, hazır. Sayılarını da bunların artırdık. Deneyimli arkadaşlarımız partimiz aracılığıyla belirlendi. Görevleri kendilerine tebliğ edildi. Gözler bu noktada çok da açık olacak. Oy torbalarının ağzı mühürlenip ilçe seçim kurullarına varıncaya kadar gözlem devam edecek. Sandık başından kimse ayrılmayacak. Görevli arkadaşlarımıza da bu konuda eğitimler verildi. Temenni ediyorum ki inşallah pazar akşamı durum çok daha farklı olacak."

Erdoğan, bir ihmal ve eksiklik olmaması için ellerinden gelen tedbirleri aldıklarını dile getirdi.

 "İSTANBUL'UN SEÇİMİNİ BİR KENARA KOYAMAZSINIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir vatandaşın attığı tek zarftaki oy pusulalarından neden sadece büyükşehir belediyesi başkanlığı seçiminin tekrarlandığına ilişkin soru üzerine, diğerlerine yapılan itirazların aslında sudan bahaneler olduğunu kaydetti.

Muhtarlık seçimlerinde sıkıntı olması durumunda, itirazın muhtar adayı tarafından yapılacağını ifade eden Erdoğan, ilçe belediye başkanlıklarında da benzer sıkıntılar yaşanmadığı için bu tür itirazlar olmadığını kaydetti.

Büyükçekmece ve Maltepe'de itiraz yapıldığını, Kırıkkale Keskin'de de itiraz üzerine seçimin yenilendiğini, bazı beldelerde de benzer durumların yaşandığını anlatan Erdoğan, meclis üyeliklerinde de bu şekilde bir sıkıntı ve şaibe olmadığı için itiraza gidilmediğini anlattı.

Erdoğan, büyükşehir belediye başkanlığında ise 16-17 bin oyun çalındığını belirterek, "Burası İstanbul hiçbir şeye benzemez. İstanbul'un seçimini bir kenara koyamazsınız." dedi.

İstanbul'un 39 belediyesinden 25'ini kazandıklarını belirten Erdoğan, "Yapacağımız seçim sadece bir vizyon seçimidir. Meclis'in kahir ekseriyeti AK Parti'de, bütün komisyonlar AK Parti'de, başkanvekillikleri tamamıyla AK Parti'de, yani Cumhur İttifakı'nda. Yapılacak olan sadece sembol olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecek. Halkımın dikkat etmesi gereken bir husus bu seçimin İstanbul'a kazandıracağı veya kaybettireceğinin hesabını iyi yapması lazım. Sadece bir belediye başkanı seçimi noktasında CHP İstanbul'a ne kazandırır, ama AK Parti çok şey kazandırır." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin adayının kazanması durumunda arkasında Meclis'in ve komisyonların olmadığı bir belediye başkanı olacağını ama AK Parti'nin Meclisi, komisyonları, kabinesi, Cumhurbaşkanıyla başka bir imkanı ve gücü olacağını anlattı.

"KİMLER KİMLERLE EL ELE"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul gibi 15-16 milyon nüfusu olan bir şehre ancak böyle bir büyükşehir belediye başkanlığının yakışacağını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Terör örgütüyle el ele vererek, şu anda Kandil, 'Bizim desteğimiz Millet İttifakı'nın adayından yanadır.' diyor. (Selahattin Demirtaş'ın açıklaması) O da açıklamasında oyunun CHP'nin adayından yana olduğunu söylüyor. Bakın kimler kimlerle şu anda el ele iş tutmuş. Burası çok önemli. Bunların milli, yerli, böyle bir şey yok. İYİ Parti'ye, CHP'ye, Saadet Partisi'ne gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, bu oyunuz sıradan bir oy değil. Çok çok tarihi önemde bir oydur ve bununla birlikte birçok yerlerin CHP'nin adayı tarafından terör örgütüne şimdiden pazarlaması yapılmıştır. Oralara verilmesi söz konusudur."

Erdoğan, "Muhalefet, sizin seçmene hakaret ettiğinizi iddia ediyor. Bazı çıkışlarınız seçmene mi yoksa partilere mi?" şeklindeki soru üzerine, şu değerlendirmede bulundu:

"Benim hiçbir partinin seçmenine hakaretim olmaz. Siyaseti 40 yıldır yapıyorum. Benim eleştirim teröre bulaşmış olan yöneticileredir. Özellikle HDP'nin başındaki yöneticilerin dağ ile nasıl iş tuttuğunu, nasıl onlarla el ele olduğunu biliyoruz, değil mi? Şu anda Demirtaş, Diyarbakır'da tüm vatandaşları sokağa döküp 50'nin üzerinde vatandaşımızın ölümüne neden olan bir kişidir. Şu anda cezaevinde niye duruyor? Hiçbir suç işlemediği için mi duruyor? Eş başkanları niye duruyor? Bunların hepsi Kandil'de teröristlerle el ele resim çektirenler, poz verenler değil miydi? Bu noktadaki bütün çağrımız onlara. Oraya oy veren vatandaşlarıma hiçbir zaman kalkıp da suç sabit olmadıkça terörist diyemem ama bunların lider kadroları maalesef teröristlerle el ele, kol kola olduklarına dair elimizde belgeler olduğu için onlarla ilgili bunu rahatlıkla söylerim. Onun için de vatandaşlarıma bu oyuna gelmeyelim, bu oyunu bozalım diyorum. Şu anda CHP'nin başındaki zat, Demirtaş'ı övüyor, savunuyor. 'O bir demokrasi mücadelesi veriyor.' diyor, eşbaşkanı savunuyor. Biz bu yanlışa düşemeyiz. Ortada çok açık sabit suç delilleri var. Bu suç delilleri olduğu halde biz bunları nasıl savunuruz. Ama oy verenler için böyle bir şeyi söyleyemem. Böyle bir şey için suçun sabit olması gerekir. Onlara oy veren vatandaşlarımıza 'Gelin iyi değerlendirelim, aynı yanlışa bir daha düşmeyelim.' diyoruz."

"Kürtlerin şu anda isteyip de alamadığı ne var?" sorusuna Erdoğan, "İsteyip de alamadıkları artık bu ülkede hiçbir şey kalmadı. Caddelerde, sokaklarda Kürtçe isimlerden tutun da anneleriyle, babalarıyla cezaevlerinde Kürtçe görüşme yapma imkanları yoktu. Bütün bu imkanlar artık var. Bunların hepsi ortalıktan kalktı." karşılığını verdi.

Erdoğan, etnik milliyetçiliği ortadan kaldırdıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Dedik ki 'Etnik milliyetçilik olmayacak.' Niye? Çünkü bunlar bizi ayırıyor. Biz, kültürel milliyetçiliği ortadan kaldırdık. Niye? Bunlar bizi ayırıyor. Bütün bunlarla beraber biz bir şeyi daha ortaya koyduk. Bunların televizyon yayınları, şusu busu, vesaire hepsini bunlar serbestçe yapabiliyorlar. Biz şu anda özellikle Güneydoğu, Doğu, buralarda AK Parti olarak en güçlü parti konumuna geldik. Bir şeyde yanılıyoruz. Nedir? Güneydoğu, Doğu denilince sadece Diyarbakır akla geliyor. Sadece Diyarbakır değil ki... Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Erzurum var. Bütün bunların hepsi Doğu ve Güneydoğu illeri içinde. Buralarda alınan belediyelere baktığımız zaman AK Parti birinci parti konumunda. Biz hizmeti etnik yapıya göre, etnisiteye göre değil, burada vatandaşlarım yaşıyor ona göre yapıyoruz. Bu seçimlerde birçok oralardaki illerin AK Parti'ye geçmesi önemli. Şırnak'ın, Eruh'un AK Parti'ye geçmesi önemli. Bu her geçen gün daha iyi bir konuma gelecek. Terör oralardan silindikçe, terör oralarda yok edildikçe, inanıyorum ki benim Kürt kardeşlerim AK Parti'yle geçmişte olduğu gibi büyük oranda bütünleşecekler. Hakkari'nin bazı ilçelerini aldık. Bunlar çok önemli adımlar."

Hizmetin her zaman oy etmediğini dile getiren Erdoğan, "Biz, Hakkari'de Selahaddin Eyyubi Havalimanının olduğu ilçeyi alamadık. Ama gelecekte o da olacak. Biz hizmete devam edeceğiz." dedi.

Erdoğan, İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli vatandaşların kendisine inanmasını isteyerek, şunları söyledi:

"Biz, özellikle ülkemizin bölünmesini asla istemiyoruz. Yapmamız gereken tek şey var, biz birbirimizi Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, Romanıyla, Arnavutuyla seveceğiz. 36 ayrı etnik grup 82 milyon bir ve beraber olacağız. Böyle olursak güç bulursak, böyle olmazsak güç kaybederiz. Zaten bizi Batı dünyası bölmek istiyor, parçalamak istiyor. Biz, Batı dünyasına da bu fırsatı vermeyeceğiz. Ben, Kürt kardeşlerimin -özellikle şu anda tabii pazar günü İstanbul'da bir seçim var- İstanbul'da yaşayan Kürt kardeşlerimin, bu konuda hassasiyet göstermelerini ve şunu bilmelerini istiyorum: Binali Yıldırım kardeşim bütün deneyimiyle, tecrübesiyle, uluslararası camiadaki tanınır oluşuyla İstanbul'a çok daha farklı hizmetleri verecektir. 'Bugüne kadar İstanbul'a kim hizmet verdi?' diye sorulduğunda, herhalde 'kimse CHP şu hizmeti verdi' diyemez. Çünkü CHP'nin İstanbul'da ciddi bir eseri yok. Biz İstanbul'u CHP'den çöp, çamur, çukurla aldık. Şu anda İstanbul bu hale bizim hizmetlerimizle geldi."

"İSTANBUL'UN HAVASI TEMİZSE, AK PARTİ BELEDİYECİLİĞİYLE OLDU"
Şiir okumaya nasıl başladığına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, edebiyat öğretmeninin kendisini seçtiği bir yarışmada şiir okumaya çıktığında "kaynana zırıltısı"yla salonun inletildiğini ve şiiri okutmak istemediklerini, bunun üzerine mikrofonu bırakıp Asım'ın Nesli şiirini okuduğunu, şiirin bitirmesiyle salonda sevgi patlaması olduğunu ve yarışmada birinci olduğunu anlattı.

Erdoğan, "Ülkeyi yönetmek, İstanbul'u yönetmek, lider olmak gibi büyük hayaller kurmaya ne zaman başladınız?" sorusuna, "Bunlar zaman içerisinde, Allah'ın da lütfuyla olan şeylerdi. Sizi halk bir yerlere getiriyor." yanıtını verdi.

"Siz belediye başkanı olarak seçildiğinizde herkes çok şaşırmıştı, böyle bir beklentileri yoktu. Yargı, ordu, medya, iş dünyası, dış dünya size karşıydı. Herkes size karşıyken nasıl çalışabildiniz İstanbul'da?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Şu anda bazıları dürüstlük edebiyatı yapıyor ya o dürüstlük edebiyatını yapanların önce sorumlusu olduğu belediyelerin tabii hesabını vermeleri lazım. İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduğum zaman bizim borcumuz İstanbul Büyükşehirin 2,5 milyar dolardı. İktidarda da kendi partimiz yoktu. Biz hem borcu ödedik ki cezaevine girerken kalan borç 1 milyar 250 milyon dolardı. Bu süreç içerisinde yaptığımız yatırımlar, çöplerin kaldırılması olayı. 1 yılda çöp olayını ortadan kaldırdık. Su konusu... Istıranca Dağları'ndan, Melen'den suyu getirdik. İstanbul'u devraldığım zaman 50 bin eve doğal gaz girmişti. Ama ben cezaevine girerken 1 milyon 250 bin eve doğal gazı bağlamıştık. Biz doğal gazla İstanbul'un hava kirliliğini giderdik. 6,5 milyon eve AK Parti belediyeciliği doğal gazı getirmiş vaziyette. Eğer İstanbul'un havası temizse, AK Parti belediyeciliğiyle oldu. Şimdi çıkmış konuşuyorlar, 'İstanbul Büyükşehirin bu kadar borcu var.' E tabii olur, doğru. Borç, yiğidin kamçısıdır. Bunun taksitlendirilmesi önemli, bundan sonraki süreçte de ödenmesi önemli. İnsan yönetimi, bilgi yönetimi, finans yönetimi çok önemlidir. Bunu yönettiğimiz için de biz yatırım ve bunun yanında da özellikle borçların ödenmesini başardık."

Birçok kavşak ve dal-çık yapıldığına değinen Erdoğan, "Şu anda Söğütlüçeşme'den Beylikdüzü'ne kadar metrobüs gidiyor. Oradaki beyefendiye sormak lazım: Bu metrobüsü buraya kim getirdi? Sen mi getirdin? Onların tek lafları var, 'Yapacaksın, görevlisin.' Tamam da şunu söylememek lazım: 25 yılda ne yaptınız?" dedi.