MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin af açıklamasına AK Parti'den yanıt geldi.
Basın toplantısı düzenleyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik şunları kaydetti:
''Cumhurbaşkanımız direkt konuşmayı sever.
Bu af tartışmaları başladığından beri AK Parti Genel Merkezi'ne ve hükümet ile ilgili birimlere yoğun talep gelmektedir. Bu taleplerden bir tanesi de Cumhurbaşkanımızın o gün bahsettiği, uyuşturucu satıcılarının uyuşturucu satıcısı olmadığı, kurban olduğu şeklindeki yaklaşımdır. Cumhurbaşkanımızın kast ettiği budur. Bu cümleleri belli açılışlarda kullanıyorsa topluma bir mesaj vermek istemektedir. Uyuşturucu satıcılarına geçit verilmeyeceğini söylemek istemektedir.
Cumhurbaşkanımız o gün yaptığı konuşmada MHP'yi kast edecek olsaydı direkt MHP kelimesini zikrederdi.
Cumhurbaşkanımızın ima yoluyla bunu söylediğini ifade etmek Cumhurbaşkanımızı tanımamaktır.
MHP'yi ima edecekse Cumhurbaşkanımızı MHP adını zikreder. Cumhurbaşkanımızın tarzı budur. Bu kadar açık siyasi lider yoktur.
CUMHURBAŞKANIMIZA SAYGI AK PARTİ'NİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR
Sayın Bahçeli'nin açıklamasında sayın Cumhurbaşkanımıza karşı kullanılan ifadeleri son derece yanlış bulmaktayız. İsabetsiz ve itibarsız isnatlar şeklinde bir takım ifadelerden bahsediliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi basiretini, sorgulayan bir takım cümleler var. Cumhurbaşkanımızın siyasi basireti tüm dünyanın malumudur. Sayın Bahçeli'nin Cumhurbaşkanımıza karşı kullandığı ifadeler siyasi nezaket, nezahet ve yüklenen sorumluluğa uygun bir yaklaşım olmamıştır. Biz AK Parti camiası olarak bunları kabul etmediğimizi açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz. Cumhurbaşkanımıza gösterilmesi gereken saygı AK Parti'nin kırmızı çizgisidir. Bu cümleler son derece kırıcı incitici cümlelerdir. Biz bunun tekrarlanması gerektiğini ifade ediyoruz.
CUMHUR İTTİFAKI
(Cumhur ittifakı) Her siyasi tartışma ve gündemde anlaşacağız diye bir şey yok. Anlaşamadığımız zaman ittifak ortadan kalkacak diye bir yaklaşım da yok.
DANIŞTAY'IN ÖĞRENCİ ANDI KARARI
Bu yapılan iş, ilgili dairenin kendisini yürütmenin, hükümetin yerine koymasıdır. Hükümetin takdir hakkını yok saymasıdır, daha da ileri giderek, hükümetin takdir hakkını bizzat kendisinin kullanmasıdır.
Danıştay, düz bir okumayla bile bütün hukukçuların da dediği gibi, yasayı ve Anayasa'yı alenen çiğnemiştir. Hükümetin yapacağı işleri Danıştay'ın ilgili dairesi yapacaksa, hükümetin hangi işlem ve eyleminin yerinde olup olmadığına Danıştay karar verecekse seçimleri niye yapıyoruz.
Bunu, Türklüğün tartışılması haline getirmek sakıncalıdır. Milli kimlik kapsayıcı, kuşatıcı olmalıdır, kimseyi dışlamamalıdır.
Danıştay'ın ortaya koyduğu vesayet anlayışına odaklanmalıyız. Karar milli kimlik tartışmasına dönüştürülmeli. Bu meselenin bir milli kimlik tartışmasına dönüştürülmesi, Danıştay'ın ortaya koyduğu vesayet anlayışının ıskalanması anlamına gelir.
Milli kimlik kapsayıcı olmalı, kimseyi dışlamamalı. Etnik kimliği ne olursa olsun hepimizi büyük Türk milletinin eşit parçasıyız. Milli kimliğimizi bir etnik kimliğe indirilemez.
Biz yargısal vesayeti ıskalamayalım. Etnik kökeni ne olursa olsun büyük Türk milleti kavramının içindedir. Milli kimliğimiz çayın içinde erimiş şeker gibidir. Çay kaşığı gibi insanların gözüne sokarak yaşatmıyoruz. Yargı kararıyla milli kimlik kavga ettirilemez.''
