Milli ekonomi, milli ticaret, milli sermaye

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 01 Ekim 2018 Güncelleme 01 Ekim 2018, 00:57
Milli ekonomi, milli ticaret, milli sermaye

İÇİNDEKİLER

Küreselleşmenin yeni bir dönemine giriyoruz. Artık ulusal ekonomiler önemli hale gelmeye başladı. Türkiye son 15 yılda çok ciddi ilerleme kaydetti fakat son dönemde yaşanan uluslararası kuşatma ve baskı gösterdi ki, her alanda üretim yapması gerekiyor. Son dönemde yaşanan ekomonik gerilimleri Müsiad Başkanı Abdurrahman Kaan ile konuştuk.

Milli ekonomi derken nasıl bir şeyden bahsediyoruz?
Ekonomide, ticarette ve sermayede millileşme olmalıdır. Burada en önemli kısım ulusal para birimi ile ticaretin stratejik açıdan önemli olduğunu biliyoruz. Türkiye'de milli para basılırken diğer bir para birimi baz alınarak bunun yapılmaması lazım. Onun için artık bizim de bu konuda Çin, Rusya ve İran ile yerel para birimleri ile ticaret yapmamız gerekiyor. Bu alanda milli paramızla ticaret yaptığımız takdirde sermayemizin de milli sermayeye dönüşecektir.

Yabancı yatırımcılar konusu?
Türkiye'de yabancıların da yatırım yapmasını istiyoruz. Bunların ürettiklerine yerli ürün diyebiliriz. Ama bu firmaların çoğu en ufak bir krizde yurtdışına kaçabiliyorlar. Bugün en çok konuşulan gazlı içecek, hakkında şaibeler var, Türkiye'de boykot görüyor ama Türkiye'de üretildiği için siz buna yerli üretim logosu koyuyorsunuz. Halk bakıyor bu nasıl yerli diye? Yani her yerli sermaye milli değildir. Kendi milli sermayemizi de destekleyerek gıdadan makinadan demirçelikten tamamıyla buradaki milli sermayeyi de oluşturmamız lazım.

Türkiye'ye karşı başlatılan ekonomik savaşın nedeni nedir. Sorun nereden çıktı?
Türkiye'ye karşı başlatılan ekonomik savaş, ABD'nin Rahip Brunson'un tutukluluğunu bahane ederek iki bakanımıza getirdiği yaptırımla başladı. Çelik ve alüminyum ithalatına konulan ek vergilerle ve Başkan Trump'ın TL'yi doğrudan hedef alan twiti ile devam etti. Bu tartışmasız bir şekilde Türkiye'nin ekonomik istikrarını hedef alan bir tavırdı. Sonrasında gece alımlarıyla "kur manipülasyonu" olarak ortaya çıkan durumun Türkiye'nin mevcut ekonomik verileri ile bağdaşmadığında, spekülatif olduğunda herkes hem fikir. Zira ne bütçe açığının GSYH'ye oranı, ne kamu borç stokunun GSYH'ye oranı ve ne de dış borcun vadesi, Türk Lirası'nın bu denli değer kaybetmesini gerektirmiyor.

ÜRETİM, ÜRETİM, ÜRETİM
Yeni dönemin şifresi ne olmalı? Daha güçlü yarınlar için, "tüketim ekonomisi" yerine "üretim ekonomisi" merkezli bir sisteme geçişi savunuyoruz. Elbette tüketim ekonomik büyüme için önemli bir faktördür. Tüketim olmazsa üretim de olmaz. Ancak "daha fazla tüketmek için üretim" zihniyeti ekonomimize geçici bir refah getirirken, "daha fazla üretmek için tüketim" anlayışı sürdürülebilir bir refah kazandıracaktır. Yeni dönemin şifresi üretim olmalı. Ama her alanda üretim yapmamız gerekiyor. Tekstilde çok iyiyiz, 15 milyar fazlamız var, gıdada 4,5 milyar fazlamız var deyip kalmamalıyız. Tekstilden, gıdadan, makinadan, demir çeliğe kadar her konuda üretim yapmamız gerekir.

Avrupa Birliği ile daha çok Almanya ile bu yakınlaşma gözüküyor. İlişkiler nasıl olması gerekiyor?
Avrupa Birliği ile bizim zaten bağlarımız kuvvetli. İhracatımızın yüzde 50'sini AB'ye yapıyoruz. AB ile tartışmalı döneme girsek de Türkiye'de en fazla yatırım yapan ülkeler; Hollanda, Almanya, Amerika ve Avusturya ilk sıradalar. Onun için burada Avrupa Birliği'nin Gümrük Birliği güncellemesi için çalışmamız gerekiyor.


ALTERNATİF PAZAR AFRİKA
Müsiad Başkanı Abdurrahman Kaan "Afrika dünya nüfusunda en fazla Müslüman'ın yaşadığı yer kıta. Çinliler bu kıtaya girdiler ama Afrika'ya uymuyorlar. Sudan'da 2015 Kasım'ından beri Sudan hükümeti tarafından Türkiye'ye verilen 800 bin hektarlık bir alan var. Yeni pazar alanı olarak Avrasya'yı görüyoruz" dedi.