Kandil çaldı Selo ve Figen oynadı!

Terör soruşturması kapsamında tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkında hazırlanan iddianamede terör örgütü PKK'nın sözde yöneticilerinden aldıkları talimat doğrultusunda ihanet açıklamaları yaptığı belirtildi.

Giriş Tarihi 01 Şubat 2017, 00:00 Güncelleme 01 Şubat 2017, 20:53
Kandil çaldı Selo ve Figen oynadı!

İÇİNDEKİLER

Terör soruşturması kapsamında tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında hazırlanan iddianamede, HDP Merkez Yürütme Kurulundan yapılan açıklamanın ardından 6-8 Ekim 2014'te 36 ilde meydana gelen sokak olaylarında ikisi polis 45 kişinin yaşamını yitirdiği, 769 kişinin yaralandığı belirtildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, Demirtaş hakkında, 7 ayrı suçtan 43 yıldan 142 yıla kadar hapis cezası istemiyle 500 sayfa olarak hazırlanan iddianame, 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

İddianamede, Anayasanın 83. maddesi uyarınca sanık Demirtaş'ın eylemlerine ilişkin yasama dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle 31 fezlekenin tanzim edildiği belirtildi.

HDP'NİN ÇAĞRISI VE 6-8 EKİM OLAYLARININ BİLANÇOSU
İddianamede, 6-8 Ekim olayları olarak bilinen HDP Genel Merkezinin twitter sosyal paylaşım sitesinden "Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK'dan halklarımıza acil çağrı, Kobani'de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarının ve AKP iktidarının Kobani'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz." şeklindeki mesaja yer verildi.

İddianamede, 6-8 Ekim 2014'deki sokak olaylarının meydana gelmesinde HDP Merkez Yürütme Kurulu ve sosyal paylaşım sitelerinden yapılan çağrı ve açıklamaların etkili olduğu vurgulandı.

6-8 Ekim olaylarına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünden temin edilen istatistiksel bilgilere yer verilen iddianamede, şöyle denildi:

"HDP'nin çağrısı üzerine 36 ilde sokak olayları meydana geldi. Çıkan olaylarda 2 polis memuru şehit oldu, 43 sivil vatandaş hayatını kaybetti. 331'i polis memuru, 438'i sivil vatandaş olmak üzere 769 kişinin yaralandı. Çatışmalarda 5 örgüt mensubu ölü, 3 örgüt mensubu ise yaralı olarak ele geçirildi. 4 bin 291 şüphelinin gözaltına alındığı, bunlardan bin 105'i tutuklandı. Türkiye genelinde 2 bin 389 olay meydana geldi. Olaylara 121 bin 899 göstericinin katıldı. 27'si kaymakamlık binasına 52'si emniyet binasına, 283'ü okul binalarına, 73'ü siyasi parti olmak üzere 2 bin 558 binaya saldırıda bulunulduğu ve zarar verildiği tespit edilmiştir."

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın talimatları ile KCK/TM Yerel Yönetimler Komisyonunca gerçekleştirilen Yerel Yönetimler Konferansına katılanların isimlerini içerdiği yazıdan bahsedilen iddianamede, Demirtaş'ın bu konferansa katılacaklar arasında 21. sırada yer aldığı aktarıldı.

İddianamede, PKK terör örgütünün nihai hedefi olan "demokratik özerkliğin" gerçekleştirilmesi ile ilgili olarak Demirtaş'ın şüphelinin Dicle Üniversitesinde görevli (HDP Muş Milletvekili) Yrd. Doç. Ahmet Yıldırım'a anadilde eğitim konusu üzerinde incelenmesi ve değişiklik yapması için doküman gönderdiği ve yapılan incelemenin ardından dokümanın tekrar Demirtaş'a gönderildiği tespit edildi.

DEMİRTAŞ TALİMAT VERMİŞ
Bingöl kırsalında ölen terörist cenazelerinin defni ile ilgili olarak KCK/TM Sözcülerinden Nadir Yıldırım'ın Demirtaş'ı siyasi merkez sorumlusu ve yöneticisi olarak aradığı ve şüpheli tarafından gereğinin yapıldığının işaret edildiği iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Yüksekova'da meydana gelen olaylar sırasında yaralanan bir kişinin Tarsus'a götürülmesi için Kazım Kurt'un KCK/TM yapılanmasından ambulans ayarlanması için talepte bulunduğu ve ardından konuya ilişkin Demirtaş'a verilen bilgi doğrultusunda ambulansın ayarlandığı tespit edilmiştir. Terör örgütü mensuplarının Erzurum cezaevindeki açlık grevine ilişkin olarak 21. güne girmesinden dolayı problemlerin yaşandığını Demirtaş'a, Nadir Yıldırım tarafından aktarılmıştır. Örgüt yöneticisi Demirtaş da milletvekillerinin bu duruma ilişkin açıklama yapmaları için talimat verdiği anlaşılmıştır."

SABRİ OK'TAN İZİN ALMIŞ
İddianamede, Demirtaş'ın "Parti kapatma davası" ile ilgili olarak KCK Türkiye sorumlusu Sabri Ok'un da katılacağı, yurt dışında yapılacak olan konferansa gideceği bilgisini Kamuran Yüksek'in Ok'a bilgi verdikten sonra Ok'un "uygundur" diyerek onayladığı ortaya çıktı.

Demirtaş'ın yapılacak konferansla ilgili olarak Yüksek'in aracılığıyla Ok'tan gündeme ilişkin bilgiler almak istediği aktarılan iddianamede, Ok'un bu bilgileri Yüksek aracılığıyla Demirtaş'a gönderdiği bildirildi.

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Ok, Yüksek'e Avrupa Konseyi'nden zor şartlar altında aldıkları görüşmeye dönemin DTP/BDP milletvekilleri Demirtaş ve Gültan Kışanak'ın katılmayacaklarını ve yerlerine başka milletvekillerini göndermek istemelerini sert bir dille eleştirmiştir. Mazeretsiz bu görüşmeye katılmaları yönünde talimat verdiği, bu durumdan da Ok'un emir ve talimatları dışında hareket etmelerinin asla söz konusu olamayacağı gibi KCK/TM yapılanması ile Avrupa Konseyi arasındaki bağlantıyı Faik Hoca isimli kişinin yaptığı ve gerekenin KCK/TM siyasi alan merkezi sorumlusu şüpheli Demirtaş tarafından yapıldığı anlaşılmıştır."

KCK/TM üyesi Ali Şimşek'in terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının yıl dönümü nedeniyle basın açıklaması yapmayı planladıklarını Demirtaş'a bildirdiği kaydedilen iddianamede, Demirtaş'ın da basın açıklaması yerine geniş katılım için herkese ve yerel basına haber vermeleri yönünde talimat verdiği aktarıldı.

Sanık Demirtaş'ın KCK/TM yapısı içerisinde "siyasi alan merkezi" sorumlusu olarak faaliyette bulunduğu ve yönetici sıfatıyla hareket ederek diğer örgüt üyelerine örgüt hiyerarşisi içerisinde talimatlar verdiği vurgulanan iddianamede, şöyle denildi:

"Demirtaş, birçok kez DTK toplantılarına katılmış, toplantılarda konuşmalar yapmış, sözde öneri ve önergelerde bulunmuş, yönetici sıfatıyla toplantıyı yönlendirmiş ve alınan kararlara iştirak etmiştir. Demirtaş, DTK toplantılarına seçilmiş milletvekili ve HDP Genel Başkanı sıfatıyla, yönetici olarak katılmış, yine toplantılarda konuşmalar yapmış, sözde öneri ve önergelerde bulunmuş, yönetici sıfatıyla toplantıyı yönlendirmiş ve alınan kararlara iştirak etmiştir."

TERÖR ÖRGÜTÜ PKK YÖNETİCİLERİYLE FOTOĞRAFI
İddianamede, 8 Mart 2013'te bir gazetede yayınlanan Kuzey Irak'ta sanık Demirtaş'ın terör örgütü PKK'nın yöneticilerinden Sabri Ok, Murat Karayılan ve Sülbüs Peri ile fotoğrafına ilişkin bir kişinin İstanbul ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu hatırlatıldı.

2012 yılında Nevruz kutlamasına izin verilmeyen Diyarbakır'da Demirtaş'ın halkı alanda toplanması için çağrıda bulunduğu anımsatılan iddianamede, 2016 yılındaki nevruz etkinliğinde uzun namlulu silah görüntüsünün yer aldığı sinevizyon eşliğindeki konuşmasında terör örgütünün propagandası yaptığı kaydedildi.

Demirtaş'ın Diyarbakır başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu'daki şehirlerde yaptığı bazı açıklamalarından PKK/KCK üst düzey yöneticilerinin talimatları doğrultusunda hareket eden örgüt mensuplarına yönelik güvenlik güçlerince yapılan operasyonları "katliam", teröristlerce kazılan çukurları "özgürlük mücadelesi" ve "direniş" olarak nitelendirdiği de belirtildi.

FİGEN YÜKSEKDAĞ HAKKINDAKİ İDDİANAME
Terör soruşturması kapsamında tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ hakkında hazırlanan iddianamede, terör örgütü PKK'nın sözde yöneticilerinin talimatları ve yapılan açıklamalarının ardından Sur, Bağlar, Silvan, Bismil, Lice, Dicle, Hazro ilçelerinde terör saldırılarında artış meydana geldiği belirtildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, Yüksekdağ hakkında 4 ayrı suçtan 30 yıldan 83 yıla kadar hapis cezası istemiyle 92 sayfa olarak hazırlanan iddianame 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Yüksekdağ'ın eylemlerine geniş yer verilen iddianamede, sanığın değişik tarihlerdeki konuşmalarıyla örgütün propagandasını yaptığı kaydedildi.

İddianamede, PKK/KCK terör örgütü güdümünde yayın yapan internet siteleri ve yayın organlarından yapılan çağrılar, PKK/KCK terör örgütünün sözde yöneticilerinin verdiği talimatlar doğrultusunda Yüksekdağ'ın da katıldığı birçok toplantıda sözde "öz yönetimi" desteklediği aktarıldı.

SÖZDE "ÖZ YÖNETİM" İLANININ ARDINDAN TERÖR SALDIRISI ARTTI
İddianamede, sözde "öz yönetim" ilanına sahip çıkılması ve destekleyici mahiyette açıklamaların ardından Sur, Bağlar, Silvan, Bismil, Lice, Dicle, Hazro ilçelerinde güvenlik güçlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, vatandaşların ev, iş yeri ve araçlarına yönelik, el yapımı bombalı, molotoflu, havai fişekli, uzun namlulu silahlı, roketatarlı saldırılarda ciddi oranda artışların meydana geldiği vurgulandı.

Demokratik "özerklik" talebinin demokratik hakların geliştirilmesine yönelik politik taleplerden ibaret olmadığı belirtilen iddianamede, talebin sahibinin bölgede yaşayan vatandaşların ya da bölgede siyaset yapan partiler değil, aksine terör örgütünün bizzat kendisi olduğu ifade edildi.

"SIRTIMIZI YPG'YE, YPJ'YE VE PYD'YE YASLIYORUZ" SÖZLERİ
İddianamede, bir TV programına katılan Yüksekdağ'ın Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki bir programda, "Sırtımızı YPG'ye, YPJ'ye ve PYD'ye yaslıyoruz" sözlerinin hatırlatıldığı iddianamede, Yüksekdağ'ın sözlerinin arkasında olduğuna yer verildi.

Bir siyasi partinin eş genel başkanı ve milletvekili olan şüphelinin siyasi faaliyet görünümü altında gerçekleştirdiği eylemlerinin salt siyasi faaliyet kapsamında görülemeyeceği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Yüksekdağ, DTK'nin Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında, yaptığı konuşmalarda kazılan çukurların kapatılması, barikatların kaldırılması, bombalı/mayınlı tuzaklamaların imha edilerek sokakların ve mahallelerin güvenli hale getirilmesi yönünde operasyonel çalışma yapan güvenlik güçlerini ve Türkiye Cumhuriyeti devletini 'işgalci' olarak nitelendirmiştir. Saldırıları gerçekleştiren terör örgütü mensuplarının taleplerinin kendi talepleri olduğunu ve onların sözcüleri olduklarını beyan ederek halkı direnişe çağırmaları yönündeki eylemlerinin halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır."

Son dönemde Sur ve Cizre ilçelerinde teröristlerce çukur kazma, bomba tuzaklama, güvenlik güçlerine yönelik silahlı ve roketli saldırılarını Yüksekdağ'ın yaptığı açıklamalar ile sahiplendiği ifade edilen iddianamede, Yüksekdağ'ın bu saldırıları "direniş/mücadele" saldırılara yönelik gerçekleştirilen operasyonların "toplu katliam ve abluka" olarak, etkisiz hale getirilen teröristleri "şehit" olarak nitelendirdiğine dikkat çekildi.

İddianamede şunlar kaydedildi:

"Yüksekdağ, bölücü terör örgütüne açıkça destek verdiği, güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili olumsuz bir algı da oluşturulmaya çalışmıştır. Şüpheli silahlı örgüt mensuplarının masum göstererek, bölücü terör örgütünün çıkarları doğrultusunda ülkemizin bölünmez bütünlüğü aleyhine açıklamalar yapmıştır. KCK çatı örgütlenmesinin, Türkiye'de örgüte müzahir sivil toplum kuruluşu görünümlü yapılanmaları, tek çatı altında toplama amacını güden oluşumu, böylelikle KCK örgütlenmesine ve terörist başı Abdullah Öcalan'a bağlılığın gösterildiği anlaşılmıştır."

İSTENİLEN CEZA
İddianamede, Yüksekdağ'ın üzerine atılı olan "terör örgütü yöneticiliği", "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "suç işlemeye tahrik" suçlarından 30 yıldan 83 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.