Eser sahibinin ya da sorumlu yazı işleri müdürünün savunma hakkını kullanmadıkları aktarılan iddianamede, Basın Kanunu uyarınca eser sahibinin kimlik bilgileri mevcut olduğundan hakkında soruşturma yapılması ve evrakın 4 ay süre içinde bir karara bağlanması gerektiği bildirildi.
İddianamede, basın mensuplarınca yazılan yazı ve haberlerin kamuoyunda bir etki meydana getirmesinin tabi olduğu, bu etkinin yazar lehinde ve aleyhinde olabileceği gibi yazılan yazı hususunda eleştirel görüş ve düşünce açıklamalarının da lehe yapılan görüş, düşünce açıklamasında olduğu gibi olgunlukla ve saygıyla karşılanmasının demokratik bir tutum olacağı ifade edildi.
Basın özgürlüğünün de tüm özgürlükler gibi başkalarının kişilik haklarına aykırı şekilde kullanılamayacağının açık olduğuna işaret edilen iddianamede, "Basın yolu ile işlenen suçlarda hukuka uygunluk nedenini oluşturan hakların kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada küçültücü sözlerin kullanılmaması gerekir. Bu unsurlardan birinin dahi gerçekleşmemesi haber verme ve eleştiri hakkını ortadan kaldırır ve fiili hukuka aykırı kılar" değerlendirmesi yapıldı.
İddianamede, Hürriyet gazetesinin 25 Temmuz 2015 tarihli nüshasında yayınlanan yazının "iftira" suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı ancak "hakaret" suçu yönünden değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi.
Soruşturmaya konu yazıdaki ifadelerin Soylu'yu kamuoyu ve toplum önünde küçük düşüren, şeref, onur ve saygınlığını zedeleyen nitelikte olduğu anlatılan iddianamede, "hakaret" suçunun yasal unsurlarının oluştuğu kanaatine varıldığı bildirildi.
İddianamede, şüpheli Ertuğrul Özkök'ün ''basın yoluyla hakaret'' suçundan 4 aydan 2 yıl 8 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Davanın duruşması, ilerleyen günlerde Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
