O bombalar bize

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 18 Temmuz 2014 Güncelleme 18 Temmuz 2014, 01:06
O bombalar bize

İÇİNDEKİLER

Petrolün keşfinden sonra hayat hem bizim, hem de bölge için artık bambaşkaydı! Yeni silahların, yeni oyunların devreye girmesi kaçınılmazdı! İngilizler ÜRETİM kalıplarını değiştirmiş, imparatorluklarını daha da yüceltmenin formülü olarak OSMANLI'yı yıkmaktan başka seçeneklerinin olmadığını görmüştü!
Abdülhamit Han'ın da İngilizler'in adımlarını attığı her yerde olan bitenden haberi vardı! İran Şahı Nasreddin'in petrollerini kime nasıl verdiğini anlayacak kadar zekiydi! Baron Julius de Reuter, ROTHSCHİLD ailesi adına yeraltı zenginliklerine konmuştu! Abdülhamit Han zaten elinde tuttuğu toprakların petrol denizi olduğunu çok iyi biliyor ve sıranın OSMANLI'ya geleceğini net olarak görüyordu! 100 yıllık bir planla karşı karşıya kaldığını hissediyordu!
Dünya değişecek ve bunun için de OSMANLI parçalanacaktı! Kan ve gözyaşı hakim olacak, İngilizler ve Yahudiler gelip paralarını kazanacaktı!
Hindistan'da büyük prova yapılmıştı!
Müslümanlar ve Hindular sömürgeye karşı çıkınca İÇLERİNDEKİ BEYAZ TAŞLARLA yola devam edildi! Okullar ve eğitim sistemi ele alındı! Onlar gibi düşünen, onlar gibi yaşayan insanlar yetiştirildi! Kültürel değişim beraberinde ekonomik birleşmeyi getirdi! Artık Hindistan sömürgeydi! Ama bunu yazacak medya, dile getirecek siyasetçi kalmamıştı!
Oradan buraya sıçradılar!
Osmanlı İmparatorluğu'nda açtıkları Alliance İsraelite, B'nai B'rith ve Notre Dame de Sion gibi onlarca yabancı okulla, onlar gibi düşünen ve günü geldiğinde DEVLETİNE BAYRAK AÇMAK İÇİN meydanlara çıkacak insanlar yetiştirdiler!
Abdülhamit önlerinde durduğu için inanılmaz bir psikolojik operasyon başlattılar! Demedikleri kalmadı!
Mesela, Kürt çocuklarına sahip çıktığı için tıpkı bugün gibi o zaman da saldırıyorlardı!
Sultan Abdülhamit bu operasyonlar karşısında durumu anlıyordu! "Kürt ağalarının bazılarının çocuklarını İstanbul'a getirip memuriyete yerleştirdiğim için tenkit edildiğimi biliyorum.
Senelerdir Hıristiyan Ermeniler bakanlık mevkilerini işgal etmişlerdir.
Bundan sonra da kendi dinimizden olan Kürtler'i kendimize yaklaştırmakta ne gibi bir zarar olabilir?" diyerek eleştirilere cevap veriyordu!
Veriyordu vermesine ama asıl sorun buydu!
Parça parça edilmek için anlaşılan Osmanlı topraklarında Abdülhamit'in birleştirici modeli kimseyi heyecanlandırmıyordu!
Osmanlı için geri sayım başlamıştı! İçeride çok YABANCI vardı! Zaten Osmanlı bir devletin nasıl içeriden çürütülüp çökertildiğinin en güzel örneklerindendi!
Sultan Abdülhamit Han, kara tablo karşısında sessizce mırıldanıyor ve dudaklarından çıkan şu sözler bugünü anlamamız için rehber oluyordu: "33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah'tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum.
Hiç kimseye bir karış toprak vermedim.
Hizmetimi ancak Allah'ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular..." "Beni evhamlı sanıyorlardı, hayır!
Ben sadece gafil değildim!" diyecek kadar AKIL dolu bir SULTAN sonunda pes ediyordu! Neredeyse tahtta bulunduğu 40 yıl içinde sayısız operasyonları önleyen SULTAN artık yoktu!
Büyük paylaşım başlamıştı!
Bölgenin içini boşaltıp kimliksiz hale getireceklerdi! Bunun için işe İSTANBUL'dan başlamak gerekiyordu! Öyle de oldu!
Ortadoğu'nun başına bela olmak için varedilen İSRAİL'in temelleri Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda atıldı! İlk Cumhurbaşkanları Ben Gurion Beyoğlu'nda kaldı, okudu! Hem devletin temelleri, hem MOSSAD'ın omurgası burada oluşturuldu! Osmanlı'yı yıkan AKIL, yerine koyacağı CUMHURİYET'in BAMBAŞKA bir şey olması ve kendi tarihinden, dilinden, dininden uzaklaşması için düğmeye basmıştı!
İçeride buna alkış tutan çok kişi vardı! Aileler zaten seçilmişti! Boğaz parsellenmişti!
Yabancı okullardaki çocuklar mezun oluyor, hem paranın hem Hariciye'nin başına geçiyordu! 600 yıl BAYRAĞI dalgalandıran ne kadar mukaddesat varsa neredeyse unutulmuştu! Ortadoğu gibi bizim de içimiz boşaltılmıştı!
Okuduğunu anlamayan, ezberlerle giden, Ramazan'da şarap içmeyi maharet sanan bir NESİL sahibi olmuştuk!
Adamlar başarmıştı!
Bizi bizden koparıp bilmediğimiz coğrafyalarda kabul göremeyeceğimiz bir kılığa sokmuşlardı!
Müslüman alemini kontrol etmek için kurulan İsrail'in de temellerini bize attırmışlardı! Artık Müslümanlar hep birlikte İSRAİL ile uğraşacak, arkadaki İNGİLİZLER'i kimse görmeyecekti!
Hatta Kraliçe'nin okullarından mezun olanlar oradan diploma almanın ayrıcalığını yaşayacaktı!
Ama bize Hindistan tarihi okutulmuyordu! Doğru bir örnek önümüze gelmiyor, bir türlü uyanamıyorduk!
İran Şahı Nasreddin, Rus Çarı II.
Aleksandr, Avusturya İmparatoriçesi Elizabeth, Fransa Veliaht Prensi Napolyon, Portekiz Kralı Pedro, Bavyera Kralı Ludwig, Avusturya Veliaht Prensi Rudolf, Meksika İmparatoru Maksimilyan, Bavyera Düşesi Sophie Charlotte, Belçika Prensi Baudouin gibi önemli isimlerin tıpkı SULTAN ABDÜLAZİZ'le aynı akıbeti yaşadığını bilmiyorduk!
Atlayıp ilerliyor, aslında hiçbir şeyi göremiyorduk!
Aklımız esir alınmıştı çünkü!
Bilmeden yaşayamazdık!
Beyoğlu'nda kurulan İsrail'le Osmanlı'nın elinde tuttuğu topraklar UÇAK GEMİSİ HALİNE dönüştürüldü!
Uyarı sistemi İsrail, kumanda ise İstanbul ve Türkiye oldu!
İsrail'le birlikte aslında Ankara, Tel Aviv'e bağlandı! Arkada da Kraliçe vardı! Siyaset, ekonomi, ordu hep bu yolda ilerledi!
MİT'in başındaki efsane isme İsrail makam otosu verirken bile gurur duyar hale geldik!
Devlet olma iddiamızdan çok uzaklaştık! Sadece biz değil cetvelle sınırları çizilen her yerde durum böyleydi!
Sevseniz de sevmeseniz de bu tablo Erdoğan'la değişti! Ezberlerle gelen ve aslında size ait olmayan açıdan bakarsanız durumu anlama şansınız hiç yok! Türkler'in tarihinin 1923'ten önce de olabileceğini düşünüp ilk adımı atarsanız işiniz çok daha kolay olur!
Aslında ülkemizin nasıl çevrildiğini ve nasıl nefessiz bırakıldığını görürüz!
FİLİSTİN'de patlayan bombaların geri dönen Türkiye'ye atıldığını anlarsınız!
İsrail askerleri kumda oynayan çocukları katlederken hiçbir ARAP ülkesinden tepki gelmemesinin nedeni olarak belki bir parantez açarsınız! Ve belki de içine "Bunlarda mı Türkler'den korkuyor! Öyle ya biz gelirsek onların da saltanatı bitecek!" diye küçük bir not düşersiniz!
Şu an FİLİSTİNLİ çocuklara atılan BOMBALAR aslında bizim çocuklarımıza atılıyor! Hedef yine biziz!
Amaç istedikleri şartlara yanaşmayan Ankara'ya ders vermek!
Bunun için de kullandıkları en büyük silah içerideki parçalı halimiz!
Ne diyor Sultan Abdülhamit Han.... "Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir.
Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir..."
Aklımıza ve kardeşliğimize sahip çıkalım! Araplar da Kürtler de bizim kardeşimiz! Büyük devlet büyük düşünen insanlardan oluşur!
Gösterin bunu!