* Balyoz kararlarının verildiği 21 Eylül 2012 günü, istifa kararı aldım.
* Genelkurmay Başkanı ile Deniz Kuvvetleri Komutanı beni istifadan vazgeçirmeye çalıştı.
* Gölcük'te seyirdeyken 16 yaşındaki kızımı savcılığa çağırdılar. Neymiş, mağdurmuş. Çıldırdım. Aslında bana şu mesajı verdiler: "Ey Nusret Güner, sen istifanı geri almadın. Biz de sana bunu yaparız."
* İzmir'deki Askeri Casusluk İddianamesi'nde beni mağdur olarak yazdılar. Güya kızımın odasına gizli kamera koymuşlar. Bana esas şantajı kim yaptı biliyor musunuz? Savcı yaptı.
KÜRESEL DESTEKÇİLERİ VAR
* Bizi bu hale getirenlere "X Mafya Grubu" diyorum. Gizli- Organize-Suç Örgütü. Bana göre en tehlikeli özellikleri de "Allah'tan korkmuyor" olmalarıdır.
* Bana diyorlar ki "İstifa etmeseydin, mücadele etseydin". Kime karşı mücadele edecektim? Komutanıma ve hükümete karşı mı?
* Şimdi gelelim Türkiye'deki operasyonun sonuçlarına! Oldukça güçlü olan Türk Donanması zayıflatılarak, Türkiye'nin Genişletilmiş Bölgesel güç olması engellenmek istenmiştir. Bunun arkasında ise küresel güçler vardır.
* Türkiye'deki operasyonun ikinci adımı Deniz Kuvvetleri'ndeki teknolojik atılımları engelleyerek, Türk savunma sanayine darbe vurmaktır. Çünkü Türk Deniz Kuvvetleri son yıllarda atılım içerisindedir.
* Sonuç olarak, X Mafya Grubu, emniyete ve yargıya sızdı. Ancak Deniz Kuvvetleri'ne yeterince sızamadıkları için donanmayı hedef aldı. Ardından operasyonlar yapıldı.
DOLMABAHÇE'DEKİ GÖRÜŞME
Başbakan benimle görüşmek istedi. Başbakan ile hem şehriyiz. Sağolsun kendisi ile askeri ortamlarda bir araya geldiğimizde annemin bile hatırını soran bir insan. Aynı mahallenin, aynı sokağın havasını koklamış insanlarız. Başbakan'a herşeyi anlattım. Başbakan iyi niyetle beni istifadan vazgeçirmek istedi. "MİT Müsteşarı da zor durumda, yargıyı görüyorsun vb." dedi.