Mehmet Barlas’tan Cemaat’e uyarı

Gülen Cemaati’ne ait gazete ve televizyonların Hükümet karşıtlığında Doğan Medyası'na benzediğini yazan Mehmet Barlas, Today's Zaman’ı örnek gösterdi.

Giriş Tarihi 30 Temmuz 2013, 00:00 Güncelleme 30 Temmuz 2013, 13:57
Mehmet Barlas’tan Cemaat’e uyarı

İÇİNDEKİLER

Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, Fethullah Gülen Cemaati'ne ait yayın organlarının son aylardaki yayınlarının Gezi eylemlerinin sözcüsü ve pompalayıcısı konumundaki Doğan Medyası'na izlenimi verdiğini yazdı. Bu gazeteleri yönetenleri uyaran Barlas, Fethullah Gülen'le Aydın Doğan'ı aynı eğilimlere sahipmiş gibi göstermenin Gülen'e haksızlık olduğunu söyledi.

Barlas bugünkü "Bu ilan neden "Today's Zaman"da da yayınlanmadı?" başlıklı yazısında şunları yazdı:
Siz sayın okurlarımın da anlamakta zorlandığınız durumlar yok mu? Mesela ben
kendi mesleğimi doğrudan ilgilendiren çok güncel bir durumu anlamakta
zorlandım.
Şöyle ki...
- Türkiye'deki AK Parti iktidarının mitinglerini Hitler'in Nazi Partisi'nin gösterilerine
benzeten ve ünlü sanatçıların imzaladığı bildiri, neden sadece "The Times"da
yayınlandı? İngilizce yayın yapan ve üstelik Türklerin daha fazla okudukları
Cemaat'in (veya Hizmet'in) yayın organı "Today's Zaman"da da neden
yayınlanmadı bu bildiri?
Çünkü bu bildiride yer alan iddialar Today's Zaman köşelerinde hemen her gün
seslendirilmekte. Bu arada gazetemiz Sabah da hemen her gün hedefte...
Türk medyasındaki tabloyu genel açıdan bilen ama ayrıntıları ve mülkiyet yapılarını
bilmeyenler, ilk bakışta "Today's Zaman"ın da Gezi eylemlerinin sözcüsü ve
pompalayıcısı konumundaki Doğan Medyası'na ait bir yayın organı olduğunu
düşünebilir.

Erdoğan'ı desteklemek ayıp mı?
Dünkü köşe yazılarının başlıklarını özetle vereyim isterseniz.
- Erdoğan neden Türkiye'yi kutuplaştırıyor?
- Muhalefetin kriminalleştirilmesi.
- Erdoğan'ın gazetecileri.

Bu arada bir köşe yazısında beni de ele alan bir yazar da "Mehmet Barlas
köşesini Erdoğan'ın eylemlerini haklı göstermeye adadı. Erdoğan
mükemmel lider, baba, eş, evlat olarak sunuluyor"
çizgisinde bir şeyler
yazmış.

Evet... Anlamakta zorlandığım durumlardan bir de "Cemaat"in yayın organlarının Gezi Parkı eylemleri sürecinde tencere
ve tava gürültüsüne kendilerini neden böyle fazlaca kaptırdıklarıdır?

Basın özgürlüğü mü?
"Cemaat böyledir, Cemaat organlarında yazanlar iktidar yanında yer almaz" demeyin sakın.
Ben 28 Şubat post-modern darbesinde çok kısa süre Zaman'da yazmak imkânına kavuştum. Ama dönemin
sorumlularından biri olan Mesut Yılmaz'ı eleştiren cümlelerim yazılarımdan çıkarılmak istendiği için ayrıldım Zaman'dan.
28 Şubat'ta atanmış Mesut Yılmaz'a sergilenen muhabbet ve hoşgörünün şimdiki seçilmiş Başbakan Erdoğan'dan niçin
esirgendiğini anlamakta tabii ki zorlanıyorum.
Acaba bir algılama hatası mı var hepimizde?
Hatırlarsınız... Bir dönemde "Avrupa Birliği'ne giden yol Diyarbakır'dan geçer" denilmişti.
Acaba şimdi de bazıları "Alternatif iktidara giden yol Pensylvannia'dan geçer" diye mi düşünüyor. AK Parti'ye öfkeli veya bu iktidara alternatif arayan kim varsa, mutlaka Fethullah Gülen'i ziyaret ediyor.

Laikçi endişeliler
İşin garibi dini bir cemaatin lideri ile dertleşen bu ziyaretçilerden bazıları AK Parti iktidarının özel yaşam alanlarını kısıtlayacağını düşünen laikçi endişeliler.
İşte bu Cemaat'in yayın organlarında yer alan bazı yorumlara bakarsanız, Başbakan Erdoğan'ı desteklemek ve sokak eylemlerine karşı çıkmak, hem düşünce özgürlüğüne, hem de basın özgürlüğüne karşı olmakla eş anlamlıdır.
Sayın Gülen'in ülkeye ve insanlara sunduğu hizmetlerini yok saymak sadece insafsızlıktır.
Ama onun ülkesine neden dönmediğini ve Cemaat'in bazı sözcülerinin neden bir siyasi karşı kampın üyeleri izlenimi verdiklerini anlamak da mümkün değildir.
Neticede Cemaat bir cemaattir ve AK Parti bir siyasi partidir. Aydın Doğan'la Fethullah Gülen'i aynı eğilimdeki medya sermayesinin sahipleri olarak görmeye eğilimli olanlar, sadece Gülen'e haksızlık ederler, onun imajını bozarlar.