Can Paker: "Kimse bölünme istemiyor"

Akil İnsanlar Doğu Anadolu Bölgesi Heyeti Başkanı Can Paker, Doğu Anadolu'da yaklaşık 20 bine yakın insanla görüştüklerini, en marjinal insanların bile asla bölünme istemediğini ve kimsenin böyle bir endişesi olmadığını belirtti.

Giriş Tarihi 31 Mayıs 2013, 00:00 Güncelleme 31 Mayıs 2013, 20:43
Can Paker: Kimse bölünme istemiyor

İÇİNDEKİLER

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, "Türkiye son on yılda ciddi ekonomik atılımlar yaptı. Türkiye bugün dünyanın 17. büyük ekonomisi. Her ne kadar Doğu illerine bu ekonomik atılım Batı illerine göre daha az geldiyse de yine de Doğu'daki illerde de bu hissedilmiş" dedi.

Başkan Paker, Başkanvekili Sibel Eraslan, Sekreter Ayhan Ogan ile üyeler Abdurrahman Kurt, Zübeyde Teker, Mahmut Arslan ve Mehmet Uçum, Müceldili Konağı'nda sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi.

Sivil toplum kuruluşlarının talep ve beklentilerinin ardından konuşma yapan Paker, Akil İnsanlar Heyeti olarak 14. şehirde bulunduklarını anımsatarak, hiçbir yerde, hiçbir kimsede, hiçbir toplantıda radikal unsurların dahi bölünme isteğini söylemediğini dile getirdi.

Duruma objektif baktığını ifade eden Paker, şunları kaydetti: "Benim başında bulunduğum kurum, son dört yıldır 16 Ortadoğu ülkesinde Türkiye'nin görünümüyle ilgili araştırma yapıyor. Türkiye, 16 Ortadoğu ülkesinde fevkalade yüksek değerlendiriliyor, Türkiye ile dost oluşunu seviyor ve Türkiye'nin enteresan bir şekilde Avrupa Birliği üyesi olması onlar için avantaj sayılıyor. Yani Türkiye'nin bölgede öyle bir konumu var ki şu anda, gerek siyasi olarak gerek ekonomik olarak diğer ülkelere yardımcı olabilecek, onların geleceklerine etki edebilecek durumda. Böyle bir ülkeden ayrılmak istemek pek akıl karı bir iş mi sizce? Yani ekonomik bakmak istiyorum, hissi bakmıyorum hiç. Türkiye'de yaşayan Kürtlerin Türkiye'de kalması onlar için daha avantajlı. Çok net. Yani gelecekleri, istikballeri için çok daha avantajlı."

"BÖLÜNMENİN İMKANSIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
İnsanların barış isteminin altında daha iyi yaşama özlemi olduğunu vurgulayan Paker, "Türkiye son on yılda ciddi ekonomik atılımlar yaptı. Türkiye bugün dünyanın 17. büyük ekonomisi. Her ne kadar Doğu illerine bu ekonomik atılım Batı illerine göre daha az geldiyse de yine de Doğu'daki illerde de bu hissedilmiş. Alışveriş merkezleri var ve insanlar onun özlemiyle yaşıyor. Dolayısıyla barış isteyen insanların çok güçlü bir nedeni de daha iyi yaşamak. Çünkü daha iyi yaşamayı görmüşler. Objektif nedenden dolayı bölünmenin olmasının imkansız olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Paker, 21. yüzyılın geleceğinin bölgeselliğe bağlı olduğunu ve Avrupa'da da Amerika'da da Asya'da da böyle olduğunu belirterek, coğrafi bölgelerin önemli olduğunu, genel sınırların eski önemini kaybettiğini vurguladı.

Sınırların önceden konulmasının nedeninin o ülkede üretim yapan sanayiyi ya da kapitalisti korumak için yapıldığını anlatan Paker, şöyle devam etti:
"Neyle koruyordu, gümrüklerle koruyordu. Bu çok net. Sınırların temeli budur. Kendi ülkesindeki üretim yapan kapitalisti korumak. Şimdi bu dünya kalktı. Avrupa'da, Almanya ve Fransa arasındaki sınırlar var. Peki herhangi bir önemi var mı bu sınırın? Mal ve hizmetler çok rahat gidip geliyor. İnsanlar sorgusuz, sualsiz gidip geliyorlar. Dolasıyla bu da Türkiye'nin bölünmeyeceğine, bölünmesinin anlamsız olduğuna objektif bir kanıt. Ekonomik nedenlerle, Türkiye'nin bölünmesi bence imkansız."

Paker, bir katılımcının "Bölünmenin psikolojik ortamını yaratmak için mi acaba buradasınız?" sorusuna ilişkin, "Biraz önce söylediğim objektif nedenlerden dolayı eğer böyle bir fikrimiz olsa bile başarısız olacağız. Çünkü bölünmeyecek Türkiye. Böyle bir imkanımız yok. Heyetteki arkadaşlarımın hiçbirinin geçmişte bölünmeyle ilgili hiçbir aktivitesi yok. Bu işle yıllarca çalışmış olmalarına rağmen. Hiçbir fikri faaliyeti de yok" şeklinde konuştu.
-"Sürece karşı olanların çok aciz durumda olduklarını düşünüyorum"

En çok şehit ailelerinin barışı istediğinin altını çizen Paker, "Biz çok şehit ailesiyle konuştuk. 'Biz bağrımıza taş basarız, başkasının evladı ölmesin' diyorlar. Bunun duygusal tarafı olduğu gibi belki bana kızacaksınız ama bir de ekonomik tarafı var. Çünkü o şehit aileleri de artık daha iyi yaşamak istiyor. Evet bir oğlunu şehit vermiş, bir kızını bir şehre göndermiş ama geride iki oğlu, iki kızı daha var. Onların daha iyi yaşamasını istiyor. Çok net. Çok soğukkanlı ve duygudan uzak konuşuyorlar onlar. Şehit aileleri en çok barışı istiyor" ifadelerini kullandı.