'Devlet Erkanı' Anıtkabir'i ziyaret etti

Cumhuriyetimizin 87. yıldönümü bugün törenlerle kutlanıyor. Törenler Devlet Erkanı'nın Anıtkabir'e gitmesiyle başladı.

Giriş Tarihi 29 Ekim 2010, 00:00 Güncelleme 29 Ekim 2010, 10:48
’Devlet Erkanı’ Anıtkabir’i ziyaret etti

İÇİNDEKİLER

Türkiye Cumhuriyeti'nin 87. kuruluş yıldönümü, tüm yurtta, KKTC'de ve dış temsilciliklerde törenlerle kutlanıyor.

Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında Ankara'da ilk tören Anıtkabir'de yapıldı.

Anıtkabir'deki tören, saat 08.45'te devlet erkanının yerlerini almasıyla başladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığındaki devlet erkanı, Aslanlı Yol'dan yürüyerek Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün mozolesinin bulunduğu bölüme geçti.

Cumhurbaşkanı Gül'ün, Ulu Önder'in mozolesine, üzerinde ''Cumhurbaşkanı'' yazılı kırmızı-beyaz karanfillerden oluşan çelenk koymasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Cumhurbaşkanı Gül ve beraberindekiler, daha sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçti. Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayan Gül, deftere şunları yazdı:

Gül'ün, Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalamasının ardından tören alanındaki Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ve öğrenciler, Atatürk'ün mozolesinin önünden saygı geçişi yaptılar.

Anıtkabir'deki törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yanı sıra TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Bakanlar Kurulu üyeleri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kuvvet Komutanları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili Kublay Özkan, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ve mahkeme üyeleri, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, milletvekilleri, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dr. Hilmi Bengi, bazı siyasi parti temsilcileri ile diğer askeri ve mülki erkan katıldı.

Törene devlet erkanı ile birlikte Aslanalı Yol'dan yürüyerek gelen YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan, ''ayakkabısının ıslak zeminde kayması'' nedeniyle mozoleye çıkmadı. Saygı duruşunda öğrencilerin arasında yer alan Özcan, daha sonra Cumhurbaşkanı Gül'ün Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalaması sırasında Misak-ı Milli Kulesi'ne geçti.



Cumhurbaşkanı Gül, dün yayınladığı Cumhuriyet Bayramı mesajında şunları söylemişti:

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne dayalı, hak ve özgürlüklerle ilgili sıkıntıların ortadan kalktığı, bireyin odakta olduğu birinci sınıf bir demokrasi olmasını istiyoruz. Gelecek nesillere mutlu, huzurlu, müreffeh bir ülke bırakmak istiyoruz'' dedi.

Gül, Cumhuriyetin ilanının yıldönümü dolayısıyla yayımladığı yazılı mesajına, ''Kıymetli Vatandaşlarım, Cumhuriyet'in kuruluşunun 87. yıl dönümünü kıvanç ve coşkuyla kutlarken, sizlere en derin sevgilerimi ve muhabbetlerimi sunuyorum'' diyerek başladı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin, aziz Türk milletinin Büyük Atatürk önderliğinde azim ve inançla yürüttüğü mücadele sonucunda, halkın iradesine dayalı, modern bir devlet olarak kurulduğunu vurgulayan Gül, Türk milleti Cumhuriyet'in ilanının ardından egemenlik hak ve yetkisini elde ederken, Türkiye'nin de, Atatürk'ün öncülüğünde, meclisin rehberliğinde her alanda büyük bir dönüşüm sürecine girdiğini belirtti.

''Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle şunu ifade etmek isterim ki, 87 yılda büyük hamleler gerçekleştiren ve önemli başarılara ulaşan Türkiye, geleceğe umutla bakmaktadır'' diyen Gül, geçmişten gelen birikimiyle, son yıllarda muazzam bir gelişme ivmesi yakalayan Türkiye'nin, dünyanın saygın ve güçlü bir ülkesi olma yolunda yürüyüşüne kararlılıkla devam ettiğini bildirdi.

Önemli yapısal reformlar gerçekleştiren, demokrasisini olgunlaştıran, insan hak ve hürriyetleri konusunda ciddi mesafe alan Türkiye'nin, memnuniyet verici bir istikrar süreci yakaladığına işaret eden Gül, Türkiye'nin, potansiyeliyle, gerçekleştirdiği reformlarla, büyüyen ekonomisi, olgunlaşan demokrasisi, akılcı yapıcı ve çok boyutlu dış politikasıyla, dünyada dikkatleri üzerine topladığını ifade etti.

Uluslararası alandaki ağırlığı sürekli artan Türkiye'nin, çevresinde ve dünyada barış ve güvenliğin sağlanması için daha etkin rol üstlendiğinin altını çizmek istediğini belirten Gül, şöyle devam etti:

''Bunları söylerken, geçmişte 'Avrupa'nın hasta adamı' olarak görülen, ancak bugün dinamizmi ve başarısı tüm ülkeler tarafından kabul edilen, pek çok ülke ve bölge için ilham kaynağı haline gelen bir ülkeden söz ediyoruz.

Türkiye'nin geleceğinin çok parlak olduğunu hepimizin görmesi lazım. Ülkemizin bu konumunu korumak ve ağırlığını sürdürmek için, dünyanın yeni şartları doğrultusunda, hızlı hareket etmek zorundayız.

Bugün artık barış, istikrar, huzur ve refahın yolu, demokratik değerler ve insan hakları standartlarının yükseltilmesinden geçmektedir.

Bu nedenle yakaladığımız gelişme ivmesini koruyarak, yarının daha güçlü, daha huzurlu, daha müreffeh Türkiyesini el birliğiyle inşa etmek için çalışmaya devam edeceğiz.

Bu süreçte temel önceliğimizi, demokratik, özgürlükçü yeni bir anayasa yapılması başta olmak üzere; siyasi, ekonomik ve toplumsal alanlarda en ileri standartların Türk halkına sunulması oluşturmaktadır.

Ülkemizin mutluluğu ve refahı için, milletimizin her ferdinin eşit imkan ve fırsatlardan yararlanması için, anlayış birliği içinde gayret gösterilmesinin önemini vurgulamak istiyorum.

Neticede Türkiye'nin; hukukun üstünlüğüne dayalı, hak ve özgürlüklerle ilgili sıkıntıların ortadan kalktığı, bireyin odakta olduğu birinci sınıf bir demokrasi olmasını istiyoruz. Gelecek nesillere mutlu, huzurlu, müreffeh bir ülke bırakmak istiyoruz.''

Daha gelişmiş bir demokrasi, özgürlüklerin en geniş manada kullanılması, insanların kendini ifade edebilmesinin içte birlik ve kardeşliği pekiştireceği gibi, dışta da Türkiye'nin itibarını yükselteceğini belirten Gül, ''Temel amacımız, Cumhuriyetimizi korumak ve yüceltmek, ülkemizi Atatürk?ün hedef gösterdiği muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak ise, önümüzde başka bir yol veya seçenek yoktur'' dedi.

Türkiye'nin bu hedefleri yakalayacak güç, birikim ve potansiyele sahip olduğundan şüphe duymadığını ifade eden Gül, bunu yaparken en büyük kuvvet kaynağının millet ve muasır medeniyet hedefinin taşıyıcısı Yüce Meclis olacağını vurguladı. Gül, şöyle devam etti:

''Kısır tartışmaların, gereksiz çekişmelerin enerjimizi nasıl heba ettiğini geçmişte hep gördük ve yaşadık. Sorunlarımızı, konuşarak, tartışarak, diyalogla, sağduyu içinde çözebiliriz. Şundan emin olunmalıdır ki, her sorun kendi mecrasında, demokratik bir zeminde çözüme kavuşacaktır. Bu vesileyle daha yapıcı, hoşgörülü ve bütünleştirici olunmasının önemini de bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum.

Özgüvenimizi yüksek tutup, ortak hedeflerde buluşma başarısını gösterdiğimiz sürece, daha da kuvvetleneceğimize, büyüyeceğimize, gelişeceğimize samimiyetle inanıyorum.

Büyük bir milletin fertleri olarak güzel bir geleceğe hep beraber yürüyoruz. Cumhuriyetimizi var eden değerlere daima sahip çıkacağız. Türkiye'yi evrensel değerlerin yol göstericiliğinde hep beraber yarınlara taşıyacağız. Esasen Büyük Atatürk'ün gösterdiği istikamet de budur.

Bu duygularla, yurt içindeki ve dışındaki bütün vatandaşlarımızın, geleceğimizi emanet edeceğimiz sevgili çocuklarımızın ve gençlerimizin Cumhuriyet Bayramını kutluyorum.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum. Bütün vatandaşlarımıza bu büyük bayram gününde selam ve sevgilerimi sunuyorum.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 87 . yıldönümünde çağdaş ve modern bir Türkiye'nin kurulması için çalışıldığını, dünyada söz sahibi olan Türkiye'yi geleceğe taşımak için tüm güçleri sarf edeceklerini ifade etti. Türkiye'yi muassır medeniyetler seviyesine yükseltmek için söz verdi.