Silahşörler örgütü

Enver Paşa'dan Talat Paşa'ya Celal Bayar'dan Resneli Niyazi'ye, Kara Vasıf Bey'den, Yakup Cemil'e kadar hepsinin tek bir amacı vardı; Hint Kıtası'ndan Afrika'ya, Ortadoğu'dan Balkanlar'a, Arap Yarımadası'ndan Orta Asya'ya kadar uzanan İslam dünyasını Osmanlı İmparatorluğu etrafında birleştirmek...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 16 Ocak 2010 Güncelleme 16 Ocak 2010, 01:00
Silahşörler örgütü

İÇİNDEKİLER

Örgüt kendi içinde şöyle tanımlıyordu yapısını; "Enver'in emrinde bir kurul ve Süleyman Askeri reis, ordudan subaylar, hükümet ricalinden yetkili bazı kişiler, yabancı Müslüman memleketlerinden Hilafete bağlı zevattan tanınmış ulema, tanınmış siyasi, milliyetçi ve memleketin kurtulması uğrunda çalışan kimselerle memleketleri için de hidematiyle kendini göstermiş, teferrüt etmiş olanlardan kurulu." Fikri hazırlığını Enver Paşa'ya borçlu olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidar olmasıyla resmileşen ve uluslararası nitelik de kazanan Teşkilat-ı Mahsusa'nın amacı şuydu; "Hint kıtasından Afrika'ya, Ortadoğu'dan Balkanlar'a, Arap Yarımadası'ndan Orta Asya'ya uzanan İslam dünyasını Osmanlı etrafında birleştirmek!" Onların tek gayesi imparatorluğu ayakta tutmaktı. Hangi etnik kökene ve dine mensup olursa olsun, imparatorluk sınırları içinde herkese yer vardı. Sömürge altında yaşayan Müslüman halklar kendi istiklallerini kazanmalı ve kardeş ülkelerle dayanışma içinde olmalıydı. Kafkas kökenli Kuşçubaşı Eşref, Teşkilatçılar'ın bu yapısına dikkat çekerek, "Ben ne Dağıstan rüyalarını gören bir Çerkes, ne Arap, ne de Rum'dum; ben Türkçe konuşan Müslüman bir Osmanlıydım" diyordu. Fuat Bulca da, Teşkilat-ı Mahsusa'nın esas vazifesinin imparatorluğun ayakta kalabilmesi için bağlanılmış olan büyük davaları gerçekleştirecek şahsiyetleri teşkilatlandırmak olduğunu belirterek şöyle diyordu: "Türk İstiklal Savaşı ile ilk fiili neticesini veren, II. Dünya Harbi nihayetinde ise bütün dünyaya yayılan ve sayısı elliyi geçen müstakil devlet kurdurmuş olan milli uyanışların fikri oluşunda, bizim Teşkilat-ı Mahsusamız'ın büyük himmeti vardır." Gizli Teşkilat'ın giderleri Harbiye Nezareti'nden ve 'örtülü ödenekten' karşılanıyordu. Teşkilat'ın adı resmi olarak Umur-ı Şarkiye Dairesi'ydi. Merkezi, Nuri Osmaniye Caddesi, Şeref Sokak'ta, Tasvir-i Efkar gazetesinin karşısındaki bir binadaydı. Harbiye Nezareti'ne bağlı olarak kurulmuştu, İttihat ve Terakki'nin Meşrutiyet öncesi yer altı çalışmalarının bir ürünü, hatta devamıydı.

30 BİN ELEMAN

Kuşçubaşı Eşref Bey sayıları 30 bini bulan Teşkilat-ı Mahsusacılar'ın ruh yapısını ise şöyle anlatır: "Birer eski tüfekti bu adamlarkendilerini vazifeye, vatan hizmetine adamış, ucuz kahramanlıklara, süslü lakırdılara ve sahte tavırlara yüz vermeyen samimi, gerçek vatanseverlerdi. Onların vatanseverliği derin ve içten yaşanan bir duyguydu. Kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu. Davamızın haklı bir dava olduğuna inanmıştık. Sonunda kazanamayacak oluşumuzu göz ardı etmek gayreti içindeydik. Etrafımızdaki dünya yıkılıp gitmeden hiç olmazsa birkaç tane daha küçük zafer elde edebiliriz diye düşünüyorduk." Bir örnekle Mahsusacıları yakından tanımalamaya çalışalım; "Çetesiyle" Kocaeli Taburu'na katılıp Yüzbaşı olan Mahsusacı İpsiz Recep'e Cumhuriyet'in ilanından sonra milletvekilliği önerilmiş ve kabul etmemişti. Kendisine bağlanan maaşı da Teyyare Cemiyeti'ne bağışlamıştı; "Biz işimizi tamamladık efendiler. Savaşta dik duran başımızı siyasette eğmeyiz. Tilkinin pazarda işi yoktur. Gazi Paşa Hazretleri'ne hürmetlerimi arz ederim." Yine İpsiz Recep'le devam edelim. Mustafa Kemal sorar; "Şimdi bir mücadele daha başlasa gelir misin? İpsiz Recep yanıtlar; Etrafımda kimse kalmadı. Herkes dağıldı. Bir oğlum bir de atım var. Alır gelirim!"Mahsusacılar'ın tamamına yakını aynı anlayışı taşıyorlardı. Cephelerde savaşıp büyük mücadelelerden sonra çoğu oldukça mütevazı bir yaşamı tercih ettiler. Nazım Hikmet Kurtuluş Savaşı Destanı'nda bir dönemin atınmalrken sanki Mahsusacı silahşörlerin portresini çiziyordu; "Savaştan önce de Kartal'da bahçıvandı Kazım/savaştan sonra da!"Teşkilat işte bu isimlerin öyküsü demekti çoğunlukla...

Fikri oluşumunda Enver Bey'in imzası bulunan Teşkilat-ı Mahsusa saflarında bir çok ünlü ismi de barındırıyordu; Binbaşı Süleyman Askeri, Eşref Kuşçubaşı, Teğmen Yakup Cemil, Dr. Bahattin Şakir, Mithat Şükrü Bleda, Ohrili Eyüb Sabri, Fuat Balkan, Teğmen Hilmi Musallimi, İsmail Canbulat, Piyade Subayı Rasuhi Bey, Filibeli Hilmi Bey, Şerif Burgiba, Mustafa Kemal Paşa, Arabistan'da İbn ür-Reşit, Nuri ve Halil Paşalar, Ali Fethi Okyar, Hacı Selim Sami,"Kel Ali" lakaplı Ali Çetinkaya, ilk tayyareci şehitlerden Sadık Bey, Çerkez Reşit Bey, Ahmet Fuat Bulca, Nuri Conker, Rauf Orbay, Yunus Nadi, Mehmet Akif Ersoy…

SİGARAYA YİNE ZAM GELDİ


İŞTE ZAMLI MEMUR MAAŞLARI

HANGİ İLLERDE İŞ ARANMALI?

EVİNİZİN DEĞERİ NE KADAR? ÖĞRENMEK İÇİN TIKLAYINIZ

EKONOMİDE YILIN OLAYLARI