Twitter Fenomeni Yılmaz Morgül
Morgül, gazetecilik hayatımda hiçbir zaman merakıma mucip bir karakter olmadı ne yalan söyleyeyim. Sesinin güzel olduğunu bilmeme rağmen, belki de bize yansıyan tarzından ve üslubundan dolayı sadece yüzünü bildiğim bir magazin figürüydü benim için. Ta ki Twitter alemine arz-ı endam eyleyene kadar. Twitter’da takipçisi değildim, ancak onu izleyenlerin retweet ettiği cümleleri bir süre sonra ilgimi çekmeye başladı ve geçen hafta dayanamayıp izlemeye karar verdim. Ve gördüm ki, iyi etmişim. Çünkü öyle cümleler sarf ediyordu ki, insanın “Helal olsun,” demekten başka söyleyecek sözü kalmıyordu.
Rizeli Morgül ailesinin tekne kazıntısı yedinci çocuğu olarak dünyaya gelmiş. İlk olimpiyat şampiyonu güreşçilerden Necati Morgül büyük dedesi, ağabeyi Salih Morgül milli boksör, profesyonel basketbol ve futbolcularının da olduğu geniş bir aileye mensup. Kendi tabiriyle ‘enstrümanistler’den de bolca udi, keman sanatçısı ve klarnet sanatçısı da var ailede. 11 yaşında Türk müziği eğitimi almaya başlamış. Kalamış Musiki Cemiyeti’nde başlayan müzik eğitimi, Beşiktaş ve Üsküdar musiki cemiyetlerinde devam etmiş ve İstanbul Belediye Konservatuarı’ndan mezun olmuş: “Musikimiz, dünya müziği içerisinde okyanus kadar derinliği olan, uçsuz bucaksız tek müzik. En büyük kaygım bir gün yabancıların gelip bizim musikimize sahip çıkmaları ve kendi değerimizi bize satacakları.”
ÇOCUK SANATÇI YILMAZ
Altı yaşında kaybettiği babası gemilerde makine dairesinde çalışan bir işçiymiş, annesiyse Beykoz Deri Kundura Fabrikası’nın emektarlarından. Aynı fabrikada çalışan ablaları 14-15’li yaşlarında enişteleri tarafından kaçırılarak evlenmişler, ağabeyleri de evlenerek yuvadan erkenden uçmuş. O yüzden hâlâ birlikte yaşadığı annesiyle hayatı paylaşmış. İlkokula başladığı yıllarda Beykoz Çayırı’nda simit sattığı günleri hiç unutmamış, her okul tatilinde çalışıp kendi okul giderlerini karşılamış. Müzik sevgisi ise udi babaannesiyle, tulum çalan babasından ona miras.
Beş buçuk yaşında kendi plağının tasarımını yapacak kadar müzikle dolu bir çocukluk yaşamış: “Plak resmimin üzerinde Yılmaz Morgül-Nihansın Dideden yazmıştım. Komşumuzdan ödünç alan pikapta sanat müziği klasiklerini dinlerdim ve şarkıların adlarını, bestekârlarını, makamlarını, sözlerini defterime not ederdim.” Şarkı söyleme sevdası sokaklarda da pencere pervazlarına çıkarak, okulda teneffüslerde kapıları kapatıp şarkılar söyleyerek devam etmiş. İbrahim Tatlıses’le dokuz yaşında, annesinin çalıştığı fabrikaya bir çekim için gelmesi vesilesiyle tanışmış ve onun verdiği harçlıklarla musiki cemiyetinin ücretlerini ödemiş.
12 yaşında Adana’da Sürmeli Otel’de sahne almış, o yılların ‘çocuk sanatçısı’ Yılmaz Morgül ertesi yıl Ataköy Regetta’da şarkı söylemeye başlamış: “Dikkat çekmeye başlamıştım, haftanın yedi günü izdiham yaşanıyordu, insanlar dışarıda arabalarının içinde beni dinliyordu.” O günlerde bir plak şirketinden beş albümlük bir anlaşma teklifi almış ve koşulları ağır olan sözleşmeyi biraz da acemilikten imzalamış: “Şöhret olma hayalleri kuruyordum ve hiç bilmeden o sözleşmeye imza attım. O anlaşmayı yaptıktan sonra yine kandırıldım ve bir prosedüre imza attığımı sanırken tam 10 yıl boyunca mahkemelerde süründürüldüm. Onca zaman içerisinde kazandığım paraları elimden aldılar.”
Üç dil biliyormuş Twitter’da zaman zaman kaydettiği İngilizce Tweetlerinden dolayı dil bilip bilmediği sorumuzu ise “Üç dil,” diye yanıtlıyor: İngilizce, Fransızca, İtalyanca. Anlattığına göre Ticaret Lisesi’nde Fransızca eğitim almış, Kanada’da yaşayan ağabeyleriyle yazışarak da İngilizcesini ilerletmiş, İtalyancayı ise sadece ezbere bildiği şarkılar üzerinden biliyor. Bir buçuk yıldır da uzaktan eğitimle New York Üniversitesi’nde sahne sanatları eğitimine devam ettiğini söylüyor. Sahne sanatları okumasının nedeniyse, bir gün Broadway’de sahne alma hayaliymiş: “Her gittiğimde bütün oyunları ve müzikalleri seyrederim.” Kendisinin Broadway’deki sanatçılardan daha yetenekli olduğunu söylerken, karşımızda yoksul işçi çocuğu Yılmaz mı var, yoksa televizyonlarda gördüğümüz ve çoğu kez şaşkınlıkla izlediğimiz magazin figürü mü var ayırt edemiyoruz: