Türkiye’de demografik çöküş tehlikesi! Yaşlı nüfus son 5 yılda yüzde 22 arttı! 2050 uyarısı
Türkiye'de son verilere göre yaşlı nüfus giderek artıyor. Son 5 yılda yüzde 22 artan yaşlı nüfus hakkında uzmanlardan peş peşe uyarılar geldi. Uzmanlara göre eğer yaşlı nüfus artışı bu şekilde devam ederse 2050 yılında Türkiye'de her 3 kişiden biri 65 yaş ve üzerinde olacak. İşte felaketin ayak sesleri...
Geçtiğimiz aylarda Japonya'da faaliyet gösteren bir bebek bezi üreticisi, doğum oranlarındaki rekor düşüş nedeniyle üretim hattını değiştirerek yetişkin bezi pazarına yöneldiğini açıkladı. Haber, dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, Japonya'nın yaşlanan nüfusu bir kez daha tartışma konusu oldu. Zira ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 30'u 65 yaş ve üzeri. 80 yaş üstü nüfus ise ilk kez yüzde 10'u aştı.
Bu dramatik yaşlanma süreci sadece ekonomik değil, sosyal ve psikolojik kırılmalar da yarattı. Yalnızlıkla mücadele eden yaşlı bireylerin sayısı her geçen yıl artarken, Japonya'da bazı yaşlıların sırf hapse girebilmek için basit hırsızlıklar yaptığı ortaya çıktı.
TÜRKİYE'DE DE TABLO DEĞİŞİYOR
Sabah'ın haberine göre TÜİK'in 2024 Yaşlılık Raporu'na göre Türkiye'de 65 yaş ve üzeri birey sayısı 9 milyon 112 bin 298'e ulaştı. Bu sayı, 2019'da 7 milyon 550 bin 727 idi. Son beş yılda yaşlı nüfusta yüzde 20,7 oranında artış yaşandı. Toplam nüfus içindeki oran ise yüzde 9,1'den yüzde 10,6'ya yükseldi. Kadınların yaşlı nüfustaki payı ise yüzde 55,4 ile dikkat çekici seviyede.
PROF. DR. İSMAİL TUFAN / Muş Alparslan Üniversitesi, Gerontoloji Bölümü
TÜRKİYE NASIL HAZIRLANMALI?
Toplumumuz her üç kişiden birinin yaşlı olacağı bir geleceğe doğru hızla ilerliyor. Bu değişimin önemli siyasal, toplumsal ve ekonomik sonuçları olacaktır.
EMEKLİLİK YAŞI BÜYÜYECEK
Seçmen profilindeki değişim: Yaşlanan nüfus seçmen profilini değiştirecektir. Yaşlılar genellikle sağlık hizmeti, emeklilik planlaması ve sosyal güvenlik gibi konulara daha fazla önem veriyorlar. Bu durum siyasi partileri ve siyasetçileri bu konulara gündemlerinde daha fazla yer vermeye yöneltecektir.
Sosyal politika: Nüfusta yaşlıların artışı sosyal politikanın yeniden tasarlanmasını gerektirecektir. Emeklilik yaşının yükseltilmesi kaçınılmaz olacaktır. Sağlık politikasında yaşlılara daha fazla ağırlık verilmesi gerekecektir. Yaşlılara yönelik özel sağlık hizmetlerinin yanı sıra yaşlılara yönelik sosyal hizmetlerin de genişletilmesi gibi bir dizi tedbirler siyasetin gündemini belirleyecektir.
SAĞLIK SİSTEMİNE AĞIR YÜK
Aile yapısındaki değişim: Yaşlı nüfusun artması aile yapısında da değişikliklere yol açacaktır. Zaten şimdiden kaybolmaya yüz tutan geleneksel büyük aile yapıları yerini daha küçük çekirdek aile yapısına bırakacak ve tek kişilik haneler hızla çoğalacaktır. Bu durum ailenin bakım potansiyelini azaltacak ve yaşlıların bakımı için yeni çözümler gerekli olacaktır.
Sağlık hizmetlerine talep: Yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak yaşlıların nüfusta sayısal ve oransal artışı, sağlık hizmetlerine olan talebi de arttıracaktır. Yaşlılarda kronik hastalıkların yaygınlığı ve bakıma ihtiyaç duyulması sağlık sistemine ağır bir yük getirecektir. Bu nedenle sağlık hizmetlerinin ve altyapısının güçlendirilmesi gerekmektedir.
EKONOMİK ETKİ
İş gücü ve verimlilik: Çalışma çağındaki nüfusun azalması ekonomik büyümenin yavaşlamasına ve iş gücü sıkıntısına yol açacaktır. Bunun önüne geçmek için yaşlıların iş gücüne katılımının artırılması ve genç nüfusun eğitim düzeyinin yükseltilmesi önemlidir.
Sosyal güvenlik sistemi: Nüfusun yaşlanması sosyal güvenlik sistemi üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır. Emeklilik ve sağlık harcamalarının finansmanı için yeni kaynakların bulunması ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin kurulması şarttır.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Yaşlı bakımı ve destek hizmetleri: Yaşlanan nüfusa yönelik daha kapsamlı bakım ve destek hizmetleri sağlanmalıdır. Bu hizmetler evde bakım, huzurevi, bakımevi gibi çeşitli seçenekleri kapsamalıdır. Bunlar şu anda varsa da çok yetersizdir. Ayrıca yaşlıların bağımsızlıklarını sürdürebilmelerini sağlayacak teknolojik çözümler ve ulaşım seçenekleri geliştirilmelidir.
Eğitim ve farkındalık: Toplumu yaşlanan nüfusa hazırlamak gereklidir. Eğitim ve farkındalık kampanyaları ile bu hazırlık başlayabilir. Yaşlılıkta sağlık sorunları, bakım gereksinimleri ve sosyal haklar gibi konularda toplumun bilinçlendirilmesi önemlidir. Daha fazla gerontolog istihdamına gelecekte özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinde ihtiyacımız olacaktır. Bu tersinmez süreci göz ardı etmemeliyiz. Ve şimdiden sağlık profesyonelleri olarak gerontologları diğer sağlık çalışanları ile kamuda istihdam etmeliyiz.
Ekonomik önlemler: Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak için ekonomik önlemlerin alınması gerekir. Bunların arasında örneğin genç nüfusun istihdam oranının artırılması, vergi tabanının genişletilmesi ve yaşlıların işgücüne katılımının teşvik edilmesi de yer almalıdır.
Bakım sigortası: Yaşlıların çoğalmasıyla birlikte bakım sorunu toplumsal bir soruna dönüşmektedir. Bakımın finansmanı ve kim tarafından bakımın verilmesine kadar pek soru bugünden aileleri büyük sıkıntılara sokmaktadır. Bakım yükünün toplumda adil paylaşımı için bakım sigortası gereklidir. Bunun finansmanı işverenler, çalışanlar ve emekliler tarafından sağlanacak, ama aynı zamanda devletin de yüklü bir bütçe ayırması gerekecektir.
Türkiye'nin yaşlanan nüfusunun önemli siyasi, sosyal ve ekonomik etkileri olacaktır. Bu etkilerin olumsuz sonuçlarını en aza indirmek ve yaşlıların yaşam kalitesini artırmak için kapsamLı önlemler alınmalıdır.
Toplumun tüm kesimlerinin birlikte çalışmasıyla yaşlanan nüfusun getirdiği zorluklar fırsata dönüştürülebilir ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilebilir.