Osmanlı İmparatorluğu, geniş toprakları ve farklı kültürleri bir araya getiren köklü bir yapı. Ancak bu büyüklükteki imparatorlukların yönetiminde zaman zaman zorluklar ve karışıklıklar olabiliyor. Osmanlı'da özellikle mali planlamada iki farklı takvimin kullanılması, vergilerde ciddi değişimlere neden oluyordu. Bu karmaşıklık beraberinde yeni bir oluşumun doğuşuna yol açtı: sıvış yılı. Bu kavram Osmanlı maliyesinde durumları alt üst etmeye başladı ve çeşitli isyanların tetikleyicisi olur.
Mali planlamada iki farklı takvim kullanıyordu
Osmanlı Devleti yüzyıllar boyunca İslam dünyasının ortak takvimi olan Hicri takvimi kullandı. Tarihi ve önemli hadiseler Hicri takvime göre belirlenirken, dış devletlerle yapılan anlaşmalar ve malî planlamalar için iki farklı takvim kullanıldığını belirtelim. Peki bu nasıl oluyor, hemen açıklıyoruz! Gelirleri güneş takvimine göre toplayan devlet, giderleri ise ay takvimini referans alarak raporluyordu. Ancak burada büyük bir sorun görülmekteydi. 33 güneş yılının karşılığı 34 kamerî yıl anlamına geliyordu.
Senede 1 hiçbir vergi almaksızın bütçeden harcanıyor
Daha net ifade etmek gerekirse bir yıl açıkta kalıyordu. Bu da demek oluyor ki Osmanlı Devleti, o sene hiçbir vergi almaksızın bütçesinden harcamak zorunda kalıyordu. Aktif olarak kullanılan bu sistemde en içinden çıkılamaz olan durum da şüphesiz, hicrî takvim esaslı maaş ödenen ulufelerin bütçeye verdiği zarar olarak açıklanabilir.
Koskoca bir yıl yaşanmamış sayılıyor
Osmanlı'da her 33 yılda bir o yıl hiç yaşanmamış adeta takvimlerden silinmiş kabul ediliyordu. Yani köklü imparatorlukta koskoca bir yıl yaşanmamış sayılıyordu. Bu duruma ise "sıvış yılı" adı verildi. Peki devlet bu duruma nasıl bir çözüm buldu? Koskoca imparatorluğun ekonomisinden sorumlu yetkililer bu duruma şöyle bir çözüm sundu ve asırlarca bu takvim karışıklığı sonucu ortaya çıkan bütçe sorununa çözüm olarak koskoca bir yılı hiç yaşanmamış saydılar. Üstelik arada sıvışan yıl da adını tam olarak buradan aldı.
33 yılda 32 adet vergi geliri alınıyor fakat 33 adet maaş ödemesi gerçekleşiyordu
Osmanlı tarihinde sıvış yılı özellikle bütçe açısından ciddi sıkıntılar yaratan bir yıldı. Daha net ifade etmek gerekirse devlet tarafından her 33 yılda; 32 adet vergi geliri alınıyor ancak 33 adet maaş ödemesi gerçekleşiyordu. 33 yılda, 32 adet vergi geliri alınması öte yandan 33 adet maaş ödemesi gerçekleşmesi Osmanlı mali dengesini adeta sarstı. Yaşanan bu durum devlet bütçesinde, yüzde 30 civarında bir finansman ihtiyacı doğurdu.
Yok sayılan bu yılın akabinde geliri olmayan devlet maaşları ödeyemiyor haliyle bu koskoca imparatorluk için akıl almaz bir durum yaratıyordu. Tarih kayıtlarına bakıldığında neredeyse tüm askeri ayaklanmaların sıvış yılına denk düştüğünü görmek mümkün. Öte yandan gelirlerini alamayan askerler ve yeniçeriler aynı dönemde çeşitli isyanlar başlatmıştır. Sıvış yılı sebebiyle ortaya çıkan ilk isyan ise Buçuktepe İsyanı olarak kaydedilir.
İsyanların başladığı dönem
İkinci Murad'ın oğlu Mehmet'i tahta çıkarmasının ardından vuku bulan ve Mehmet'in yeni geçtiği tahtı tekrar babasına bırakmak zorunda kaldığı bahsi geçen yeniçeri isyanı, yeniçerilerin maaşlarına buçuk oranda zam yapılmasıyla sonuçlanır. Öte yandan yeniçerilerin isyanının nedeni tahta bir çocuğun çıkmış olması değildir aslında. Dertleri ulufedir ve maaşlarının verilmeme sebebi de bu dönemin sıvış yılı ile aynı döneme denk gelmesidir. Bunun akabinde İkinci Osman'ın katlinden Vaka-yi Hayriye'ye kadar daha birçok olay yine sıvış yılına denk gelir.
Fatih Sultan Mehmet'in ölümünden sonra devam eden karışıklıklardan Yavuz Sultan Selim'in tahta çıkışına; İkinci Osman'ın katlinden Vaka-yi Hayriye'ye dek daha birçok olay da sıvış yılı ile aynı tarihte yaşanır. Olayların akabinde özellikle bu dönemlerde padişahlar önce yeniçerilerin ulufelerini ödemekle meşgul olmuşlardır.
Devlet zam ve devalüasyona yöneldi
Devlet sıvış yılında yaşanan hadiselere ve mali dengesizliğe çare olarak sürekli zam ve devalüasyon gibi çözümlere başvurur. Fakat izlenen yollar başarılı bir sonuç vermez. Sıvış yılı yani koca bir yılı yok saymak Osmanlı'da büyük bir yıkıma neden olur ve mali çöküşü hızlandırır.
Osmanlı iktisadında buhranlara yol açan sıvış yılı işte böyle bir geçmişe dayanıyor. Fakat belirtmekte fayda var ki bu doğrultuda ortaya çıkan olumsuzlukları, imparatorluk bünyesindeki güncel ekonomik ve politik nedenleri baz almadan sadece bu sene ile ilişkilendirmek doğru olmayacaktır. Mali açıdan yaşanan büyük sorunlar çoğunlukla bu döneme denk gelmiş olsa da sıvış yılı farklı değerlendirilmeli ve genel bir zemine oturtulmamalıdır.