Aztek uygarlığının günümüze kadar kalan önemli eserlerinden biri olan 24 tonluk bazalt takvim taşı, Azteklerin kıyameti nasıl beklediklerini ve ondan kaçınmak için planladıkları zeki bir yolunu ortaya koyuyor. Mayaların 2012'de dünyanın sonunun geleceğini tahmin ettiği yanılgısıyla karıştırılan Aztekler, gerçek bir kıyamet efsanesine sahipti.
Aztek İmparatorluğu, M.Ö. 1325'ten 1520'lere kadar bugünkü orta Meksika'nın büyük bir kısmını kontrol ediyordu. İspanyollar, bugün Güneş Taşı olarak bilinen 12 fit genişliğindeki takvim taşını keşfedilmeden önce yüzü aşağıya bakacak şekilde gömmüşlerdi. Aztek başkenti Tenochtitlan'ın ana meydanında sergilenen taşın, muhtemelen en değerli tutsakların kurban edildiği bir yer olduğu düşünülüyor.
Aztekler, dünyanın sonunun geleceğine inandıkları 4 Olin gününde takvim taşında bir tutsağı kurban ederlerdi. Bu gün, takvim döngüsünde her 260 günde bir tekrar ederdi. Her döngüde bir tutsak daha kurban edilir ve ertesi gün güneş yeniden doğardı. Milbrath, Aztek takvim sistemine göre, 21. yüzyıla kadar bir güneş tutulmasının 4 Olin gününe denk gelmeyeceğini belirtiyor.
Takvim taşının en dikkat çekici özelliklerinden biri, Tonatiuh'u çevreleyen pençelerdir. Bu pençeler, güneş tutulmasının somutlaşmış hali olan bir canavarı temsil eder. Aynı zamanda tarım döngülerini ve gelecekteki olayları tahmin etmek için kullanılan 260 günlük takvimi simgeler.
Azteklerin astronomiye olan ilgisi, dini inançlarıyla iç içe geçmiş bir şekilde ilerlemişti. Birçok uzmana göre, astronomi ve din her zaman bağlantılı olmuştur. Geceleyin elektrik ışıklarının olmadığı dönemlerde, tek yapmanız gereken yukarıya bakıp gökyüzündeki yıldızların sonsuzluğunu görmekti. Aztekler, bu gözlem ve anlayışlarıyla astronomiye büyük bir önem veriyorlardı.