Çocuklukta ortalığı kasıp kavurdu ergenlikte travma yaşadı... Küçük İbo kariyerindeki değişimi yıllar sonra ilk kez TAKVİM’e anlattı: Nerede bu adamın eski sesi?

Henüz 8 yaşında şarkı söylemeye başlayan ve küçük yaşta şöhrete kavuşan Küçük İbo, İbrahim Tatlıses'in veliahttı olarak gösterilip Hülya Avşar'la magazin manşetlerini süsledi. Ergenlik döneminde sesi değişince albüm yapmayı bıraktı, adeta sırra kadem bastı. Son yıllarda ise 'son hali'yle magazin gündeminden düşmedi. Küçük yaşta büyük işler başaran, fırtınalar estiren 'Küçük İbo' lakaplı İbrahim Küçük, tüm merak edilenleri yıllar sonra ilk kez TAKVİM'den Mehmet Özkan'a anlattı. İşte Hülya Avşar'dan İbrahim Tatlıses'e, ergenlik sancılarından magazin dünyasının perde arkasına kadar her şey...

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Takvim Logo

8 yaşında şarkı söylemeye başlayan Küçük İbo lakaplı İbrahim Küçük, müzikle iç içe bir hayat yaşadı, memleketi Şanlıurfa'ya gelen sanatçıların konserlerini kaçırmadı.



İbrahim Küçük'ün 'Küçük İbo' olma serüveni ise İbrahim Tatlıses'in memleketinde verdiği konserle başladı.

Takvim Logo

1994 senesinde İbrahim Tatlıses'in Şanlıurfa konserine giden İbrahim Küçük, bir şekilde sanatçıya ulaştı ve sahnesine çıkıp 2-3 parça okuma fırsatı yakaladı. Güçlü yorumu ve yanık sesiyle tüm dikkatleri üzerine çeken Küçük, 1995 yılında da Urfa'da bir demo kaset çıkardı. Urfa içinde satılan ve ilerleyen dönemlerde referans olarak göstereceği kasetle birlikte İstanbul'un yolunu tutan Küçük, babasıyla geldiği Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda bir yapım şirketiyle anlaştı.

Takvim Logo

Öğretmenlik mesleğini icra eden babası memlekete dönmek zorunda kalsa da Küçük İbo, hayallerinden vazgeçmedi ve ailesi İstanbul'a taşınana kadar yapım şirketinin sahibinin evinde misafir olarak kaldı.

Takvim Logo

TAKVİM'den Mehmet Özkan'a röportaj veren İbrahim Küçük o günleri şöyle anlattı:

"1995 senesinde
Urfa'da bir demo kaset yaptık. 16 şarkılık bir kaset. Bilinen şarkıları orada okudum. O kaseti aynı zamanda kendime referans olarak kullandı. 1996 yılında babamla birlikte İstanbul'a Unkapanı Plakçılar Çarşısı'na geldik. Dönemin müzik şirketi olan Akbaş Müzik'le yolumuz bir şekilde kesişti. Kaseti dinlettim, sesimi canlı olarak dinledi. Ve ondan sonra Akbaş Müzik'te ilk kaset çalışmalarımızın altyapısını zeminini hazırlamaya başladık. Tabii o süre zarfında babayla geldik ama babam Urfa'da öğretmenlik yaptığı için geri dönmek zorundaydı. Patronum da beni bir süre evinde misafir etti. Evinde kaldım Allah razı olsun; bir evladı gibi bir gibi ilgilendi. Tabii sonra şarkımız beklenmediği bir şekilde tutulunca sevilince ailemi getirmeye karar verdim. Babam tayin istedi ve İstanbul'a taşındılar"

Takvim Logo

Kısa sürede halkın kendisini benimsediğini dile getiren Küçük İbo, "Kimisi kardeşi kimisi evladı olarak görüyor. Sokakta yürüyorum, insanlar evladı gibi seviyor beni. Ben onu hissedebiliyorum. Bir sanatçı gibi değil. 'Oğlum' diyor 'kardeşim' diyor. Bu ne kadar güzel bir şey. Bunu parayla pulla ölçemezsiniz. Bambaşka bir duygu" ifadelerini kullandı.

Takvim Logo

İBRAHİM TATLISES'İN VELİAHTI OLARAK GÖSTERİLİYORDU

İbrahim Tatlıses'in veliahttı olarak gösterilen İbrahim Küçük, o günleri ve sonrasını ise şöyle anlattı:

"İbrahim abi, bir gün İbo Show'da benim için 'Veliahttım' dedi. Tabii benim için güzel bir anı. Beni o şekilde görmesi, benim için büyük bir şey. Ancak halk seni nereye koymak isterse oradasın. Beni İbrahim Tatlıses'in veliahttı yerine koyuyorsa eyvallah. Boynum kıldan ince. Ama 'Yok ya hiç alakası yok' dese o da eyvallah. En büyük jüri halktır. En büyük jüri, en büyük yetki sahibi orası. Onlar ne derse, halk ne derse odur. Ben kendi kendime bir şey tayin edemem. İbrahim abi programında söyledi, onore etti. Hani benim veliahtımdır... Sadece sanatsal boyutta söylemedi. Adabımdan dolayı,
Kişiliğimden dolayı, edebimden dolayı, terbiyemden dolayı, ona olan saygımdan dolayı o da böyle bir içinden geldi"

Takvim Logo

İbrahim Tatlıses'in veliahttı olarak gösterirken bir anda sırra kadem basan Küçük İbo, o günlerle ilgili şunları söyledi:

"Sadece benlik bir durum değil. Neden benlik bir durum değil? Çalıştığım şirketle alakalı, müzik
şirketiyle alakalı bir üniversite hayatım oldu. Ben Sakarya Üniversitesi'nde okudum.
Onun döneminde biraz müzikten uzaklaştım. Eğitim dönemi zevkliydi bu arada. Belli bir dönem albüm yapmadım. Albüm yapmama sebebim de ergenlik dönemiydi. Ergenlik döneminden dolayı da yani o sesimle çok böyle albüm yapma taraftarı değildim. Ses değişimi vardı. Ses değişiminden dolayı da öyle bir albüm yapma taraftarı olmadım. Yani yine konserlere gittim. Programlarımızı yaptık ama kalkıp da hani böyle bir albüm yapmadık. O dönem tabii üniversiteye yoğunlaştık. Üniversiteyi okuduk Sakarya'da. Bir de televizyon biliyorsunuz siz de tamamen dijital mecraya geçti.

Takvim Logo

Televizyon programlarının da azalmasıyla beraber bizler tabii çok fazla kendimizde, yani çok fazla televizyonlara gitme şansımız olmuyor. Daha doğrusu bizim çıkacağımız tarza. Sonuçta ben sanatçıyım. Ben çıktığım yerde ben şarkımı, türkümü söylemeliyim. Şarkımı, türkümü söylemedikten sonra bir anlamı yok. Çünkü ben niye oraya çıkıyorum, niye insanlar beni orada izliyor? İstiyor ki ben de orada bir iki tane türkü, bir iki tane eser okuyayım. Yani eğer onu yapamadıktan sonra bir anlamı yok. Ne oldu bu sefer? Sosyal medya ön planda. Yapılan işler dijital mecralara atılıyor. İşte Youtube'dur, diğer sosyal medyalara olsun. Instagram'dır, Twitter'dır. Oralara atılıyor o şekilde.

Takvim Logo

"HALK BENİ UNUTMADI"

Benim şöyle bir avantajım var. Bu konuda da mütevazıyım. Benim en büyük güvencem sevenlerim.
Halk. Halk beni unutmadı. Bu çok önemli. Halk beni unutmuş olsaydı, ben biraz daha böyle şey yapardım. Biraz daha böyle uğraşırdım. Ama Allah'a şükür unutmadı. Çünkü bir Küçük İbo dediğin zaman herkes tanıyor. Kamuoyunun %85, %90'ı tanıyor. Yeni jenerasyon bizi bilmiyor fazla. Ama son zamanlarda bu sosyal medyanın sayesinde yeni jenerasyon da beni tanımaya başladı. Çünkü düşüyoruz önüne bir şekilde. Keşfete düşüyoruz. Mesela Küçük İbo'nun son hali deyince..."

Takvim Logo

"SEN HÜLYA AVŞAR'IN KUCAĞINA OTURMUŞ BİR ADAMSIN"

1998 yılında bir televizyon kanalında Hülya Avşar'ın kucağına oturmasıyla kanalın kapatılmasına neden olan İbrahim Küçük, magazin tarihine geçen olayla ilgili de şöyle konuştu:

"Hülya Avşar'ın programına 2-3 kere çıktım. Beklemediğimiz şekilde izlenen bir programdı. Hülya Hanım'ın bütün programları izleniyordu ama o programımız çok izlenmişti. Benim kucağına oturma olayım... Hülya Hanım biliyorsunuz çok pozitif, yani böyle pozitif enerjik bir kadın. Şeyi çok iyi yani ekranda böyle hani güler yüzlü, pozitif, neşeli, canlı... Kucağına oturtunca tabii ben de beklemiyordum. Benim için bir anı oldu ama güzel bir anı oldu. Ondan sonra diyorlar işte; İbrahim sen Hülya Avşar'ın kucağına oturmuş bir adamsın. Yani o kadar büyük bir şey gibi gözüküyor...

İbrahim Küçük, "Sonrasında hiç Hülya Avşar'la itibarınız oldu mu? Hiç konuşuyor musunuz?" sorusuna şöyle karşılık verdi: "Denk gelmedim. Yani çok fazla denk gelemedim. Bir kere bir denk geldim. Bir sohbetimiz oldu. Havalimanında. Orada bir sohbet ettim kendisiyle. Dedim ki 'Hülya Hanım beni tanıdınız mı?' O da 'Tanımam mı' diye karşılık verdi. Hani böyle bir ayaküstü bir sohbetimiz olmuştu"

Takvim Logo

İbrahim Tatlıses'le de denk geldikçe görüştüklerini belirten Küçük İbo, "Sağlığından dolayı da çok fazla böyle hani rahatsız etmek istemiyoruz kendisini. Tabii haber alıyoruz. Güzel haberlerini alıyoruz. O bizi mutlu ediyor" dedi.

Takvim Logo

"BU ADAMIN ESKİ SESİ NEREDE?"
Ergenlik döneminde sesi değişince albüm yapmayı bırakan Küçük İbo, "Moral bozukluğu oldu mu?" sorusuna yanıt vererek o dönem yaşadığı psikolojik travmayı şu sözlerle dile getirdi:

"Moral bozukluğundan ziyade bir psikolojik travma geçiriyorsun. Bir dönem geçiriyorsun. Herkesin sesi değişiyor. Benim de sesim tabii ki doğal olarak değişti. 16-17 yaşından itibaren zaten bir değişime giriyor.
Ta ki tam oturması. Tam oturmasının 25'i de geçiyor ama 22'li 23'li yaşlarda artık hani bir rengini alıyor. Belli bir zaman sonra tam oturuyor. O dönemde de tabii ki bilimsel konulara da girmek istemiyorum. Hani ben kendimle ilgili olanı söylüyorum. Benimki böyle oldu. O dönem işte bir ses değişimi oldu. Ben de tabii ki albüm yapmadım. Çalışmalar yapmadım. Konserlere falan yine gittim. Ama bir kaset, bir CD yapmadım.
Çünkü bana bunu soracaklarını biliyordum: Ya eski sesi kalmamış. Bu adamın eski sesi nerede? Nerede bu adamın eski sesi?

Bir yıkım. Tabii şimdi bunu anlatmak lazım. İzah etmek lazım. Ama ses değişiyor. Yani buna yapacak hiçbir şey yok. Ama çok şükür hani şeye devam ediyorum. Sesimiz daha iyi oldu. Ben şu anki sesimi daha çok beğeniyorum. Açık söyleyeyim. Tabii yani şimdi ne yaptığını bilen bir ses var. Yorum var. Name var.
Çocukluk sesi güçlüdür. Güçlüdür yani güç olarak vardır. Ama hani nasıl kullanma yönden biraz
böyle bilinçsiz kullanıyorsun. Dik sesler güç var ya çıkıyor ya. Mesela ben şimdi eski şarkılarımı dinliyorum. Nasıl dik okumuşum. Allah'ım diyorum nasıl dik okumuşum ben bu şarkıyı"

Takvim Logo

"HAV HAV FALAN BİZE TERS"

Müzik piyasasında son dönemde çıkan şarkılara ilişkin sorulara da yanıt veren Küçük İbo, "Hav hav hav diye mesela şarkılar yapıyorlar. Ya şimdi öyle bir şarkı mı olur? Bizim bir kitlemiz var. Ve bir tarzımız var. Bizlerin, bu halkın, bizim bir tarzımız, bir duruşumuz var. Bazı şeyler olmaz burada. Olmaz, bizde olmaz. Bize ters. Hav hav falan, olmaz yani. Zaten böyle şarkılar çok uzun sürmüyor. Bakın biz konserlere gittiğimizde biz 10 sene önce, 15 sene öncenin şarkılarını hala okuyoruz. Yıldız Tilbe'nin şarkılarını söylüyoruz. İbrahim Tatlıses'in şarkılarını söylüyoruz. Bunlar böyle bir ay, iki ay sürüyor. Ama işte dinleyicisi var. Yapacak bir şey yok. Yani bir dinleyen kesin var" dedi.

Takvim Logo

"SON HALİM NASILMIŞ ACABA ÇOK MERAK EDİYORUM"
Son yıllarda 'son hali' başlıklı haberlerle magazin manşetlerini süsleyen Küçük İbo, konuyla ilgili de esprili bir yorumda bulundu. Ünlü isim, söz konusu haberlerin hatırlatılması üzerine:

"Zaman zaman benim de önüme çok düşüyor. Bana da atıyorlar. 'Aa İbrahim yine haber olmuşsun' diye atıyorlar. Açıyorum linki, basıyorum, 'Küçük İbo'nun son hali' gibi başlık atılmış. Hoşuma gidiyor. 'Son halim nasılmış acaba çok merak ediyorum' deyip haberi okuyorum. Ha şunu aslında merak ediyorum. Resmi nereden aldılar? Ben ondan bakıyorum. Ben resim göndermedim. Nereden aldılar? Ama diyorum sosyal medyam var. Oradan almış olabilirler. Görüyorum, bakıyorum, okuyorum... Olumsuz bir yazı görmedim. Hoşuma da gidiyor, haberlerde hatırlanmak. Demek ki unutmamışlar bizi. Öyle bakıyorum olaya. Ne güzel kamuoyuna son halimi gösteriyorlar. Yazanın kalemine sağlık. Sıkıntı yok"

Takvim Logo

Küçük İbo "Olumsuz haberler de yapıyorlar mı bu şekilde?" sorusu üzerine de yıllar önceki bir anısını anlattı:

"Ben Almanya'ya çok gidip geliyorum. Konser için gidiyorum. İlk dönemler. Sene 2001-2002. Bir tane gazeteci beni aradı. 'Ne yapıyorsun' dedi. 'Almanya'dayım' dedim. 'Ne yapıyorsun' diye sorunca 'Benim burada bir kirvem var doktor. Onu ziyarete geldim' dedim. Kapattı. Geldim İstanbul'a baktım gazetede. Küçük gibi o Almanya'ya tedavi görmeye gidiyor diye başlık attı. Tedavinin içeriğine bak: Boyu kısa diye ayağına platin koyuyor... Öyle bir haber yaptı. Ben de dedim ki nasıl öyle bir kanıya vardınız. Bacağımda demir yok platin yok dedim. Bir şey yok dedim. Boyu uzun göstersin diye mi? Boyu uzatsın diye mi? Bilmiyorum. Niye takarlar onu da bilmiyorum. Böyle olmaz ki dedim. Düzeltelim onu dedim. Normalde hiç uğraşmam. Çünkü niye biz yüz yüze bakıyoruz. Benim medyayla basınla hiç sorunum olmaz. Çünkü benim onlara ihtiyacım var. Onların da bana. Bizim birbirimize ihtiyacımız var. Kalkıp da uğraşmam ama bunu düzeltmemiz lazım dedim. Nitekim düzeltilmedi ama konu da kapandı gitti. Böyle haberler yapıldı. Üzüldüm o zamanlar"

Takvim Logo

'ÖLDÜ' HABERLERİNE TEPKİ!
'Öldü' haberlerine de tepki gösteren Küçük İbo, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Beni bir televizyon kanalından aradılar. Dedi 'İbrahim öldü' diye haber yapılmış, geleyim bir röportaj yapalım. Anlat dedi. Röportajımızı yaptık. Çok da güzel geçti. Dedim valla ben ölmedim. Buradayım bak konuşuyorum falan. Yani öyle bir haber yapıldı. Tabii şimdi bakın ben hiçbir habere asla ters yapmam. Ama öldürmesinler. Bu olmaz. Belki ben dışarıdaydım. Belki annem kalp hastası. Belki babam kalp hastası. Belki akrabam memlekette okurken kalp hastası... Bunun bir de vebali var. Tamam sen bana yaptın öyle bir haber. Tamam biz birbirimize güleriz. Haha yaparız. E benim babam belki kalp hastası. Adam aldı gazeteyi baktı. 'Aa oğluma ne oldu?' dese. 70 yaşında adam, 73 yaşında adam yani"