Türkiye'de işçi ile işveren arasındaki önemli uyuşmazlıklardan birisini de çalışanların istemedikleri birimlere gönderilmesi ya da işyeri şartlarında yapılan değişiklikler oluşturuyor. Mevzuatımıza ilk kez 4857 sayılı İş Kanunu ile 'çalışma şartlarında esaslı değişiklik' kavramı da girmiş oldu. Böylece işçisini ihbar tazminatı vermeden çıkartmak isteyen kötü niyetli işverenlerin de önüne geçildi. 'Esaslı değişiklik' kavramı yasada tam olarak tanımlanmasa da uygulamalar ve Yargıtay kararları aslında sınırları da belirliyor. Burada bakılan ise değişikliğin işçinin aleyhine ve durumunun ağırlaştırılmış olması. Aleyhte değişikliğin işçinin ücret ve benzeri haklarında, mesleğinde, statüsünde gerçekleşmesi gerekiyor.
DİNLENME SÜRESİ KISALTILIRSA...
Maaşta sözleşmeye aykırı indirim, iş tanımında olmayan bir işin yaptırılması, sözleşmede belirlenen statünün dışına çıkılması bu kavramı kapsıyor. Yine işçinin uzak bir şubede çalışmaya zorlanması da esaslı değişiklik kavramı içerisinde değerlendiriliyor. Dinlenme sürelerinin azaltılması, yemek hizmetinin kaldırılması gibi konular da değişiklik kavramı içinde yer alıp işçiye tazminat hakkı veriyor. Yukarıda özetlediğimiz durumlar ortaya çıktığında çalışanlar İş Kanunu'nun 22. Maddesi'ndeki haklarını kullanabiliyor.
YASA NE DİYOR?
Bu maddede özetle şöyle deniliyor: "İşveren, çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından 6 iş günü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21'inci Madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir."