İnşaatçılardan ‘kurtuluş’ reçetesi

İnşaatçılar sektördeki durgunluğu aşmanın yollarını ararken, bir taraftan da piyasaya sonradan girip çok fazla zarar verenlerin ayıklanması için yasal düzenlemenin şart olduğuna vurgu yapıyor.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 18 Kasım 2017 Güncelleme 18 Kasım 2017, 00:40
İnşaatçılardan ‘kurtuluş’ reçetesi

İÇİNDEKİLER

Türkiye'de 2004'ten itibaren konut talebi ve buna bağlı olarak konut üretimi ciddi bir yükselişe geçti. Ancak bu süreçte, tecrübe ve niteliği olmayan farklı sektörden girişimciler, konut sektörüne yatırım yapmaya başladı. Mesleki yetkinlikleri bulunmayan, mali koşul ve şartları sağlamayan birçok kişi ya da firma, denetime tabi olmaksızın kolaylıkla inşaata girdi. Buna 'Yap-Sat'çı olarak bilinen küçük ölçekli konut üretimi yapan kesim de dahil edildiğinde, sektörde faaliyet gösteren gayrimenkul geliştiricilerin sayısı 200 bini aştı. 80 milyon nüfuslu Almanya'da toplam gayrimenkul geliştiricisi sayısı 3 bin 800 iken, sadece İstanbul'da ticaret odası kayıtlarına göre 42 bin 600 geliştirici bulunuyor. Ankara, Bursa, İzmir, Konya, Gaziantep ve diğer şehirlerde de durum farklı değil.

İSTEYEN SEKTÖRE GİRİYOR
Türkiye'de hemen hemen tüm sektörlerde yasal düzenlemelerle iş yapabilme kriterleri, denetim ve gözetim varken, isteyen herkes inşaat yapabiliyor. Mesela bir sanayici veya tekstilci konut üretimine rahatlıkla girebiliyor. İnşaat sektörünün daimi temsilcileri, bu gidişatla sektörü çok ciddi tehlikelerin beklediğini vurguluyor. Konut sektöründe aşırı yığılma nedeniyle arz talep dengesi bozuluyor. Temsilcilere göre, inşaata bu tür kontrolsüz girişler, talebe bağlı olmaksızın plansız konut üretimini doğuruyor. Bu da sektörün zamanla durağanlaşması, gerilemesi ve hatta çökmesine neden olabilir.

ARSA FİYATLARI UÇTU
Farklı sektörlerden niteliksiz girişimcilerin konut sektörüne girmesi; konutun ana ham maddesi olan arsaların hızla tükenmesine, bu sebeple de arsa fiyatlarının çok fazla artmasına yol açıyor. Bu da kat karşılığı inşaat sözleşmesi oranlarının yükselmesine ve nihai tüketicinin çok daha yüksek bedellerle konut edinmesine yol açıyor. Aynı zamanda fazla üretim, demir ve çimento gibi inşaat malzemelerinde sıkıntı yaşanmasına ve fiyatların artmasına neden oluyor. Bunların sonucunda da konut satış fiyatları zorunlu olarak artıyor. Konut fiyatları tüketicinin alabileceği makul fiyat sınırını aşarken, piyasa tıkanıyor. Fakat kontrolsüz konut üretimi hâlâ devam ediyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
Sektör temsilcileri, inşaattaki bu durumun sürdürülebilir olmaması sebebiyle oluşacak riskin domino etkisiyle tüm piyasaya yansıyacağı uyarısında bulunuyor. Temsilcilere göre, sektörde ciddi bir konut stoğu bulunuyor ancak üretim devam ediyor. Yüksek fiyatlar karşısında tüketici talebinin düşük olması da ilerleyen süreçte sektörün ciddi bir kriz ile karşı karşıya kalabileceğini gösteriyor.

Yavuz KARAMAN