Paraya para demiyor! 40 yıldır bu mesleği sadece o yapıyor! Günlük kazancı dudak uçuklattı!

Bu mesleği sadece o yapıyor! Günlük kazancı dudak uçuklattı! Bitlis'in Hizan ilçesinde yaşayan sepet ustası Arif İltaş (50), söğüt ağacından yaptığı sepetlerle unutulmaya yüz tutan 'sepetçilik' geleneğini yaşatmaya çalışıyor. 40 yılı aşkın süredir evinin bir bölümünde bu işi yaptığını söyleyen İltaş, "Çocuklarımın rızkını bu şekilde çıkarıyorum. Sepetçilik yaparak günde 300-400 TL kazanıyorum" dedi. Sepetçi, saz, kamış, ince söğüt ve bodur dalları, saman sapı, hint kamışı, sorgun ağacı, rafya, naylon gibi çok çeşitli malzemeyi örerek değişik biçimlerde boy boy sepetler yapar.

Giriş Tarihi 02 Aralık 2020, 09:25 Güncelleme 02 Aralık 2020, 09:25
Paraya para demiyor! 40 yıldır bu mesleği sadece o yapıyor! Günlük kazancı dudak uçuklattı!

İÇİNDEKİLER

Paraya para demiyor! Günlük kazancı dudak uçuklattı! Hizan'a bağlı Yeşilova Mahallesi'nde yaşayan evli ve 3 çocuk babası Arif İltaş, dededen kalma yöntemlerle el işi örme sepetler yaparak, artık çok yaygın olmayan 'sepetçilik' geleneğini günümüzde de yaşatmaya çalışıyor. İltaş'ın söğüt ağacı dallarını kullanarak yaptığı sepetlerin yanı yanı sıra, ekmeklik, meyvelik ve kara kovan gibi ürünleri de rağbet görüyor. Bahçıvanlık, bağcılık, arıcılık, balıkçılık ve ev ihtiyaçlarını karşılayan sepetçilik, bir zamanlar özellikle köylerde gelişmiş bir el işçiliğiydi. Hele kalbur makinelerinin bulunmasından önce, buğday tanelerinin arasına karışmış yabancı maddeleri ayıklamakta kullanılan savurma sepetleri bu işçiliğin en önemli üretimiydi.

'SEPETÇİLİK YAPARAK GEÇİMİMİ SAĞLIYORUM'

Dededen kalma sepetçilik mesleğini 40 yılı aşkın bir süredir evinde çalışarak yaşatmaya çalıştığını belirten İltaş, şöyle dedi:

"Bu meslek dedemden bana kaldı. Evimde çalışıyorum. Çok şükür bugüne kadar beni kimseye muhtaç etmedi. Şimdi bu işin çok fazla zorluğu yok. Zevkli bir meslektir. Ancak benden başkası da bu işi yapmıyor. Bu mesleğin son temsilcisi benim. Dere kenarları ve köylerdeki söğüt ağaçlarının küçük dallarını kesip buraya getirerek temizleyip ayrıştırıyorum.

Daha sonra da siparişlere göre bazen sepet, bazen karakovan, bazen de değişik alanlarda kullanılan malzemeler üretiyorum. Bu şekilde ekmeğimiz de çıkıyor. Ekmek sepeti, karakovan, meyve saklama sepetleri ve süs sepetleri gibi ürünleri üretiyorum.

Bu mesleği öğrenmek için kimse bana gelmiyor. İstiyorum ki benden sonra da bu meslek devam etsin. Sepetçilik yaparak günde 300-400 TL kazanıyorum."

Sepetçi, saz, kamış, ince söğüt ve bodur dalları, saman sapı, hint kamışı, sorgun ağacı, rafya, naylon gibi çok çeşitli malzemeyi örerek değişik biçimlerde boy boy sepetler yapar.

Bahçıvanlık, bağcılık, arıcılık, balıkçılık ve ev ihtiyaçlarını karşılayan sepetçilik, bir zamanlar özellikle köylerde gelişmiş bir el işçiliğiydi. Hele kalbur makinelerinin bulunmasından önce, buğday tanelerinin arasına karışmış yabancı maddeleri ayıklamakta kullanılan savurma sepetleri bu işçiliğin en önemli üretimiydi. Sepetçi, bu delikli savurma sepetlerinin yanı sıra, saplı veya sapsız sepetler, küfeler örmekte de ustadır; tıpkı bir trikotajcı gibi, çeşitli örgü biçimleri ve motifler yapabilir. Çalışma sırasında sepetçinin en büyük yardımcısı şu dört âlettir: ince dalları ve sapları uzunlamasına yarmak için bir kama; bu sapları birbiri arasından geçirmek için bir biz; sapları kesmek için özel bir makas ve örülmüş sapları sıkıştırmak için küçük bir tokmak.