FEDA-KÂR BİRLİKTELİĞİ: Yakın geçmişimizde gerek bizim gerek diğer ulusların enflasyonla mücadeledeki başarısızlığının altında, fedakârlığı pay etmedeki hatalar yatmıştır. Toplumun bir kesiminden FEDA beklerken diğer kesimin KÂR ediyor olması, milli mutabakatı imkânsız kılmıştı.
TOP-YEKÛN KAVRAMI: Misal şirketlere sağlanan kredi kolaylığına, buna ihtiyacı olsun-olmasın, 3 milyon işletmenin atılıyor olması, kabul edilemez. Birileri nimet TOP'larken, diğerleri YEKÛN içinde külfete katlanıyorsa, mücadelenin ruhu zedelenir, katlanılacak külfet artar, başarısızlık riski yükselir.
KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR: İnsanın zihni çabuk değişir ancak hayatını alışkanlıkları yönetir. Döviz bolluğunda edindiğimiz kötü alışkanlıkları terk etmedikçe, en güçlü program dahi yürümez. Aşık Veysel'in dediği gibi; "güzelliğin on par'etmez / bu bendeki aşk olmasa." Döviz aşkımız, dolar obezitemiz, enflasyonla mücadelenin önündeki en büyük psikolojik etkendir.
SADAKAT: Programın içeriğinin içinde bulunduğumuz sıkıntıları aşmaya yönelik tedbirlerle dolu olması, "gerek şart" olabilir. Gereken karar alınmıştır. Fakat topyekûn mücadele başarısındaki "yeter şart", bu programa sadakatten gelir. En mucize diyet dahi, ona sadık kalırsak işe yarar, vücuttaki şişkinliği (enflasyon) alır ve sağlıklı bünyeye ulaşılabilir.
ÜRETİM ÜRETİM: Enflasyon, üretimsizlikten beslenir. Üretimi dışarıda bırakan hiçbir süreç, başarılı olamaz. Fiyatları zaptiye tedbirlerle kısa süreli frenlersiniz. Kalıcı başarı, üretimi artırmaktan geçer. Kamu, özel sektör ve biz vatandaşların; her ne üretiyorsak o alanda verim artırıcı çareleri düşünmek, daha çok üretmek zamanı gelmiştir.