Arap sermayesi Türkiye'ye giriş yapacak

Bahreyn İslami Bankası Üst Yöneticisi Jarrar, Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinde istikrarsızlığın sürmesi halinde Arap sermayesinin Türkiye'ye doğru göç etmeye devam edeceğini belirterek, 'Türkiye'nin bu coğrafya ile yakınlığı ve tarihi bağını göz önünde bulundurduğumuzda sadece mevduat değil, gayrimenkul yatırımlarının da Türkiye'ye kayacağını düşünüyoruz.' ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi 07 Aralık 2017, 00:00 Güncelleme 07 Aralık 2017, 13:13
Arap sermayesi Türkiye’ye giriş yapacak

İÇİNDEKİLER

Bahreyn Merkez Bankası Bankacılık Gözetiminden Sorumlu Yöneticisi Hamad: Türkiye, ticaret ve turizm alanında önemli gelişmeler kaydetti. Türkiye, bu bölgede turistlerin ilk destinasyonu konumunda bulunuyor. Türkiye, bölge ülkeleri ile iş birliğini geliştirerek İslami finans alanında büyüyebilir. Türkiye'nin bu konuda potansiyeli çok yüksek. Bunu bir avantaja çevirebilir. Türkiye'nin faydasına olan, bölge ülkelerinin de faydasınadır.

Bahreyn İslami Bankası Üst Yöneticisi (CEO) Hassan Jarrar, Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkelerinde istikrarsızlığın sürmesi halinde Arap sermayesinin Türkiye'ye doğru göç etmeye devam edeceğini belirterek, "Çünkü Arap sermayesi güvenli limanlar arıyor. Körfez ülkelerinde bunu bulabilmek imkansız. Bu nedenle daha fazla sermaye Türkiye'ye giriş yapacak." dedi.

Bahreyn'de bu yıl 24'üncüsü düzenlenen İslami Bankacılık Konferansı sırasında Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Jarrar, Türkiye ile Bahreyn arasında çok güçlü bağ olduğunu ifade etti.

Jarrar, "Aslında bu bölgede ülkeler, Türkiye'yi bir büyüğü gibi görür. Türkiye'nin demokratik ve laik bir ülke oluşu, bölgede rol model oluşturuyor. Çoğu ülke bunu başaramadı." dedi.

Türkiye ile Bahreyn'in ekonomik açıdan güçlü bağlara sahip olduğunu, gelecek dönemde de bunun böyle devam edeceğini belirten Jarrar, "Herhangi bir zayıflama düşünmüyorum. Özellikle bölgedeki istikrarsızlığı göz önüne aldığımızda, Türkiye gibi bir ülkeye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Bahreyn, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) oluşan GCC ülkelerinde istikrarsızlığın sürmesi halinde Arap sermayesinin Türkiye'ye doğru göç etmeye devam edeceğini bildiren Jarrar, "Çünkü Arap sermayesi güvenli limanlar arıyor. Körfez ülkelerinde bunu bulabilmek imkansız. Bu nedenle daha fazla sermaye Türkiye'ye giriş yapacak." dedi.

GCC ülkelerinin Türkiye'ye ağırlıklı olarak gayrimenkul ve turizm alanında yatırım yapacağını belirten Jarrar, Türkiye'de İslami bankacılıkta da gelişim olacağına işaret etti. Jarrar, ABD Başkanı Donald Trump'ın Müslümanlara karşı olan söylemleri, Almanya ve Hollanda'nın da bunu destekleyici tutumları nedeniyle Arap turistlerin Türkiye'ye daha fazla kayacağını söyledi.

"ARAP SERMAYESİNİN ASYA'YA DOĞRU YÖNELECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUZ"
Hassan Jarrar, Avrupa ve ABD'deki Arap sermayesinin mevduatının Türkiye'ye kayıp kaymayacağına ilişkin soru üzerine, Arap sermayesinin İsviçre, İngiltere ve New York'a gittiğini ve bu bölgelerin güvenli alanlar olarak görüldüğünü ifade etti.

Brexit ile beraber gayrimenkul sektöründe yatırımların ne yöne gideceğini kimsenin bilemediğini dile getiren Jarrar, şunları kaydetti:

Londra'da uzun süre kalmayacaksanız ev sahibi olmak çok maliyetli. Buradan hareketle İngiltere'de gayrimenkul yatırımlarının azalacağını düşünüyoruz. Önceleri, yatırımcılar açısından İsviçre'de para hareketleri daha kolaydı. Onlar da ABD benzeri yaptırımlar getirerek para hareketlerini sınırlandırıyorlar. Bütün bu gelişmelerin ışığında daha fazla Arap sermayesinin Asya'ya doğru yöneleceğini öngörüyoruz. Türkiye'nin bu coğrafya ile yakınlığı ve tarihi bağını göz önünde bulundurduğumuzda sadece mevduat değil, gayrimenkul yatırımlarının da Türkiye'ye kayacağını düşünüyoruz. Bölgede sermayenin akışına ilişkin bir boşluk olduğunu ve bunu Türkiye'nin doldurabileceğini belirten Jarrar, Körfez parasının yönünü Türkiye'nin değiştirebileceğini, bunun için daha fazla çaba harcaması gerektiğini söyledi.

Jarrar, Türkiye'nin, gayrimenkul açısından Avrupa'ya göre bazı avantajları bulunduğunu, kültürel yapısı, gelenekleri ve toplumsal yapısıyla da Arap yatırımcıları çektiğini kaydetti.

"KÖRFEZ SERMAYESİ, GIDA GÜVENLİĞİ VE TARIMA DA YATIRIM YAPABİLİR"
Bahreyn İslami Bankası CEO'su Jarrar, Körfez sermayesinin Türkiye'de gayrimenkul ve turizm dışında gıda güvenliği ve tarım alanında da yatırım yapabileceğini söyledi.

Tarihsel açıdan bakıldığında da Arapların üretim alanında yatırım yapmayı çok benimsemediğini, ağırlıklı olarak ticaret ve hizmetler alanında yatırım yaptığını anlatan Jarrar, geçen ay İstanbul'da 200 milyon dolar cirosu olan bir gayrimenkul, gıda ve otelcilik alanında faaliyet gösteren bir grupla görüşmeler yaptığını bildirdi.

Arapların Türkiye'den daha fazla gayrimenkul alımı yapacağı öngörüsünde bulunan Jarrar, Kanal İstanbul gibi mega projelere finansman sağlama ve yatırım yapma konusuna ilişkin soru üzerine de, "Arap yatırımcılar, bu gibi projelere devlet tahvili, sukuk gibi enstrümanlarla yatırım yapmak ister." dedi.

Jarrar, İstanbul Fikirtepe'de bir konut satın aldığını belirterek, "Türkiye'nin geleceğine, tarihine güveniyorum, yemeklerini seviyorum, İstanbul'u seviyorum. Aynı zamanda Beşiktaş taraftarıyım." ifadelerini kullandı.

"KÖRFEZ ÜLKELERİNİN 1 TRİLYON DOLARIN ÜZERİNDEKİ MEVDUATI İSVİÇRE, İNGİLTERE VE ABD'DE"
Hassan Jarrar, GCC ülkelerinin 1 trilyon doların üzerindeki mevduatının İsviçre, İngiltere ve ABD'de olduğunu, İsviçre bankalarının, Suudi mevduatında olağan dışı giriş ve özellikle çıkışlarda bir hareketlilik yaşanması halinde bunu kendi makamlarına raporladığını bildirdi.

Son bir yıldır Suudi mevduatında İsviçre'de bir tedirginlik yaşandığını, şimdi Suudi Arabistan'daki bankalardan sıra dışı mevduat çıkışı olduğunda merkez bankasına bilgi verildiğini anlatan Jarrar, İsviçre'nin mevduat çıkışını istemediğini ve bunun için de bazı önlemler aldığını söyledi.

Jarrar, bir gazetecinin "Türkiye kendi otomobilini üretecek. Arap yatırımcılar buna finansman desteği sağlamak ister mi?" sorusu üzerine, "Araplar çok komik. Bunu başka birisi söylese üzülürdüm ama bir Arap olarak ben söyleyebilirim. Araplar tarihlerinde de her zaman ticaret yapmış, gayrimenkule yatırım yapmış, mal alıp satmış. Üretime pek yatırım yapmamış. Bu nedenle otomobile yatırım belki olabilir. Ancak gayrimenkul yatırımının yanında çok cüzi olur." şeklinde konuştu.

"İSLAMİ BİTCOİN BİZLERİ BEKLİYOR"
Bahreyn Merkez Bankası Bankacılık Gözetiminden Sorumlu Yöneticisi Halid Hamad da petrol fiyatlarındaki değişimin bazı hükümetleri diğer sektörlerde yatırım yapmaya ve farklı enstrümanlar üretmeye ittiğini söyledi.

Bahreyn Merkez Bankası olarak FinTech sektörüne daha fazla yatırımcı çekmek için çeşitli çalışmalar yaptıklarını anlatan Hamad, şunları kaydetti: Bahreyn olarak FinTech alanında bu bölgenin ana merkezi olmak istiyoruz. Banka kartları ve kredi kartlarının basılması, işlenmesi ve ödeme sistemleri konusunda 2014'te bir düzenleme yaptık. Bankalar bu alandaki maliyetlerini azaltmak istiyor. Kartlı ödemeler alanında lisans vermeye başladık. Bu sayede bu alanda hizmet veren firmalar Bahreyn'e gelmeye başladı. Bankalar, bulut bilişim maliyetlerini azaltmak istiyordu. Bunun için regülasyonlar yaptık. Amazon, bulut bilişim hizmetleri alanında Bahreyn'i bir merkez olarak kullandı. Bulut bilişimi sektöründen sadece bankalar yararlanmıyor, aynı zamanda hükümet ve diğer sektörler yararlanabiliyor.

Sanal para olarak adlandırılan Bitcoin'e de değinen Hamad, Bitcoin'in, gelecek yıllarda yoğun olarak kullanılabileceğini, yıkıcı (destructive) ürünlerden bir tanesi olacağını ve şu anki kağıt paranın yerini alabileceğini söyledi.

Hamad, "Orta ve uzun vadede İslami Bitcoin bizleri bekliyor mu?" sorusu üzerine, "Evet, bekliyor. Tabii bunun bir ön koşulu var. Bütün ülkelerin bu teknolojiyi benimsemiş olması... Gelecek yıllarda tek kullanılacak para birimleri Bitcoin'ler olacak. Önümüzdeki yıllarda kartların da ortadan kalkacağını düşünüyoruz. Operasyonel maliyetleri ve riskleri azaltmak için ATM'lerden kişisel bilgilerinizi girerek işlem yapılacağını öngörüyorum." diye konuştu.

"İSLAMİ FİNANSTA SPEKÜLASYON YOK"
Halid Hamad, Türkiye'nin, bölgesindeki en büyük ekonomiye sahip ülkelerden biri olduğunu belirterek, "Türkiye, ticaret ve turizm alanında önemli gelişmeler kaydetti. Türkiye, bu bölgede turistlerin ilk destinasyonu konumunda bulunuyor. Türkiye, bölge ülkeleri ile iş birliğini geliştirerek İslami finans alanında büyüyebilir. Türkiye'nin bu konuda potansiyeli çok yüksek. Bunu bir avantaja çevirebilir. Türkiye'nin faydasına olan, bölge ülkelerinin de faydasınadır." ifadelerini kullandı.

Bahreyn'de İslami bankacılığın tüm sektörün yüzde 12'sini oluşturduğunu, İslami finansın sadece Müslümanları değil, ticaret yapan herkesi hedeflediğini vurgulayan Hamad, İslami bankacılığın konvansiyonel bankalara göre çok daha güvenli olduğunu ve 2008 küresel finans krizinden sonra bunun daha net ortaya çıktığını kaydetti.

İslami finansta spekülasyon olmadığını, borcun alınıp satılmadığını belirten Hamad, konvansiyonel bankalara göre İslami bankaların daha sağlıklı olduğunu söyledi. Hamad, Bahreyn'de çok Türk bankası olduğu için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile bir mutabakat anlaşması imzaladıklarını anımsattı. Türkiye'de gayrimenkul ve çeşitli sektörlere yatırım yapan Bahreynli şirketler olduğunu dile getiren Hamad, Bahreyn'de İslami bir bankanın Mado'ya yatırım yaptığını hatırlattı.

Hamad, Başaran Yatırım Holding'in Bahrain Middle East Bank'ı 2017'de satın aldığını, iki ülke şirketlerinin de hem Bahreyn hem de Türkiye'de yatırım yaptığını bildirdi.

İslami bankacılığın gelecek yıllarda çok hızlı gelişim göstereceğini düşündüğünü ifade eden Hamad, "Standardizasyon anlamında birlik yok. Kimi 'katılım bankacılığı', bazısı 'İslami bankacılık' ya da 'etik bankacılığı' diyor. İslami bankacılıkta uluslararası alanda bir mutabakatın sağlanması gerekir. Farklılıkları elimine edersek İslami bankacılık dünyada çok hızlı büyür. Riske katılım, ticaretin finansmanı, sukuk sözleşmeleri gibi alanlarda standardizasyon çalışmalarımız sürüyor." şeklinde konuştu.

"BAHREYN'İN FİNTECH MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYORUZ"
Bahreyn Ekonomik Kalkınma Kurulu Başekonomisti Jarmo Kotilaine ise Körfez ülkelerinin petrol ve doğal gaz dışı gelirlerini artırma konusunda çalışmalar yaptığını anlattı.

Bahreyn olarak Türkiye ile ticaret hacmini artırmak istediklerini, yatırımcıların yatırım yaptıkları ülkelerde açık, şeffaf ve güvenilir sistemlerin olmasını arzu ettiğini dile getiren Kotilaine, İslami Bitcoin'e ilişkin de, "Bu konu kesinlikle değerlendirilmelidir. Ama ne zaman olur bilemiyoruz. Bunlar şimdi düşünce aşamasında." dedi.

Bahreyn Ekonomik Kalkınma Kurulu Finansal Hizmetler Yönetici Direktörü David Parker, Türkiye'nin bölge ülkeleri için çok önemli olduğunu belirterek, Bahreyn'i FinTech merkezine dönüştürmek istediklerini, bu konuda bütün kurumların çalışma içinde olduğunu anlattı.

Bahreyn Bankacılık ve Finans Kurumu (BIBF) Direktörü Ahmed Al-Shaikh, dünyada İslami finansın çift haneli büyüdüğünü ifade ederek, FinTech sektöründeki gelişimin İslami finansa önemli destek sağladığını kaydetti. Al-Shaikh, Bitcoin'de yatırımcıları koruyacak regülasyonların bulunmadığını, uluslararası fikir birliğinin olmadığını, bu konunun İslami açıdan caiz olup olmadığının tartışıldığını söyledi.

Bölgenin önemli teknoloji şirketlerinden olan PayTabs'in Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Vinod Nagar da özellikle KOBİ'lerin işletmelerini daha güçlü nakit akışlarıyla büyütebilmeleri ve e-ticaretin gücünü artırabilmek için şirketlere online ödeme çözümleri sunduklarını bildirdi.