EHEC'e karşı bu tedbirleri alın
Dünya genelinde ölümlere sebep olan EHEC hastalığı, Bosna'da masaya yatırıldı.
Giriş Tarihi:
Güncelleme Tarihi:
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji öğretim üyesi Prof. Dr. Şaban Esen, Avrupa'da etkili olan EHEC bakterisi salgınıyla ilgili olarak, hastalığın bulaşmasında gıdaların önemli bir etken olduğunu ve buna göre insanların gerekli tedbirleri alması gerektiğini söyledi.
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da Karadeniz Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Derneği ile Bosna-Hersek Ulusal Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği'nin organizasyonuyla düzenlenen ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen 400 bilim adamının katıldığı "4. Avrasya Enfeksiyon Hastalıkları Kongresi"nde, Avrupa'da etkili olan ve şu ana kadar 17 kişinin ölümüne neden olan E.coli (EHEC) bakterisi tartışıldı. Bilim adamları, bakteriyle ilgili görüşlerini açıkladı ve alınması gereken tedbirlere değindi.
Prof. Dr. Şaban Esen, yaptığı açıklamada, bu hastalığa virüsün değil, bakterinin neden olduğunu vurguladı.
İnsanların ve özellikle bazı çiftlik hayvanlarının bağırsaklarında bulunabilen, tıp dilinde "E.coli" denilen bakterideki toksin üreten basillerin, ağız yoluyla alınması halinde hastalığa yol açtığına işaret eden Prof. Dr. Esen, "Sonuçta bu bakterinin ürettiği toksinler insan vücudunda önce kan hücrelerinde alyuvarları parçalıyor, sonra böbreklerde oluşturduğu toksin nedeniyle yetmezliğe yol açıyor. Bu hastalığa maruz kalanların yüzde 3 ila 5'i ölüyor. Sağ kalanların bir kısmında ise kalıcı böbrek yetmezliğine yol açabiliyor" dedi.
Prof. Dr. Esen, hastalığın bulaşmasında gıdaların önemli olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Özellikle çiftlik hayvanlarının eti iyi pişirilmeden yenirse, sütü kaynatılmadan içilirse veya bu hayvanların dışkısıyla kirlenmiş sebzeler çiğ olarak tüketilirse hastalık belirtileri yaklaşık 3 ila 9 günde ortaya çıkabilir. Hastalığın ilk bulgusu, karın ağrısıyla birlikte başlayan kanlı ishaldir. Kanlı ishal başladığı zaman, insanların hemen hekime başvurması lazım. Bu sırada bilinçsiz bir şekilde antibiyotik almamak gerekiyor. Çünkü alınan antibiyotik hastalığın şiddetini artırıp daha öldürücü hale getirebilir."
HASTALIK SADECE SALATAYA ÖZGÜ DEĞİL
Prof. Dr. Esen, hastalığın sadece salataya veya belirli bir sebzeye özgü olmadığına da işaret ederek, bu hastalığın ilk kez 1980'lerde ABD'de iyi pişirilmemiş hamburgerden kaynaklandığını kaydetti.
Sonraki yıllarda ise farklı gıdalardan bu hastalığın yeniden ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Esen, "Gıdanın hazırlanması aşamasından yenme aşamasına kadar gerekli tedbirler alınmazsa bu hastalık bulaşabilir. Meyve olabilir, sebze olabilir, et olabilir, süt olabilir... Hatta insandan insana el temasıyla da gerekli hijyen sağlanmamışsa bu hastalık bulaşabilir" diye
konuştu.
HASTALIĞA KARŞI ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
OMÜ Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu ise hastalıktaki en önemli unsurun besinlerin bu bakteriyle temas etmesi olduğunu belirtti. Bakterinin, besinlerin hazırlanması aşamasından pişirilmesi ve servis edilmesi aşamasına kadar bulaşma riski taşıdığına işaret eden Prof. Dr. Leblebicioğlu şöyle konuştu:
"Bütün bu aşamaları kontrol altına almamız lazım. Besinin uygun şartlarda saklanması, kullanılacağı zaman iyi pişirilmesi gerekiyor. Az pişirilince mikroorganizmalar ölmeyecektir. Besin endüstrisinde çalışanlar ellerinde veya dışkılarında bu bakteriyi taşıyorlarsa ve temizliğe dikkat etmiyorlarsa bu bir risktir. Bu nedenle bütün aşamalarda dikkat etmek lazım. Kişisel olarak da çok emin olmadığımız yerlerden yemek tüketiminden kaçınmamız lazım. Sağlık ve belediyelerin yanı sıra lokantaların ve besin endüstrisinin kendi koruma mekanizmalarını çalıştırması gerekiyor. Zincir şeklinde çalışan besin endüstrisinde sorun olmaz, ancak eğer onlarda sorun olursa olay daha büyük olur."
Prof. Dr. Leblebicioğlu, kişisel olarak ayrıca iyi pişirilmemiş etin asla yenmemesini isteyerek, sebze ve meyveyi ise sirke içinde bekletip daha sonra tüketmek gerektiğini sözlerine ekledi.
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da Karadeniz Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Derneği ile Bosna-Hersek Ulusal Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği'nin organizasyonuyla düzenlenen ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen 400 bilim adamının katıldığı "4. Avrasya Enfeksiyon Hastalıkları Kongresi"nde, Avrupa'da etkili olan ve şu ana kadar 17 kişinin ölümüne neden olan E.coli (EHEC) bakterisi tartışıldı. Bilim adamları, bakteriyle ilgili görüşlerini açıkladı ve alınması gereken tedbirlere değindi.
Prof. Dr. Şaban Esen, yaptığı açıklamada, bu hastalığa virüsün değil, bakterinin neden olduğunu vurguladı.
İnsanların ve özellikle bazı çiftlik hayvanlarının bağırsaklarında bulunabilen, tıp dilinde "E.coli" denilen bakterideki toksin üreten basillerin, ağız yoluyla alınması halinde hastalığa yol açtığına işaret eden Prof. Dr. Esen, "Sonuçta bu bakterinin ürettiği toksinler insan vücudunda önce kan hücrelerinde alyuvarları parçalıyor, sonra böbreklerde oluşturduğu toksin nedeniyle yetmezliğe yol açıyor. Bu hastalığa maruz kalanların yüzde 3 ila 5'i ölüyor. Sağ kalanların bir kısmında ise kalıcı böbrek yetmezliğine yol açabiliyor" dedi.
Prof. Dr. Esen, hastalığın bulaşmasında gıdaların önemli olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Özellikle çiftlik hayvanlarının eti iyi pişirilmeden yenirse, sütü kaynatılmadan içilirse veya bu hayvanların dışkısıyla kirlenmiş sebzeler çiğ olarak tüketilirse hastalık belirtileri yaklaşık 3 ila 9 günde ortaya çıkabilir. Hastalığın ilk bulgusu, karın ağrısıyla birlikte başlayan kanlı ishaldir. Kanlı ishal başladığı zaman, insanların hemen hekime başvurması lazım. Bu sırada bilinçsiz bir şekilde antibiyotik almamak gerekiyor. Çünkü alınan antibiyotik hastalığın şiddetini artırıp daha öldürücü hale getirebilir."
HASTALIK SADECE SALATAYA ÖZGÜ DEĞİL
Prof. Dr. Esen, hastalığın sadece salataya veya belirli bir sebzeye özgü olmadığına da işaret ederek, bu hastalığın ilk kez 1980'lerde ABD'de iyi pişirilmemiş hamburgerden kaynaklandığını kaydetti.
Sonraki yıllarda ise farklı gıdalardan bu hastalığın yeniden ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Esen, "Gıdanın hazırlanması aşamasından yenme aşamasına kadar gerekli tedbirler alınmazsa bu hastalık bulaşabilir. Meyve olabilir, sebze olabilir, et olabilir, süt olabilir... Hatta insandan insana el temasıyla da gerekli hijyen sağlanmamışsa bu hastalık bulaşabilir" diye
konuştu.
HASTALIĞA KARŞI ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
OMÜ Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu ise hastalıktaki en önemli unsurun besinlerin bu bakteriyle temas etmesi olduğunu belirtti. Bakterinin, besinlerin hazırlanması aşamasından pişirilmesi ve servis edilmesi aşamasına kadar bulaşma riski taşıdığına işaret eden Prof. Dr. Leblebicioğlu şöyle konuştu:
"Bütün bu aşamaları kontrol altına almamız lazım. Besinin uygun şartlarda saklanması, kullanılacağı zaman iyi pişirilmesi gerekiyor. Az pişirilince mikroorganizmalar ölmeyecektir. Besin endüstrisinde çalışanlar ellerinde veya dışkılarında bu bakteriyi taşıyorlarsa ve temizliğe dikkat etmiyorlarsa bu bir risktir. Bu nedenle bütün aşamalarda dikkat etmek lazım. Kişisel olarak da çok emin olmadığımız yerlerden yemek tüketiminden kaçınmamız lazım. Sağlık ve belediyelerin yanı sıra lokantaların ve besin endüstrisinin kendi koruma mekanizmalarını çalıştırması gerekiyor. Zincir şeklinde çalışan besin endüstrisinde sorun olmaz, ancak eğer onlarda sorun olursa olay daha büyük olur."
Prof. Dr. Leblebicioğlu, kişisel olarak ayrıca iyi pişirilmemiş etin asla yenmemesini isteyerek, sebze ve meyveyi ise sirke içinde bekletip daha sonra tüketmek gerektiğini sözlerine ekledi.