Duvardaki Türk güllesi

Fransa'nın o ünlü tatil beldesi Nice'te iki sokağın birleştiği noktada yer alan top güllesi, görenleri bir tarih yolculuğuna çıkartıyor...

Kaynak Gazete
Giriş Tarihi:
Duvardaki Türk güllesi
Fransa'nın Nice şehrinde iki sokağın (Rue de la Loge ve Rue Droit) kesiştiği köşedeki evin duvarında bir top güllesi vardır.
Güllenin her iki yanında yer alan plâketlerde, bu güllenin Türk donanmasının 1543'teki Nice kuşatması sırasında attığı yazılıdır. Kuşkusuz bu top güllesi Fransızlar tarafından "nasıl da kuşatılıp, top atışı altında kaldık" diye orada durmuyor. Plaketin altında Nice'in kahramanı olarak anılan Catherine Segurana için, Fransızlarca zafer, Türkler içinse bir avuntu olarak anılan tarihi bir olayı hatırlatmak için asılmış. İyisi mi biz o güllenin ve o kadının öyküsünü kısaca aktaralım ve kararı siz verin… Aslında o top güllesi, Barbaros Hayreddin Paşa tarafından şehrin teslim olması için atılan ilk ihtar topuydu.
Nice'i kuşatan Türk donanması 150 gemi, yanında da destekçi olarak 40 parçalık Fransız donanması vardı. Osmanlı ile Fransa, bugün için Almanya denebilecek Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na karşı ittifak halindeydiler. Bizim daha çok Şarlken dediğimiz İmparator V. Karl hem Fransa hem de Osmanlı için ciddi bir düşmandı.
Fransa Kralı I François (Fransuva) da esaretten Kanuni Sultan Süleyman tarafından kurtarılmıştı.
Büyük devletin tek tanımı vardır, o da "ona rağmen bir şey yapılamayan" devlettir. İşte 16. Yüzyıl'da Osmanlı böyle bir devletti, daha doğrusu en büyük devletti ve dünyanın nizamını o belirliyordu. O dönemde en önemli deniz Akdeniz'di ve Türkler hâkimdi. Denizlere hâkim olan dünyaya hâkim olur kuralı hiç değişmemiştir. Barbaros Hayreddin Paşa hem Kaptan-ı Derya hem de Cezayir Beylerbeyi'ydi. Cezayir, Osmanlı korsanlarının en önemli üssüydü. Korsan denince bugünkü anlamda anlaşılmasın; korsan, o dönemin deniz akıncısıydı. Türk korsanları Cezayir ve Tunus'u üs tutmuşlardı ve o kadar etkiliydiler ki, daha sonra Atlantik'e çıkmışlar ve İzlanda'ya kadar akın yapmışlardır. 1625-1630 Arasında İngiltere'nin dibindeki Lundy Adası'nı hâkimiyetleri altına alarak, İngiltere'nin Bristol girişini kapatmışlar, bütün Britanya limanlarına baskın yapmışlardır.
Hem dünyanın egemenlik savaşı yaşanıyordu hem de Şarlken Osmanlı tarafından affedilemeyecek bir girişimde bulunmuştu: Kanuni Sultan Süleyman, Macaristan'dayken Barbaros'un komutasındaki donanma da Adriyatik kıyılarına gitmişti. Şarlken, bu esnada Cezayire'e saldırmış ve fethetmeye çalışmıştı. Gerçi Barbaros'un yerine vekil bıraktığı Hadım Hasan Ağa bu saldırıyı püskürtmüştü ama buna cüret eden Şarlken mutlaka cezalandırılmalıydı.
Şarlken de İngiltere'yi yanına çekmiş, bir diğer önemli deniz gücü olan Venedik ise tarafsız kalmayı kararlaştırmıştı. Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros'a şöyle demişti: "Hayreddin, seni Fransızlara yardım etmek ve İspanya üzerine yüklenmek için serasker yapıyorum. Çünkü Fransızlardan başka Akdenizde kimler varsa onlara meydan okuyacaksın"
Barbaros, Mayıs 1543'te 150 parça (110 kadırga ve 40 küçük gemi) gemiyle İstanbul'dan yola çıkarken, amiral gemisinde Fransız Elçisi Baron de la Garde da vardı.
Osmanlının bu sefere çıkması için çok uğraşmış ve sonunda da başarmıştı. Osmanlı Donanması, Marsilya'da Fransız Donanması'yla buluştu ve iki donanma 5 Ağustos'ta birlikte sefere çıktı. Hedef Nice'ti çünkü buranın kontu Şarlken ile işbirliği yapıyordu.
Barbaros, önce Nice yakınındaki Villefranche Limanı'na girdi ve burayı aldı.
Bu sayede karaya asker ve top çıkararak Nice'i karadan da kuşattı. O duvarda duran top güllesine rağmen teslim olmayı reddeden şehre karşı bütün toplar ateşlenmeye başlayınca kuşatma fazla sürmedi, çünkü cehennem gibi top atışı karşısında direnmek mümkün değildi. O esnada barutu biten Fransız donanması Osmanlıdan barut isteyince Barbaros çok kızmıştı.

BARBAROS NİCE'İ ALDI
Uzatmayalım, şehir 20 Ağustos 1543'te alındı ama iç kale alınamamıştı. Rivayete göre karaya ilk basan ve şehit edilen Türk askerinin elindeki bayrağı alan Catherine Segurana, kalenin direnmesi için büyük moral kaynağı olmuştu. İç kale alınmadan Barbaros şehirden çıktı.
Bunun nedeni için iki rivayet vardır: Birincisi, Barbaros hedefine ulaşmıştı ve yanlarında doğru dürüst barut bile getirmeyen Fransızlar için daha fazla kendi askerinin kanını dökmek istememişti.
İkincisi ise Andre Doria'nın donanmasıyla yardıma geldiğini haber almasıdır.
Barbaros kışı Toulon'da geçirdi, Toulon da zaten yapılan anlaşma gereği Türk idaresine bırakılmıştı ve donanma Fransa'dan ayrılana kadar da öyle kaldı.
Bizim tarih, Barbaros Nice'i aldı diye yazar. Fransızlar ise şehri aldı ama kaleyi alamadı diye övünür. Hangisi doğrudur, karar sizin. Nice'te her yılın 25 Kasım Azize Catherine olarak kutlanıyor diye de ekleyelim…

TAYFUN ER