İntiharın kıyısından, futbolun zirvesine: Emmanuel Adebayor

Togo’dan Fransa’ya, İngiltere’den İspanya’ya ve şimdi de Türkiye’ye uzanan görkemli bir kariyer.. İşte, Başakşehir formasıyla bir kez daha Galatasaray’ı yıkan Adebayor’un çocukken yaşadığı mucizeden, intiharı düşündüğü günlere zor hayatı...

Giriş Tarihi 20 Kasım 2017, 00:00 Güncelleme 20 Kasım 2017, 08:19
İntiharın kıyısından, futbolun zirvesine: Emmanuel Adebayor

İÇİNDEKİLER

Galatasaray'ı ikinci kez hat-trick'iyle yıkan Adebayor, Fransız So Foot Dergisi'ne verdiği röportajda hayatının dönüm noktalarını anlatmıştı. İşte Başakşehir'in usta santraforunun birinci ağzından yaşadıkları:
* Ailem Nijeryalı ama ben Togo'da doğduğum büyüdüğüm için kendimi Togolu hissediyorum. Annem Togo-Gana sınırında açık pazarda et satardı, hayal edemeyeceğiniz kadar yoksulduk. Evin damı akardı, elektrik, tuvalet yoktu.
* Çocukluğumda yürüyemediğim, ayaklarımı hissetmediğim, sonra benim için edilen duaların ardından kalkıp yürümeye başladığım doğrudur, insanlar bunu bir şehir efsanesi sanıyor ama ben buna mucize diyorum.
* Futbolcu dayım Djima Oyawole olmasaydı, futbolcu olamazdım. Onun formasını giydiği Metz'den önce Lome diye ufak bir kulübe gittim, ne krampon verdiler ne de malzeme. Uzun boylu ve çok zayıftım. Antrenör geldi ve bana "Üflesem uçarsın, senden futbolcu olmaz" dedi. Ağladım ve dayımın yanına koştum, akşam antrenörün kapısını çaldık ve dayım, "Yeğenim çok yetenekli, bir idmanda görmeden karar verme" dedi. O idmanda göze girdim, evden antrenmana gitmek için her gün 15 km. yol yürüyordum, bir gün idmana geç kalmadım.

* Kanu benim idolümdü ve daha ligde oynamadan ülkem Togo'da beni kral ilan ettiler, Metz'e giderken, havaalanında 250 kişi davul çalıyordu... Gülmeyin, futbolun kralıydım, Fransa Ligi'ne gidiyordum.
* Metz buz gibiydi, birkaç gün soğuktur geçer dedim ama geçmedi. İdmanlarda soğuktan ayaklarımı hissetmiyordum. İmza günü, "Ben yapamayacağım" dedim. Antrenörüm, "Koş ve koşarken konuş Manu" dedi, dudaklarım buz kesmişti, nasıl konuşacaktım ki!
* Arsenal'de Thierry Henry'den çok şey öğrendim. Wenger, bir gün gelip, "Artık ayrılman lazım" dediği gün şaşırdım çünkü Van Persie beni sevmiyordu.
* Ailem, annem, kardeşlerim beni her zaman param için sevdiler, kaç kez intiharı düşündüm onlar yüzünden…
* Mancini futbolculuğunda yıldız olabilir ama teknik direktörlüğü beş para etmezdi. Bugüne kadar ne kazandı ki? Her geldiği kulüpte 40 oyuncu alır. Manchester City'de ben varken, düşünün ki Dzeko, Balotelli, Tevez ve Agüero'yu aldı bir de bana "Sen bana lazımsın" dedi. Çıktım gol attım, ertesi maç yoktum. Takım kendi arasında onu hep çekiştirir, kimse Mancini için oynamazdı.
* Real Madrid'e gelene kadar Arsenal vs. için büyük kulüp diyordum ama orası bir başka alemdi. İlk gün bir malzeme seti verdiler, bütün sezon için sandım, meğerse haftalıkmış, ertesi gün idmana geldim, çocuklarınız için puset lazım mı dediler, bir gün sonra sponsorun yeni televizyonu çıkmış, devasa ekran, eve yolladılar. Bana kalsa Real Madrid'den ayrılmazdım ama, işte hayat...