Hüseyin Çelik'ten o isme sert tepki

Hüseyin Çelik, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'yla ilgili sert açıklamalarda bulundu. Çelik, Feyzioğlu'nu şov yapmakla suçladı.

Giriş Tarihi 08 Ocak 2014, 00:00 Güncelleme 08 Ocak 2014, 15:29
Hüseyin Çelik’ten o isme sert tepki

İÇİNDEKİLER

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik açıklama yaptı. İşte Çelik'in konuşmasından satırbaşları:

ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINDA YENİDEN YARGILAMA
Yeniden yargılama, Ergenekon terör örgütünü yok sayma anlamına gelmiyor. Balyoz eylem planını yok sayma anlamına asla gelmiyor. Bunları görmemezlikten gelmek, milli iradeye kast eden bu hususları göz ardı edelim anlamına gelmiyor. Bana da sayın Başbakan'a da özellikle daha alt rütbelerdeki bazı insanların gelen mektupları var. bu davalardan yargılanan insanların uzaktan yakından, diyelim ki Balyoz eylem planıyla mağdur edildiklerini anlatıyorlar, bir çok şey söylüyorlar.

Peki kulağımızı tıkamamız gereken bir mesele midir? Tabi ki de değildir. Bu insanlar anayasa mahkemesine bireysel başvuruda bulundular. Birileri onunla ilgili delil üretmişse bu zaten insan haklarına kasttır.

Sayın Başbakanımız yeniden yargılamaya sıcak bakıyorum derken, bu konuda hala bir eksiklik varsa, bir engel varsa, adalet bakanımıza bir talimat vermiştir, bu konuda bir çalışma yapın demiştir. Bu arada barolar birliği başkanı da, sizin de bir katkınız olursa adalet bakanlığıyla temas halinde siz de katkınızı verin demiştir sayın Başbakan.

Adalet sistemi üç ayaktan oluşur. İddia, muhakeme bir de savunma. Keşke Türkiye'nin önündeki her hukuk meselesinde, barolar, barolar birliği, yapıcı katkılar vermek istese, eleştirilerini ortaya koysalar, biz bundan memnuniyet duyarız. Henüz çalışma bitirilmemiştir, ne getirir ne götürür ortaya çıkmamıştır. Bununla ilgili nihai hüküm verilmeden, barolar birliği başkanı kendini yürütmenin yerine koyarak, kamuoyunda, tutuklu olan insanlar nezdinde büyük bir beklenti oluşturmuştur. Şov yapmaya devam ediyor.

'MERHUM BABASI SİYASET HÜSRANA UĞRAMASININ KATKISI OLABİLİR'
Bir televizyon programına seyrettim, ben profesyonel hiçbir siyasetçiye güvenmem diyor. Başbakan ile görüşüyorsunuz, teklifler de bulunuyorsunuz. Güvenmiyorum diyorsunuz. Sayın Feyzioğlu'nun siyaset kurumuna sıcak bakmaması, merhum babası Turan Feyzioğlu'nun siyaseten hüsrana uğramasının katkısı olabilir ve kendisini dinlerken, genel başkanlık, cumhurbaşkanlığı bile bu arkadaşımızı istemiyor. Kibir profiliyle karşı karşıyayız. Kusura bakmasın, ben Sayın Feyzioğlu'na bir abisi olarak sesleniyorum. Bu usulle siz hiç kimseye fayda sağlayamazsınız. Sayın adalet bakanı ile de görüşecek. Bizim kapımız her STK'ya açıktır.

İstanbul barosunun Ergenekon Balyoz konusundaki tutumu hepinizin malumudur. Gecikmesinin sebebi baro ve başkanıdır. Darbe teşebbüsleri konusunda bu ekibin tavrı herkes tarafından biliniyor.

Madalyonun diğer tarafına bakarım, ana muhalefet partisinin lideri, şimdi siz bizimle aynı noktaya geldiniz şeklinde beyanlarda bulunuyor.

'YER ALTINDAN FIŞKIRAN MÜHİMMATLARI SAVUNMAYA DEVAM EDİN'
Hayır Sayın Kılıçdaroğlu biz sizinle aynı noktada hiç değiliz. Siz darbe teşebbüslerinin avukatlığını yapmaya devam edin. Danıştay saldırısını gerçekleştiren iradenin arkasında olmaya devam edin. Yer altından fışkıran mühimmat silahları savunmaya devam edin. Onların avukatlığını yapmaya devam edin. Biz milli iradenin avukatlığını yapmaya devam edeceğiz.

Ne Ergenekoncular, ne Balyozcular, ne de onların savunucuları bizim için cici değildir. Dün değildi, bugün değil, yarın da olmayacaktır. Bir kez daha bir şeyin altını çizmek istiyorum, eğer bir insana bile bile haksızlık yapılmışsa, aleyhinde delil üretilmişse, yeni belgeler ortaya çıkmışsa, bitmiş davalar için söylüyorum, iade-i muhakeme yapılmalıdır.

'FEYZİOĞLU ŞOV YAPIYOR'
Ama Sayın Feyzioğlu'nun istediği sıfırdan muhakeme. Tepeden tırnağa bu davaları yok sayalım diyor. Hızını alamadı Silivri'ye gitti. Yeryüzünde sizi buradan her halükarda çıkaracağız, hangi yöntemle çıkmak istersiniz diye bir şey olabilir mi arkadaşlar. Hem müjde veriyorum diyor, o insanların, ailelerinin ümitlerini istismar ediyor. Şov yapıyor. Ben hayretler içerisindeyim. Birkaç gündür, bütün medyamızda, bu olup bitenlere biraz teşne. Hangi kanala çıkaracaklarını şaşırmış vaziyetteler.

'BÜTÜN VESAYETLERE KAPALIYIZ'
Yeniden yargılamaya evet, ama milli iradeye kast eden bir şey varsa kesinlikle biz orada yokuz. Askerin, yargının vesayetine hayır diyoruz. Bütün vesayetlere kapalıyız. Bunun böyle bilinmesi gerekiyor.

'BENİ BAĞIŞLASIN BU YOL ÇIKMAZ YOLDUR'
Sayın Sabih Kanadoğlu, bu ulusalcı Kemalist çevrelerde, ne olması gerektiğine o karar veriyor. Ne olması gerektiğine TBMM karar verecek. Bu baro şu baro, o şahıs bu şahıs yok böyle bir şey. Katkı sunacaklarsa, hukuk sisteminin iyileştirilmesi için, barolar birliği, hangi güzel şeyi yaparsa biz onları başımızda taşırız. Bu yol ve yöntem, beni bağışlasın bu yol çıkmaz yoldur

ULUDERE KARARI
Uludere'deki olayı hatırlamaya çalışalım. Olayın hemen ardından MKYK toplantısı vardı. Toplantı sonrası yaptığım açıklamada bunun operayson kazası olduğunu söylemiştim. Ama burada bir hata, eksik, ihmal, kasıt varsa bunun gereği yapılmalıdır dedim. Kasıt meselesini düşünmek bile istemiyorum. Neticede sivil mahkemeler görevsizlik kararı verdi. Askeri mahkeme de kararını açıkladı. Bir hata var diyorlar, kaçınılmaz bir hata var diyor. Hadisenin ardından biz meseleye legal veya illegal yollardan rıskını kazanmaya çalışan insanların buna hedef olduğunu, ama ailelerinin acısını bir nebze hafifletmek için onlara maddi yardım yapılması için hükümet bütün imkanlarını seferber etti. Normalde 20 bin lira gibi bir tazminat konuşuluyorken, Sayın Başbakanımız her bir aileye 120 bin lira ödenmesine karar verildi.

Bu karar nihai karar değildir. Burada hukuki süreç tamamlanmış değil. Bugün çıkan karar benim vicdanımı tatmin etmedi. Hrant Dink davasında da aynı şeyi söylemiştim.

HSYK KANUN TEKLİFİ
Siz bana soracaksınız, ben size söyleyeyim. Dün akşam TBMM'ye bir kanun teklifi verildi, HSYK ile ilgili. Bildiğiniz gibi HSYK'nın yapısı referandum ile birlikte değişmiştir. Anayasanın 159'ncu maddesi görev ve yetkileri belirlemiştir. Fakat son fıkrası, buradaki bazı detayları kanuna bırakmıştır. Onlarda nedir? Kanunla düzenlenebilecek olanlar şunlardır. Kurul üyelerinin seçimi, iş bölümü, görevleri, çalışma usul ve esasları, dairelerin işlemlerine karşı yapılacak olan itirazlar, genel sekreterliğin kuruluş ve görevleri kanuna bırakılmıştır.

Bir yasal değişiklik teklifi TBMM'ye verilmiştir. Birileri beğenecektir, birileri beğenmeyecektir. Hukuk devletinin gereğidir bunlar. Demokrasilerde hükümetlerin getirdiği tasarıların teklifleri beğenmek durumunda değilsiniz. Ben hemen size şu kadarını söyleyeyim. 159'ncu madde gereği HSYK'yı aldığı kararlar yargı denetiminin dışındadır. Adalet bakanlığına bunu devrettiğiniz zaman, tüm yargı denetimi, meclis denetimi vardır, yasama denetimi olarak anayasa mahkemesinin denetimi var, bir de TBMM zaten yürütme organını denetleme hakkına sahiptir. Bütün bunlar konuşulacaktır.

Bugün de sayın adalet bakanımız, yazılı medyayı davet ederek onlarla bu meseleyi konuşuyor. Çeşitli platformlarda adalet bakanına bunu sorabiliriz.

Son husus, sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir süreden beri partimize başbakanımıza yönelik gerçekten haddi aşan, ahlak sınırlarını zorlayan, götürü usulle yaptığı ithamlar var. Dün sayın başbakana çağrıdan bulunuyor. Gel bu 11 maddeyi beraber çıkaralım, yapalım diyor. Bu güzel. Ana muhalefetin iktidarı bir şey yapmaya çağırması, bütün demokrasilerde olması

Suriye konusunda, senin iki elinde Müslümanların kanı vardır diyor. İki eli kanda olan bir lideri iş birliğine çağırıyorsun. Bir söylem geliştirdi, çok prim yaptığını sanıyor. Sayın Başbakan bakanlar kurulunu toplasın, etrafına baksın çete orada. Anayasada da baksın çete de orda. Başbakanı çete lideri olarak nitelendiriyor. Bu ne terbiyedir, ahlaktır. Bu ne söylemdir. Siz çete reisi olarak nitelendirdiğiniz bir insanla, TBMM'de bir şey yapalım teklifi yapalım teklifinde bulunuyorsunuz. Üstünüze gülmezler mi? Yakıştırıyor musunuz kendinize.

17 ARALIK OPERASYONU
Sayın Bahçeli'de bu 17 Aralık'tan sonra, bütün AK Parti'ye siz yolsuzluk rüşvet içerisindesiniz gibi ithamlarda bulunuyorlar. Ben buna edep yahu diyorum.

Sayın Bahçeli'ye bir çift sözüm var. senin bakanının kardeşi çocuğu değil, kendisi yüce divan'a gönderildi. Hangi AK Partili MHP'lileri hırsız olmakla itham etti? Bu siyasi nezakete sığar mı?

Kılıçdaroğlu diyor, yolsuzluğun boyutu 247 milyardır diyor arkadalar. Bu 247 milyar adamın dudağını uçuklatır. Sıkılmadan yalan söylüyor. 250 dese, yuvarlak rakam olsa inandırıcı olmayacak. Peki nerede bu 247, bu rakamları çıkar toplumun önüne koy. İşadamlarını da işin içine katıyor.

Birinin rüşvet aldığı tespit edilirse hep birlikte ona hırsız diyeceğiz. Ortada bazı dedikodular varken, 8 küsür milyon üyesi olan, 21,5 milyon oy almış, bir teşkilatı olan bütün mensuplarını siz hangi hakla bu şekilde itham edersiniz? Ben size çok açık bir şey söyleyeyim. Ben başta olmak üzere, biz bir siyasi hata yaparsak biz bunun bedelini öderiz. Bir AK Partili suç işlerse, er yada geç, hukuka bunun hesabını verecek.

Ve sayın Başbakan'a, Kılıçdaroğlu utanmadan diyor ki, yolsuzlukları ve rüşveti müdafaa ediyor dedi. Başbakan dedi ki, evladım olsa affetmem, biz pisliğin üzerine oturmayız dedi. Defalarca söyledi.

BAŞBAKAN'IN MAL VARLIĞI
Başbakan çıkıp da mal varlığını açıklayabiliyor mu diyor. Hemen başbakanlığın sitesine girin, başbakan bölümünü tıklayın, özgeçmişinin altına koymuş, sürekli güncelleniyor. Başbakan, başbakan olduğundan beri burada var. Efendim, AK Partililer mal beyanlarını veriyorlar mı? Her milletvekili TBMM'ye verir. Biz getirip de sana ibrazda bulunmak zorunda değiliz. Halkta öğrenebilir, bütün halka çağrıda bulunuyorum. Özgeçmiş bölümüne bakın altta göreceksiniz.