"Suriye bölünmenin eşiğinde"
Bahçeli, parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında iç ve dış gelişmeleri değerlendirdi.
Giriş Tarihi:
Güncelleme Tarihi:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''AKP hükümeti girdiği karanlık istikametten yol yakınken dönmeli ve komşu ülkelerin içişlerine müdahale anlamına gelebilecek her nevi ilişki ve irtibatlardan uzak durmalıdır'' dedi.
''Mübarek günlerin anlam ve ruhuna nüfuz ettiğimiz şu günlerde, huzur kaynaklarımız maalesef kurumakta, istikrar ışığımız gittikçe körelmektedir'' ifadesini kullanan Bahçeli, yakın coğrafyalardaki isyan ve istikrarsızlığın, her geçen gün bölgesel direnci ve dengeyi erittiğini söyledi.
Ortadoğu'nun, kutuplaşmanın ve kaosun pençesinde can çekiştiğini, çare ve çıkış yolu gözlediğini belirterek, ''Demokrasi ve özgürlük çığlıkları, kanın, gözyaşının ve feryatların üstünü kapatmıştır'' diye konuştu.
Bahçeli, 17. ayına giren Suriye'deki olayların insani ölçü ve sınırları çoktan aştığını vurgulayarak, ''Halep ve Şam'daki vahşiyane nitelikli görüntülere neden olan karşılıklı saldırılar hakikaten hepimiz açısından kaygı vericidir'' dedi.
Şam ve Halep'in yanı sıra Rakka, İdlip, Hama, Humus'un olayların yoğun olduğu yerleşim yerleri olarak dikkati çektiğini anlatan Bahçeli, Suriye'nin iç savaşın tam ortasında kıvrandığını ve kırıldığını söyledi.
''SURİYE BÖLÜNME VE PARÇALANMANIN EŞİĞİNDE''
Bahçeli, BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın, 31 Ağustos itibarıyla görevini bırakma kararının da ''Suriye'deki kanamanın pansuman yöntemlerle giderilemeyecek kadar ağırlaştığına ve diplomatik yolların tıkanmaya başladığına işaret ettiğini'' belirterek, ''Suriye artık bölünme ve parçalanmanın eşiğindedir'' dedi.
''Etnik ve mezhep temelli volkan püskürttüğü lavlarla Suriye'nin varlığını, birliğini ve umutlarını kaplamış durumdadır'' diyen Bahçeli, gelişmelerin Esed rejiminin her geçen gün zayıfladığını ve güç kaybettiğini gösterdiğini dile getirdi.
Bahçeli, Suriye'nin kuzeyindeki tehlikeli oluşumların, bölücü terör örgütü PKK ve uzantısı PYD'nin otonom hareketlerinin, Türkiye'nin bekası açısından meşru olmayan bir yapının inşasına yol açtığını savunarak, ''Ortaya çıkan tüm emareler dört parçalı büyük Kürdistan'ın kurulması için ısrarlı bir gayretin varlığını kanıtlamaktadır. Yakın coğrafyalarla ilgili tarihi hesap ve hedefi hiç bitmeyen Batılı güçler, Kürdistan'ın hayata geçmesi için çaba sarf etmekte ve katkı vermektedir'' diye konuştu.
AK Parti'nin Suriye'de ''Özgür Suriye Ordusu''nu destekledikçe, Esed'in de bölücü mihrakları Türkiye'nin üzerine kışkırtığını anlatan bahçeli, ''Bu itibarla Başbakan Erdoğan'ın sözleri ve politikaları Türk milleti için çok acı ve olumsuz neticelere vesile olmaktadır'' dedi.
Hükümeti de eleştiren Bahçeli, AK Parti'nin yanlışlarının, adımlarının Türkiye'yi stratejik derinliğin girdabına savurduğunu söyledi.
Bahçeli, hükümetin ''çöken, çözülen ve çürüyen politikalarıyla'' Türk milletinin önüne kazılan kuyuyu fark edemediğini savunarak, şöyle konuştu: ''Suriye'deki vuruşmaya ve iç kavgaya açık tarafgirlik milli menfaatlerimizi yerle bir etmiş ve bir asırlık Sevr rüyasının uyanmasına zemin hazırlamıştır. Nitekim Suriye'nin dağılması, parçalanması ve bileşenlerine ayrılması Türkiye ve bölge ülkeleri için ağır bir maliyetin fatura edileceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Hükümet bunu görmemiş veya inatla görmek istememiştir. Sözde etkin, aktif, ön alan, tabuları yıkan, inisiyatif kullanan ve belirleyici olduğu iddia edilen dış politika anlayışıyla ne yazık ki ülkemiz Ortadoğu kördüğümünün içine hapsedilmiştir. BOP'un acentası olan bu kafa yapısının ülkemizi nasıl bir cendereye ve cehennem azabına soktuğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmıştır.''
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Bahçeli, kötü politikaların başlıca sorumlusunun Davutoğlu olduğunu iddia etti. ''Hatta Dışişleri Bakanı'nın yanı başımızdaki mahvoluş ve yıkılışı, 'Bölgede yüzyılın tasfiyesi yaşanıyor' diyerek olumlu anlam yüklemeye kalkışmasını, düştüğü ufuksuzluğun ve omurgasızlığın ispatı olarak da görmek lazımdır'' diyen Bahçeli, bu gelişmelerin aslında Kürdistan'ın kontrollü inşası konusunda AK Parti'nin ikna edildiğini gösterdiğini öne sürdü.
Bahçeli, hükümetin Türk milletinin kaderiyle ve geleceğiyle oynadığını savunarak, ''Bir bakıma ileri demokrasi ambalajlı ustalık dönemi aziz milletimizin aleyhine ne varsa hayata geçirilmesi olarak formüle edilmiştir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''temelsiz, yersiz, gereksiz ve idealsiz iç ve dış politikalarının en sonunda duvara tosladığını'' savunan Bahçeli, AK Parti'nin her alanda başarısız olduğunu savundu.
AK Parti'nin Irak'ın kuzeyinden medet umar hale geldiğini iddia eden Bahçeli, ''Barzani, AKP'nin Ortadoğu sığınağı ve dış politika limanı olmuştur'' dedi.
Bahçeli, Irak'taki gelişmeleri okuyamayan hükümetin, Suriye'de de yanıldığını, bilerek veya bilmeyerek ısrarla ucu görünmeyen tünele doğru hızla yol aldığını savundu.
DAVUTOĞLU'NUN TÜRKMENLERİ ZİYARETİ
Dışişleri Baktanı Davutoğlu'nun Erbil temaslarının ardından Kerkük'e giderek Türkmenlerle bir araya gelmesinin, onlarla samimi bir şekilde ilgilendikleri anlamına gelmesini dilediklerini belirten Bahçeli, şöyle
konuştu: ''Yıllarca yüzüstü bırakılan Türkmenlerin, AKP'nin hatırına dönemsel ve zorunlu nedenler dahilinde gelmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte yeterli ve yerinde değildir. Türkmenlerin birliği, Türkmenlerin asli unsur olduğu gerçeğinden hareketle haklarının savunulması için ne gerekiyorsa yapılması milletimizin en tabii beklentisidir. Suriye'de tüm gurupların sesi ve talepleri dillendirilirken Türkmenlerin ihmal edilmesi asla onaylayacağımız bir husus olmayacaktır. Tüm çevreler Türkmenler olmaksızın ve bu büyük varlığı dikkate almaksızın hiçbir mücadelenin kalıcı hale gelmeyeceğini iyi bilmelidir. Yerlerinden terke mecbur bırakılan Türkmen kardeşlerimize ülkemiz bütünüyle kucağını açmalı ve taleplerini karşılamak için ne gerekiyorsa yapmalıdır.''
TÜRKMENLER İÇİN YAYLADAĞ'A KAMP İSTEĞİ
Türkmenler için Yayladağ'da bir kamp kurulmasını isteyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Öncelikle barınma ve temel ihtiyaçlarını tatmin etmek amacıyla hazırlıklar acele olarak yerine getirilmelidir. Yayladağ'da bir Türkmen kampı kurulmalı ve buraya yerleştirilen kardeşlerimizin, milletimizin yardım ve desteğiyle var olan ve aciliyet arz eden sorunları hafifletilmelidir. Türkmenler bizim gözbebeğimizdir ve Türk milletinin asli unsurlarındandır. Suriye'de sayıları 3 milyonu geçen Türkmen mevcudiyetinin tesadüflere bırakılmaması mutlak anlamda zarurettir.
Suriye ve Irak'taki istikrarın Türkmenlerin huzur ve rahatıyla yakından ilişkili olduğunu hiç kimse aklından çıkarmamalıdır. Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğüne tam bir sadakat içinde tüm kesimlerin temsil ve katılımının sağlanarak, bu ülkelerdeki sancılı seyrin bertaraf edilmesi mümkün hale gelebilecektir. Bu aynı zamanda bizim en içten ümit ve tavsiyemizdir.''
''AKP hükümeti de girdiği karanlık istikametten yol yakınken dönmeli ve komşu ülkelerin içişlerine müdahale anlamına gelebilecek her nevi ilişki ve irtibatlardan uzak durmalıdır'' ifadesini kullanan Bahçeli, aksi taktirde ortaya çıkabilecek badirelerin iktidarı kendi ve Türkiye için için tamiri çok zor olacak gelişmelere neden olacağını iddia etti.
''Mübarek günlerin anlam ve ruhuna nüfuz ettiğimiz şu günlerde, huzur kaynaklarımız maalesef kurumakta, istikrar ışığımız gittikçe körelmektedir'' ifadesini kullanan Bahçeli, yakın coğrafyalardaki isyan ve istikrarsızlığın, her geçen gün bölgesel direnci ve dengeyi erittiğini söyledi.
Ortadoğu'nun, kutuplaşmanın ve kaosun pençesinde can çekiştiğini, çare ve çıkış yolu gözlediğini belirterek, ''Demokrasi ve özgürlük çığlıkları, kanın, gözyaşının ve feryatların üstünü kapatmıştır'' diye konuştu.
Bahçeli, 17. ayına giren Suriye'deki olayların insani ölçü ve sınırları çoktan aştığını vurgulayarak, ''Halep ve Şam'daki vahşiyane nitelikli görüntülere neden olan karşılıklı saldırılar hakikaten hepimiz açısından kaygı vericidir'' dedi.
Şam ve Halep'in yanı sıra Rakka, İdlip, Hama, Humus'un olayların yoğun olduğu yerleşim yerleri olarak dikkati çektiğini anlatan Bahçeli, Suriye'nin iç savaşın tam ortasında kıvrandığını ve kırıldığını söyledi.
''SURİYE BÖLÜNME VE PARÇALANMANIN EŞİĞİNDE''
Bahçeli, BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın, 31 Ağustos itibarıyla görevini bırakma kararının da ''Suriye'deki kanamanın pansuman yöntemlerle giderilemeyecek kadar ağırlaştığına ve diplomatik yolların tıkanmaya başladığına işaret ettiğini'' belirterek, ''Suriye artık bölünme ve parçalanmanın eşiğindedir'' dedi.
''Etnik ve mezhep temelli volkan püskürttüğü lavlarla Suriye'nin varlığını, birliğini ve umutlarını kaplamış durumdadır'' diyen Bahçeli, gelişmelerin Esed rejiminin her geçen gün zayıfladığını ve güç kaybettiğini gösterdiğini dile getirdi.
Bahçeli, Suriye'nin kuzeyindeki tehlikeli oluşumların, bölücü terör örgütü PKK ve uzantısı PYD'nin otonom hareketlerinin, Türkiye'nin bekası açısından meşru olmayan bir yapının inşasına yol açtığını savunarak, ''Ortaya çıkan tüm emareler dört parçalı büyük Kürdistan'ın kurulması için ısrarlı bir gayretin varlığını kanıtlamaktadır. Yakın coğrafyalarla ilgili tarihi hesap ve hedefi hiç bitmeyen Batılı güçler, Kürdistan'ın hayata geçmesi için çaba sarf etmekte ve katkı vermektedir'' diye konuştu.
AK Parti'nin Suriye'de ''Özgür Suriye Ordusu''nu destekledikçe, Esed'in de bölücü mihrakları Türkiye'nin üzerine kışkırtığını anlatan bahçeli, ''Bu itibarla Başbakan Erdoğan'ın sözleri ve politikaları Türk milleti için çok acı ve olumsuz neticelere vesile olmaktadır'' dedi.
Hükümeti de eleştiren Bahçeli, AK Parti'nin yanlışlarının, adımlarının Türkiye'yi stratejik derinliğin girdabına savurduğunu söyledi.
Bahçeli, hükümetin ''çöken, çözülen ve çürüyen politikalarıyla'' Türk milletinin önüne kazılan kuyuyu fark edemediğini savunarak, şöyle konuştu: ''Suriye'deki vuruşmaya ve iç kavgaya açık tarafgirlik milli menfaatlerimizi yerle bir etmiş ve bir asırlık Sevr rüyasının uyanmasına zemin hazırlamıştır. Nitekim Suriye'nin dağılması, parçalanması ve bileşenlerine ayrılması Türkiye ve bölge ülkeleri için ağır bir maliyetin fatura edileceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Hükümet bunu görmemiş veya inatla görmek istememiştir. Sözde etkin, aktif, ön alan, tabuları yıkan, inisiyatif kullanan ve belirleyici olduğu iddia edilen dış politika anlayışıyla ne yazık ki ülkemiz Ortadoğu kördüğümünün içine hapsedilmiştir. BOP'un acentası olan bu kafa yapısının ülkemizi nasıl bir cendereye ve cehennem azabına soktuğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmıştır.''
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Bahçeli, kötü politikaların başlıca sorumlusunun Davutoğlu olduğunu iddia etti. ''Hatta Dışişleri Bakanı'nın yanı başımızdaki mahvoluş ve yıkılışı, 'Bölgede yüzyılın tasfiyesi yaşanıyor' diyerek olumlu anlam yüklemeye kalkışmasını, düştüğü ufuksuzluğun ve omurgasızlığın ispatı olarak da görmek lazımdır'' diyen Bahçeli, bu gelişmelerin aslında Kürdistan'ın kontrollü inşası konusunda AK Parti'nin ikna edildiğini gösterdiğini öne sürdü.
Bahçeli, hükümetin Türk milletinin kaderiyle ve geleceğiyle oynadığını savunarak, ''Bir bakıma ileri demokrasi ambalajlı ustalık dönemi aziz milletimizin aleyhine ne varsa hayata geçirilmesi olarak formüle edilmiştir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''temelsiz, yersiz, gereksiz ve idealsiz iç ve dış politikalarının en sonunda duvara tosladığını'' savunan Bahçeli, AK Parti'nin her alanda başarısız olduğunu savundu.
AK Parti'nin Irak'ın kuzeyinden medet umar hale geldiğini iddia eden Bahçeli, ''Barzani, AKP'nin Ortadoğu sığınağı ve dış politika limanı olmuştur'' dedi.
Bahçeli, Irak'taki gelişmeleri okuyamayan hükümetin, Suriye'de de yanıldığını, bilerek veya bilmeyerek ısrarla ucu görünmeyen tünele doğru hızla yol aldığını savundu.
DAVUTOĞLU'NUN TÜRKMENLERİ ZİYARETİ
Dışişleri Baktanı Davutoğlu'nun Erbil temaslarının ardından Kerkük'e giderek Türkmenlerle bir araya gelmesinin, onlarla samimi bir şekilde ilgilendikleri anlamına gelmesini dilediklerini belirten Bahçeli, şöyle
konuştu: ''Yıllarca yüzüstü bırakılan Türkmenlerin, AKP'nin hatırına dönemsel ve zorunlu nedenler dahilinde gelmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte yeterli ve yerinde değildir. Türkmenlerin birliği, Türkmenlerin asli unsur olduğu gerçeğinden hareketle haklarının savunulması için ne gerekiyorsa yapılması milletimizin en tabii beklentisidir. Suriye'de tüm gurupların sesi ve talepleri dillendirilirken Türkmenlerin ihmal edilmesi asla onaylayacağımız bir husus olmayacaktır. Tüm çevreler Türkmenler olmaksızın ve bu büyük varlığı dikkate almaksızın hiçbir mücadelenin kalıcı hale gelmeyeceğini iyi bilmelidir. Yerlerinden terke mecbur bırakılan Türkmen kardeşlerimize ülkemiz bütünüyle kucağını açmalı ve taleplerini karşılamak için ne gerekiyorsa yapmalıdır.''
TÜRKMENLER İÇİN YAYLADAĞ'A KAMP İSTEĞİ
Türkmenler için Yayladağ'da bir kamp kurulmasını isteyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Öncelikle barınma ve temel ihtiyaçlarını tatmin etmek amacıyla hazırlıklar acele olarak yerine getirilmelidir. Yayladağ'da bir Türkmen kampı kurulmalı ve buraya yerleştirilen kardeşlerimizin, milletimizin yardım ve desteğiyle var olan ve aciliyet arz eden sorunları hafifletilmelidir. Türkmenler bizim gözbebeğimizdir ve Türk milletinin asli unsurlarındandır. Suriye'de sayıları 3 milyonu geçen Türkmen mevcudiyetinin tesadüflere bırakılmaması mutlak anlamda zarurettir.
Suriye ve Irak'taki istikrarın Türkmenlerin huzur ve rahatıyla yakından ilişkili olduğunu hiç kimse aklından çıkarmamalıdır. Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğüne tam bir sadakat içinde tüm kesimlerin temsil ve katılımının sağlanarak, bu ülkelerdeki sancılı seyrin bertaraf edilmesi mümkün hale gelebilecektir. Bu aynı zamanda bizim en içten ümit ve tavsiyemizdir.''
''AKP hükümeti de girdiği karanlık istikametten yol yakınken dönmeli ve komşu ülkelerin içişlerine müdahale anlamına gelebilecek her nevi ilişki ve irtibatlardan uzak durmalıdır'' ifadesini kullanan Bahçeli, aksi taktirde ortaya çıkabilecek badirelerin iktidarı kendi ve Türkiye için için tamiri çok zor olacak gelişmelere neden olacağını iddia etti.